- 420 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Manevi terbiye kalple başlar1
Hak yolu ve manevi terbiye kalple başlar.Çünkü kalp, içinde insani sıfat ve marifetlerin toplandığı manevi bir cevher olup bütün vücûdun karar merkezidir.Kalbin azim ve kesin kararına niyet denir.Niyet amelden hayırlıdır.Yüce Yaratan her işimizde kalbe ve kalpteki niyete bakar.
Peygamber efendimiz {S.A.V} şoyle buyuruyor: "Hiç şüphesiz ameller niyetlere göre değerlendirilir ve karşılık bulur.Herkese niyet ettiği şey verilir.Kim hicretini Allah ve resulü için yaparsa onun hicreti Allah ve resulü için olur.Kim de hicretini elde edeceği bir dünyalık ve evlenmek istediği bir kadın için yaparsa onun hicreti de niyet ettiği bu şeylere olur.{Buhari,Ebu Davut,Tırmizi}
İnsanın varlık macerası bir bakıma hicretten ibarettir.
İnsan hayatı boyunca nelere hicret ediyor.?Hicreti dünyaya mı yoksa Rabbine mi?
Ezelde ruhlarımız yaratıldıktan sonra dünyaya gönderilişimiz, ilk hicretimiz.Buradan öteki aleme intikal edeceğiz, bu da ikinci hicretimiz olacak.
Hicret, yokluktan varlığa,valıktan ölüme,ölümden de ebedi hayata giden yoldur. Bütün mahlukat bu yolun mutlak yolcusudur.
Madde cihetiyle bir damla sudan oluşan insan, türlü merhalelerden geçerek ana rahminde gelişimini tamamlar.Bu dünya hayatı ise çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık gibi gelişmelerle tamamlanır.
Hicret bir yükseliş, bir kemâle varıştır.Her bir hâli,o hâlin engellerini geride bırakıp yeni ve bir öncekinden daha üstün bir hâle geçmektir.
Hicret, kötülükten iyiliğe, günah çöllerinden tövbe vahalarına,nefsin çirkinliklerinden ilahi hoşnutluğa yol alıştır.
Hicret bir yolculuktur ama mukaddes hedefleri olan bir yolculuk. O halde hicretten önce, o hicreti yapabilecek kalbe sahip olmak, o insanı yetiştirmek gerekir.
" Hicret, Rabbi’nin hoşlanmadığı şeyleri terk etmendir. "
" Hicret, kötülüğü terk etmendir. " Televizyonlu odadan, televizyonsuz odaya geçmen bile bir hicrettir.
Cüneyd-i Bağdadi {K.s} ; "Manevi terbiyeye giren kimseyi Hak yolunda gerileten, manevi yükselmesini engelleyen ve yolunu tıkayan şeylerin çoğu, başlangıç halinin ve niyetinin bozukluğundan kaynaklanır.
Gavs-ı Sani Hz. ; " Sizler niyetlerinizi Allah için güzel yapın.Her işiniz güzel olur, güzel sonuç verir.Kulun güzel niyetini Allah bilsin,yeter. "
Bir kimse günah işlemeden önce kalbinden geçirir.Sonra o günahı işlemeye niyet eder ve sonraki adımda da o günahı işlemek için harekete geçer ve günahı işler. Tam dört evresi var.
Yüce Mevla’mız günahı işleyinceye kadar günah yazmaz, merhamet eder. Hatta günahı işleyince dahi hemen yazmaz. Kiramen katibin melekleri, kulun tövbe etmesini akşama kadar beklerler. O kimse eğer tövbe etmezse melekler üzülerek o günahı yazar.
Bir de şöyle düşünelim. "Bir kimse { bu defa da } bir sevap işlemeyi aklından geçirse, yani sadece düşünse dahi Allah { C.C } hemen sevabını yazdırır. Bu sevabı işlemek için niyet ederse,karar verir harekete geçerse 1’den 700’e kadar sevap kazanır.
İşte bu hâl bize, Allahu Tealâ’ nın kullarına karşı ne kadar şevkatli ve merhametli olduğunu gösterir.
Peygamber efendimiz { S.a.v } ; " İnsanlardan bazıları vardır ki dışarıdan görünüşe göre cennet ehline yaraşan hayırlı işler yaparlar. Halbuki onlar { o işlerini yaparken niyetleri sebebiyle } cehennemliktirler." buyurmuşlardır.
İslam’ın son derece önem verdiği hususlardan biri de niyettir. Ve insanların yaptıkları işler {ameller} niyetlerine göre değer kazanır. Öyle ki, aynı işi yapan iki kişinin niyetlerinin farklı olması nedeniyle kazançları da farklı olur. Buna örnek olarak şimdi anlatacağımız hikâye gerçekten ibret alınacak tarihi bir olaydır.
****Devamı için takipte kalınız saygı ve sevgilerimle***
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.