- 515 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KIRK ADEM NEYLESİN
KIRKADEM NEYLESİN
Taşeli’nin güneş doğmaz, kervan geçmez ve kuş uçmaz bir köyünden emmi oğlu Hasan ve Hüseyin, rızıkların temin için gurbete çalışmaya gider. İş bulmak için gidilen şehir, deniz kenarında olduğu için hem sıcak hem de yağmuru bol olan bir yer. Geçerli bir meslekleri olmadığı için, her işi yapan tipten yarenler. Geceleri han odalarında yatıp, gündüzleri parklarda ve vasıfsız işçilerin (amele) toplandıkları kahvelerde iş bulmak için siftinirler. Bulamazlarsa, karnı aç kıvranır lar.
İşsiz vaziyette birkaç gün geçirdikten sonra kuzenler akşam kaldıkları handa KırkAdem ile tanışır. KırkAdem, bu şehrin girintilerini ve iyisiyle kötüsünü çok iyi bilen birisi. Eskilerin deyimiyle, “kulağı kesik” diye tabir ettikleri takımdan. Rızkını temin edebilmek için her boyaya girerken şeytana bile kara lastik pabucu ters giydiriyor. Gündüzleri şehrin kalabalık caddelerinde dört tekerlekli arabasında talep durumuna göre çakı, çakmak, kokulu deodorant ve Çin işi her türlü teknik malzemeyi satmakla uğraşıyor. El arabasında bir hafta turfanda sebze pazarlarken, diğer hafta şehrin iklimlendirmesine göre şapka ve şemsiye satışı yapıyor. Yani günlük nafakayı aslanın ağzından çekip alıyor. Emrinde namı hesabına bir kaç daha gariban kişi çalıştırıyor.
KırkAdem Taşeli’li yiğitlerin çaresiz ve mahzun halini görünce içinden yardım etmek duygusu geçer. Bir akşam üstü birlikte sıcak tavşankanı çay içerken bu yiğitlere beraber çalışmayı önererek iş teklif eder . Hasan, dört tekerlekli arabayla so kak aralarında yazlık şapka, güneş gözlüğü satacak. Hüseyin ise, yine dört tekerli pazar arabasıyla şemsiye ve elbise naylonu poşet satma işini gerçekleştirecek. Yani birisi yağmurlu günde insanları ıslanmaktan koruyan malzemesi satacak Diğer yaren deniz kenarının yakıcı güneşine karşı koruyan şapka satacak. Bu işin günlük geliri az olsa da hiç yoktan iyi olduğuna inanan kuzenler, işe kavuşmanın sevincin yaşar. Böylece yarenlerin, işsizlikten sıkılan canları ferahlarken şevkle işin getirisini hayal ederler.
Taşeli’li Yarenler Hasan ve Hüseyin, sabah gün doğumuyla birlikte pazar ara baların hazırlayıp cadde ve sokaklarda boy göstermeye başlar. İlk gün heyecanıyla şehrin tüm sokak ve caddelerini arşınlayarak ulaşıp müşteriyle buluşma gayreti gü derler. Sabahtan akşama durmadan, dinlenmeden o sokak senin, bu sokak benim diyerek kilometrelerce mesafe kat edilir. Üstüne üstlük pazar arabasını ittirerek. Akşam yorgun ve bitkin vaziyette otele dönünce KırkAdem’e hesap teslim edilir.
Bu kadar çabaya rağmen Hasan gün boyu bir şapka ve bir güneş gözlüğü sa tar. Havada yağmur olmadığı için Hüseyin’in şemsiyelerine yan gözle bile bakan olmadığı halde müşterinin birisine zar, zor poşet elbise naylonu satabilir. Fakat, umut garibin hülyası. İlk seferde olur böyle şakalar deyip çalışmaya şevkle devam ederler. Esasında hayal olmadan umut ve umut olmadan gerçeğe ulaşılmaz.
Kuzenler, ertesi gün ve takip eden günlerde azimle erkenden satışa çıkar. Şapka, gözlük satan Hasan, güneşli günlerde iyi satış gerçekleştirip nafakayı temin e der. Hüseyin ise, bu günlerde pek satış yapamaz. Morali iyice bozulur, gönlü karayı
bağlar. Sabretmekten ve her an dua etmekten başka çare bulamaz. Fakat bir gün ansızın yağan yağmurla kendini caddelerden çağlayan selin çavlağında bulur. He men sırtına bir naylon poşet geçirerek bardaktan boşanırcasına yağan yağmura meydan okurken müşteri patlamasıyla karşılaşır. Bu günlerce devam eder. Rengarenk desenli şemsiyeleri müşteriler “kapış kapış” alırken naylon elbise poşetleri yetmez hale gelir. Akşam kaldığı otele geç vakitte musmutlu ulaşır.
Kuzen Hasan ve Hüseyin işin sırrına vakıf olup anlar. Hava berrak güneşli olunca Hasan’ın şapka, gözlük satışları çok bereketli oluyor. Şayet yağmurlu olursa, malzemelere dönüp bakan olmuyor. Aynı şekilde Hüseyin’de yağmurlu günde çok güzel satış yaparken güneşli havada sinek avlıyor. Her biri akşamdan Rab’bine kalbi duaları, istemleri iletip uyur. Dualarında; Hasan güneşli bir gün dilerken Hüseyin yağmurlu bir gün ister. Her birinin duası, satacakları malzemeyi ihtiyaç haline getirecek iklimlendirmeye uygun istemlerden seçilir. Hatta bazı günler aralarında sürtüşme yaratacak kadar işi ileri ye götürürler.
Hatta Hasan ve Hüseyin bir akşam vakti mescitte namazı eda ettikten sonra tespihatta dua ederken kantarın topuzunu biraz kaçırır. Bunu duyan KırkAdem akşam yemeği sırasında kuzenlere güzel bir düstur çeker. “-Allah-ü Teala’nın her kulunun rızkını, nasibini verdiğini, bundan gayrisine erişmenin mümkün olmadığını a çıklar. Eğer nefsinizin esiri olup birbirinizin rızkına, kazancına çekememezlik ederseniz kazancınızda bereket olmayacağını ve bu düşünde olan kişilerle beraber olama yacağı için satış yaptırmayacağını,” bildirir.
Ayrıca KırkAdem kulaklarına küpe olması için Erzurumlu İbrahim Hakkı Haz retlerinin;
“Bir işi murad etme,
Olduysa inad etme,
Hak’tandır o, red etme,
Mevlam görelim neyler,
Neylerse, güzel eyler.
Sözlerini her daim hatırlamalarını önerir.
Kasım-2020
Süleyman YILDIZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.