- 1042 Okunma
- 12 Yorum
- 8 Beğeni
KİŞİ DEMİR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Abbas aradı:
“Bu corana belası Kişi Demir ’i de aldı Bedros.”
Sesi hüzünlüydü.
“Üzüldüm Abbas. Ben onu görmesem de senin anlatımlarına göre yiğit biri olduğunu biliyordum. Başın sağ olsun.”
Abbas’la ben; gözyaşlarımızı sılaya bırakıp ekmek için yollara düşmüş, Askeri Okulda, birbirimizin arka taşı olmuştuk. Yokluğu gelen üç beş kuruş harçlıkla yenip, hasreti bir tek sigarada duman duman paylaşmıştık. Buğdaydık, ezilip un olduk, yoğrulup hamur olduk. Hamdık, piştik, yandık.
Mezun olduk. İlk maaşımız dumanı tüten sıcak bir ekmekti bizim için. Başka başka Birliklerde yeni hayatlara koştuk. Aradan uzun yıllar geçti. Evlendik. Çocuktuk, çocuklarımız oldu. Dostluğumuz eksilmedi hep arttı. Aradık, sorduk birbirimizi.
“Bedros senden bir ricam var. Edebiyat Defteri’nde yazılar yazıyorsun. Bir gün Kişi Demir’i de yazsana.”
Durdum, düşündüm.
“Şöyle yapalım Abbas. Sen anlat. Defterdeki dostlarla beraber ben bir defa daha dinlerim Kişi Demir’i senden.
“Olur, mu Bedros?”
“Olur. Hem de çok iyi olur. Köz de sende, söz de.”
KİŞİ DEMİR
“Emekli olmadan evvel son tayinim M… İlçesine çıktı. Ailemi götürmedim. Yalnız gittim. Zaten bir sene sonra da emekli olacaktım. Orduevi’nde kalıyor, İlçenin gidilebilecek tek lokantası ÇINAR da yemek yiyor, bazen de içki içiyordum. Zamanla birçok dostum, arkadaşım oldu. Halâ birçoğu ile görüşürüm. Kişi Demir’i orada tanıdım ben.
Boyu bir elli ya var, ya yok. Ama cüce değildi. Vücudunun bütün organları orantılıydı. Yakışıklı bir insanın küçük örneği gibiydi. Kıvırcık saçlarını geniş alnına düşürürdü. Mavi gözleri ışıltılıydı. Şık giyinir, ağır ağır yürürdü. Hani bir türkü var ya-tek tek basaraktan- diye. Öyleydi. Oturuşu, tavırları, konuşması, güven verirdi insana. Kültürlüydü de. Çok konuşmaz genellikle dinlerdi. Ama konuşunca da güzel konuşur, sözlerini atasözleri, deyimlerle süslerdi. Felsefi konuşmalar yaptığı da olurdu. Bir gün Kişi Demir’e sormuşlardı:
“Gerçek dostluk nedir?”
“Onbeş dakikalık ara değil, filmin tamamıdır” demişti. Hoşuma gitmişti bu benzetmesi. O lokantaya girince, onun için özel olarak yaptırılmış yüksek sandalyesiyle birlikte iki adet de çay bardağı getirilirdi masaya. Çay bardağıyla içerdi rakısını.
Onu ilk kez tanıyan bazıları gibi ben de neden ona KİŞİ dendiğini merak etmiştim.
Anlattılar:
“İlçenin tek Milli Piyango bayii Rukiye Abla verdi Ona bu ismi. Kahvede kâğıt oynayanlara bilet satarken Demir geçiyormuş yoldan. Rukiye Abla:
“Siz de adam mısınız? Adam dediğin Demir gibi Kişi olur.”
Ondan sonra Demir, KİŞİ DEMİR olarak bilinir olmuş.
Milli Piyango bayii Rukiye Abla da çok sevilirdi İlçede. Kocası meraklı imiş. Ava gitmişler. Tuvalet ihtiyacını gidermek için arkadaşlarına haber vermeden ayrılmış yanlarından. Çalıların kıpırdadığını gören avcılar av zannederek ateş etmiş, yanlışlıkla Rukiye Ablanın kocasını vurmuşlar. Bilet satarak iki kızını da okutmuş. Erkekler gibi takım elbise giyer, kravat şapka takardı. Neşeli biriydi Rukiye abla. Alıp almayacağını sormadan herkesin önüne müşterilerin maddi durumuna göre tam, yarım, çeyrek bilet bırakırdı. Kimse Ona itiraz etmezdi. Sonra bilinen konuşma başlar:
“Abla çıkarsa…”
“İkimize…”
“Çıkmazsa…”
“Söylemeyeceğim… Söylemeyeceğim işte… Siz anladınız onu.”
