- 501 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
BİR ÖMRÜ YOK ETMEK
Sözüme bir Japon atasözü ile başlamak istiyorum. ‘Kış gelince gölge veren ağaçları unutursun.’
İnsanlar gibi ağaçların da sevgiye, ilgiye muhtaç olduğunu, sevildikçe büyüyüp serpildiğini; eziyet görüp horlanınca hastalandığını, ölmeye durduğunu düşündünüz mü, bilmem.
Adları ağaçtır; ama onların da biz insanlar gibi kederleri ve sevinçleri, hastalıkları ve ölümleri vardır. Her birinin dili, söylediği başka başkadır. Ve onların yaşamaları da ölümleri de biz insanoğullarının elindendir; uzun ve mutlu bir hayat sürmeleri, bizimle olan ilişkilerine bağlıdır.
Ağaçlarımız, ormanlarımız yurdumuzun süsüdür. İnsanlar ağacın, yeşilliğin olduğu yerde huzur bulurlar. Onun verdiği temiz havayı ve oksijeni hiçbir yerde bulamayız. Onun gölgesinde serinleriz, meyvelerinden yer, sağlıklı oluruz. Ağaçlarımızın kıymetini bilmeliyiz, onları yok etmemeliyiz.
Bir Hoca Efendi, talebelerine imtihan niyetiyle "Çiçek getirin." diye emretti.
Talebeleri hepsi dağıldılar ve bir müddet sonra ellerinde birer çiçekle hocalarının huzuruna çıktılar. Fakat onlardan bir tanesi elinde sapı kırık bir çiçekle geldi.
Bu Hocanın en çok sevdiği, diğer talebelerin ise, çok kıskandıkları biriydi.
Bu durumu gören diğerleri "Şuna bak! Hocamıza sapı kırık bir çiçeği lâyık görmüş." diyerek onu kınadılar.
Hoca Efendi, talebelerinden çiçekleri kabul ederken sıra o müridine gelince, "Niçin sapı kırık çiçek getirdin evladım?" diye sordu.
O: "Efendi Hazretleri, hangi çiçeğe vardıysam Allah’ı zikrederken buldum, yalnızca bu zikretmiyordu; onun için bunu getirdim." diye cevap verdi.
Bütün kâinat yaratılalı beri, arşdan ferşe, zerreden küreye ne varsa Mevlâ’yı tesbih etmektedir. Nitekim Kuran-ı Kerimde: "Yedi kat gökler ve yer ve onlarda olanlar da O’nu tesbih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O’nu hamd ile tesbih etmesin. Lâkin siz onların tesbihlerinin farkında değilsiniz. Şüphe yok ki O Halîmdir, Gafûrdur." (İsra Suresi, 44) buyurmuştur.
Semavat, nebatat, bütün mahlûkat her şey Allah’ı zikrediyor. Suyun çağlaması, yaprağın hışırtısı, hep Allah’ı zikirdir. Havada uçan her kuş, denizde yüzen her balık, ağaçtaki her yaprak Mevlâ’yı zikreder. Zikretmeyen ise, sadece gafil olan insandır...
Bilim adamları diyor ki, ‘Geçmişe tanıklık eden, yıllarca canlılara ev sahipliği yapan, çevresinde çocukluğunu yaşayanlara anılarını hatırlatan anıt ağaçlar, uzun yaşama şansını, insana ya çok yakın ya da çok uzak olmakla yakalayabiliyor.
Parklarda, piknik alanlarında kimileri ağaçların beline sevgililerinin adlarını kazır; kimileri vecizeler (!), şiirler yazar, kimileri de kabuklarını soyarak yahut salıncak kurarak onlara işkence eder, hayatlarını söndürür.
Kimileri de bahçede veya parklarda onca yıllık ağacı keser, kestirirler… Bazıları sevinçle seyreder bazıları da benim gibi gözyaşı döker…
Hangi akla hizmet edilir, bilemem. Ömründe bir tek ağaç dikmemiş, gölgesinin ne anlama geldiğini bilmeyen birileri, ya baltayla, ya da hızarla birkaç dakika içerisinde (nasıl kendileri saç sakal tıraşı olup rahatlıyorlarsa o ağacı da ihtiyacı oranında budayıp onu şekillendireceğine) onca yıllık bir ömrü kökünden kesip yok edebiliyorlar, öldürüyorlar, bir ömrü yok edip sonlandırıyorlar maalesef... Yazık çok yazık…
Peygamber Efendimiz ağaç dikimine ve korunmasına çok önem vermişler, bizzat kendi mübarek elleriyle hurma ağaçları dikmişler ve ümmetini buna teşvik ederek şöyle buyurmuşlardır: "Kıyamet koparken sizden birinizin elinde bir hurma dalı bulunur da, kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse mutlaka onu diksin” buyurmaktadır.
Baş kes ama yaş kesme…
Tabiatı zengin kılan, bir yeri yaşanılacak hâle getiren unsurların başında ağaç gelir. Hayatımız için yararları o kadar çoktur ki, yaş bir ağaç kesmek, bir insan öldürmek gibidir vesselam…
Ağaç kesmek telafisi gayri mümkün bir olaydır. Aklı evvellere diyeceğim fazlaca bir şey olmadığını ifade etmek istiyor ve ağaç ile ilgili şu söylen sözlerle başbaşa bırakıyorum ağaç kesen ve kestirenleri…
-Ağaca beşikten mezara kadar muhtacız.
-Ağaçsız memleket duvaksız geline benzer.
-Bir kuşağın diktiği ağacın gölgesinde, gelecek kuşaklar serinler.
-Ağaç diken, kendinden başkasını sevdiğini de gösterir.
-Uygarlığın temelinde ağaç, çiçek ve yeşillik bulunmaktadır.
-Ağaç dikmek değil, büyütmek sorundur.
-Sana gölge veren ağacı kesme!
-Yaş kesen baş keser.
-Bir ulusun uygarlık düzeyi, üzerinde yaşadığı toprakları ağaçlandırmasıyla ölçülür.
-Ağaçların çiçekler gözü, kuşlar dilidir.
-Ağaçlar yerin gök üstüne yazdığı şiirlerdir.
-Kimilerini gözyaşlarına boğan ağaç, kimileri için yalnızca yolu tıkayan yaşlı bir engeldir. İnsanın kendi
neyse, gördüğü de odur.
-Ağaç dikip gölgesinde halkı dinlendirmek gibi, insanın kıyamet gününde hesabına yarar bir erdem
yoktur. (Hz.Muhammed)
-Ağaç, geçmişi geleceğe bağlar. Size sabrı öğretir. Beraber yaşamanın, faydalı olmanın zevkini verir.
-Ormanımda bir dalı kesenin başını keserim. Fatih Sultan Mehmet.
-Yeşil görmeyen gözler, renk zevkinden yoksundur. Burasını öyle bir ağaçlandırın ki, kör bir insan dahi
yeşillikler arasında olduğunu anlasın. (Mustafa Kemal Atatürk)
Dua Temiz Bir Kalbin Sesini Allah’a Duyurmaktır... Yürekten istediğiniz ne varsa, hayırlısıyla ömrünüze nasip olsun İnşallah...
Sevin sevilin, hayat sevince güzel___ Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’ her zaman ve her an...
Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
26.03.2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.