Şu Dünyada Hangi İnsan Masum Ki
Bahar geliyor yeşeren yapraklar, sonbahar da sararıyor. Hani köpek zehirleyen olsa ve onları ölmüş görse feryadı basıyor hayvan severler. Ancak sararan yaprağın yere düşmesine isyan edeni, hak arayanı görmedim. Oysa o da canlı ve sararıp da ölüyor…
İnsanı anlamak zor. Neye, ne zaman, nasıl, niçin tepki gösterir karmaşık geliyor bana… Şiddete karşıyım diyor, haksızlık dolu savaşların içinden çıkmıyor. Yalan söylüyor, insanı kandırıyor, hep fazlasını istiyor, hep bana mesajı içinde doymak bilmiyor.
Köpeğe zülüm etmeye karşı gelmek elbette önemli… Aynı kişi doğada piknik yapıyor, yemediğini, içmediğini etrafa atıyor ve doğayı kirletiyor. Doğanın kirlenmesi onun ölümü değil mi? Ona şiddet uygulamak değil mi? Kirlendikçe doğa kendini öldürüyor ve toprak çölleşiyor.
Ağaçlar, orman ve yeşillik olmasa insanın soluyacağı hava yok oluyor. Köpeğin öldürülmesi kadar bir ağacın yanması önemli değil mi? Kim doğanın varlığını hissediyor? Mesela hayatımız boyunca bir ağaca sarılan kaç kişi var ki? Ağaca isim verip, onu görmeye gelen? Onların büyüdüğünü gördükçe sevinen?
Çocukken çevremde orman özlemiyle doluydum. Onun yeşilliği ve serinliği huzur verecekmiş gibi hissederdim. İçine girip, böğürtlen toplamayı ve yemeyi… İçinde ki pınarlarından su içmeyi… Kimsenin beni görmediği o gölgelerde huzurla yürümeyi… Ancak, beni hep korkuttulardı da! Ya içinde bir yılan görürsen, yahut kurt parçalasa veya akrep soksa? O yabani hayvanların yuvası olduğu orman, birden dehşet saçan yer oluveriyordu zihnimde… Oysa doğa ve onun yaşattıkları öylesi masumdu. Onları seversek, onlara zarar vermezsek, onların alanına girmezsek bize neden zarar versinlerdi ki? Şimdi şehirde yaşarken karınca bile görsek ona zarar vermeden huzurlu bir uyku uyuyamıyoruz. Böceklere şiddet uygulamayan bir şehirli var mıdır ki… Sivrisinek, hamam böcekleri ve daha neleri görmeye tahammül edemiyoruz, sanki boşuna yaratılmış gibi. En küçükten büyüğüne kadar, her canlı türünün yaşamasına izin veren ve en güçsüzlerini yiyerek yaşama tutunan canlıların, doğal yaşam alanlarını ellerinden aldık. Fakat onlar inatla yaşamaya devam ediyorlar. Onlarla savaşıyor ve onlara şiddet uyguluyoruz. Bahçemiz olsun, bir şeyler dikip yiyelim diyen insan, toprağımıza bu böcekler misafir olunca bizi bir telaş kaplıyor.
Şimdi söyleyin dostlar, gerçekten sebep ne olursa olsun neye olursa olsun yaşadığımız hayatın içinde hiç mi hiç şiddet uygulamıyoruz?
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
şiddet.
düşünmesi bile korkunç.
hele ki insanın insana ve de diğer canlılara ettiği zulüm.
ne korkunç bir duygu bu şiddete yakın tanıklık etmek ya da göz göre göre şiddeti bizzat yüklenmek.
uzun bir süre devasa bir karınca ailesi ile yaşadım mutfağı istila etmişlerdi ve bir şekilde onlardan kurtulmam lazımdı.
ki yolda yürürken basmaya korkarım.
velhasıl karıncalar başka yere göç etti.
geride küçük bir grup karınca kalmıştı.
artık onlara kıyamadım bir süre beraber yaşadık.
bir de hiç unutmam kumru yuva yapmıştı önce balkonuma.
balkona çıkmadım sırf ürkmesin diye.
sonra yavrular çıktı yumurtadan bu sefer mutfak penceresini mesken tuttular.
ve ben nasıl günaha girdim, ağabeyim.
sadece yavruları yakından görmek istedim ki.
o yavrular üst kattan bahçeye düşüp öldüler.
üstüne oturup ağladım.
sonra anne kumru balkonuma geldi sık sık adeta benden intikamını alır gibi.
çiçekler bile suyla sevgiyle can buluyor ve günümüz insanı nasıl da vurdumduymaz.
var olsun kaleminiz.
her canlının ayrı bir yaratılış hikayesi ve doğa muhteşem elbet mucizelerle dolu evren.
merhametli Rabbimiz keşke bizler de daha duyarlı ve azıcık merhametli olsak.
yazınız çok güzeldi bu anlamda teşekkür ederim kendi adıma.
masum kalmak...
çok da zor değil ama insanlar zaman içerisinde hata da yapabilmekte yeter ki tekrarlamadan hakkıyla yaşayalım yaşatalım
selam ve dua ile ağabeyim
saf şiir
İnsan eleştirirken, eleştirdiği konu hakkında duygudaş olup düşünmeli... Küçük büyük demeden, kendi yaşadıklarıyla yüzleşmelidir. Eğer etrafımızda güzel şeyler görmek istiyorsak, ilk önce kendimiz güzel olmalıyız, her güzelliğe örnek yaşamalıyız. Kötü işler konusunda ki toplumsal sıkıntımız, kendimize değil etrafımızda ki yanlışlıklara bakmamızdan kaynaklanıyor. Sonuçta hiç bir insan mükemmel değil, güzellikler yönünden birbirimizi tamamlıyor ve çirkinliği böylece yok ediyoruz.