Kahkahalarla biletlerinin parasını toplar. Çıkar giderdi. İlerlemiş yaşına rağmen halâ güzeldi Rukiye Abla.
ÇINAR’da oturduk içiyor, sohbet ediyorduk. Masada Kişi Demir’den başka, arkadaşlardan birinin misafiri de vardı. O misafir:
“Demir Ağa rakı bardağında tam sana göre” diyerek kahkaha attı. Masada buz gibi bir hava esti. Bir sessizlik oldu. Kişi Demir sandalyesinden indi. Diğer boş masadan aldığı başka bir sandalyenin yaslanacak bölümünden iki eliyle tutup kaldırdı. Masadaki tüm tabak ve bardakları vurarak kırdı.
Çekti gitti. Misafir şaşkındı:
“Ben ne yaptım ki şimdi?” diye sorsa da kimse cevap vermedi.
Orada tanıdığım gerçek dostlarımdan biridir Muhterem. Yüklü bir şiir hafızası vardı. Abdürrahim Karakoç’un MİHRİBAN şiirini öyle güzel okurdu ki, insanın yeniden âşık olası gelirdi. Yine bir gün ÇINAR’dayız. Kişi Demir de masada. Muhterem’den MİHRİBAN istendi. Sanki bir şeyler biliyormuş gibi Kişi Demir’in gözlerine bakarak okudu şiiri. Biz duygulanmış, Kişi Demir de dalgınlaşmıştı. Çay bardağına üst üste üç kere rakı doldurdu. Peş peşe içtikten sonra izin istedi kalktı gitti.
Biraz sonra siren sesi duyuldu. Merakla dışarı çıktık. Kişi Demir yangın ihbarına giden itfaiyenin önüne geçip, durdurmuş bağırıyor:
“Önce benim yüreğimdeki ateşi söndürrr…”
Çekip aldılar itfaiyenin önünden Kişi Demir’i. Ertesi gün Emniyet duymuş olayı. Çağırıp usulen ifadesini alıp bıraktılar. Herkes severdi Onu.
Âşıkmış demek ki. Ne biz sorduk, ne de O anlattı. Üzerine fazla gidilmeye gelmezdi.
Küçük bir motosikleti vardı. Her sene bağ budama zamanı motosikletinin arkasındaki bir kasayla üzüm bağlarını dolaşıp beğendiği budanmış dalları toplar getirirdi. Onları keser, ekler, daldan heykeller yapardı. Hayal Dünyası genişti. Otobüs Terminalinde küçük bir dükkânı vardı, gidip- gelen yolculara satardı. Heykellerinin fiyatını verdiği emeğe ve taşıdığı anlama göre belirlerdi. Pazarlık yapanları sevmezdi. İstediği fiyatın altında veren olursa O da fiyatını yükseltirdi.
Nereden, kimden nasıl kaptı virüsü? Kimse bilmiyor. Zaten kim ne biliyor ki? Terminaldeki yolcuların bulaştırdığı söyleniyormuş.
Sandalyesini, çay bardaklarını lokantanın bir köşesine koymuşlar.
Heykellerini dostları hatıra olarak paylaşmış. Mezarını da yaptıracaklarmış.
Yattığı yer nur olsun. O küçüktü ama yüreği Dünyalardan büyüktü.
ABBAS’DA AĞLIYORDU. BENDE…
YORUMLAR
Ah be Bedri hoca ; güzel bir insanın daha varlığını anlatırken, yitirdiğimizi de anlatmış oldun. Eksiliyor komutan, iyiler eksiliyor birer birer. Allah rahmet eylesin.
Bedri Tokul
Hoş geldin. Hoşlukla geldin.
Çok mutlu etti beni, seni yeniden sayfamda görmek.
Teşekkür ve Saygılarımla.
Hayırlı Ramazanlar.
Bedri Tokul
Biliyoruz ölüm var.
Ama alışmak o kadar zor ki.
Selam ve Saygıyla.
Hayırlı Ramazanlar.
Bedri Tokul
Sevgi ve Teşekkürlerimle DENİZ...
Beni de ağlattınız…
Aynı zamanda derin bir nefeste aldırdınız.
“Gerçek dostluk nedir?”
“Onbeş dakikalık ara değil, filmin tamamıdır”
Arkadaşlıkların azaldığı, hatta insanların birbirlerine sarılamadığı zamanları yaşıyoruz.
Komşunun, arkadaşın, arkadaşının arkadaşına yüreğine dokunan sevgiyi gördüm.
O sevgi ebediyete uğurlanırken ardından güzel hatıralarla, anılarla bahsetmek çok çok güzel.
Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun kişi Demir'in,
Saygıyla
Bedri Tokul
Ne güzel tespitler bunlar.
Bakmak ayrı görmek ayrıdır.
Gören gözleriniz, duyan yüreğiniz hiç eksik olmasın.
Selam sevgi ve Saygıyla...
Tebrik ederim abi. Senin bütün yazıların güne gelmeye hak ediyor.
Fazla uzatmadan diğer yazılarını da bekliyom. Selamlar.
Bedri Tokul
Güne layık görmüşler.
Okunuyor, seviliyor olmak insani mutlu ediyor tabii.
Teşekkür eder öperim gözlerinden.
Her zaman gibi güzel bir yazı okudum.
Güzel bir dostluk ve hazin bir son... bize düşen rahmet dilemektir.
Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun, tüm sevenlerine sabırlar dilerim.
Saygılarımla <efendim.
Bedri Tokul
...ve her zamanki gibi beni onurlandıran,
yüreklendiren bir yorum.
Allah razı olsun.
Ramazanın hayırlara vesile olsun.
Selam ve Saygılarımla...
Az yaşa, çok yaşa, akıbet ölüm gelecek başa! Mekânı cennet olsun! Sabr-ı Cemil... Teşekkürler... Sevgiler...
Bedri Tokul
Ramazan sana istediklerini getirir İnşallah.
Allaha emanet ol.
Sevgiyle.
Ustam, giden biri dostluğuyla hayatı sahiden yaşamış biriyse, kalanlarda yaşasın istiyor insan... Hak edişlerin en güzellerden biri de bu olmalı...
Sahiden yaşamış biri de ancak böyle anlatılabilirdi...
Mekanı cennet olsun kişi Demir'in...
Hayırlı Ramazanlar ustam...
Selam ve saygımla...
Bedri Tokul
Yorumun bu yazıya GİRİŞ bölümü olacak kadar anlamlı.
Teşekkür ediyor selam ve Sevgilerimi gönderiyorum.
Hayırlı ramazanlar.
Kişi Demir kardeşime Allah'tan rahmet dilerim. Valla yaşasaydı onunla arkadaş olur, dostluğumuz ölene dek devam ederdi.
Bedri Abi, öyle muhteşem karakterlerin var ki okudukça okuyasın geliyor. Kişi Demir'e üzüldüm valla. Karakterlerin ruh hallerini öyle içten yansıtıyorsun ki değme gitsin.
Sana yazmak yakışıyor. Sanki ruhuna işlemiş yazmak. Yazmadan duramıyorsun. Sık sık yaz ki okudukça kâh güleleim, kâh hüzünlenelim.
Hayırlı ramazanlar abicim. Selamlar.
Bedri Tokul
Zarfa değil mazrufa bakarsın.
Sana da çok yakışıyor yazmak.
Katışıksız, sade, bal tadında.
Ramazanın Kutlu olsun Ayhan.
Hasretle öperim gözlerinden.
Hüzünlü bir olay, bir arkadaşı, daha önce hayatına bir şekilde girmiş bir insanı kaybetmek, hüzün dolduruyor, biz de tanımış olduk ilginç bir kişilik Kişi Demiri... Kutlarım yürekten Abim hayırlı ramazanlar...
Bedri Tokul
Senin de Ramazanın Mübarek olsun.
Teşekkür ve Saygıyla...
Tebrik ederim Bedri ağabeyim kişi Demire Allahtan rahmet diliyorum hayırlı ramazanlar yine güzel bir yaziydı beğenerek okudum var olasın
Bedri Tokul
Öperim dost gözlerinden.