- 484 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
-BİR YILDIZ KAYDI FUTBOL DÜNYAMIZDAN-
İlk ismine rastladığım yıllar yetmişlerin sonları. O vakitler Avrupa sahalarında Engin Verel ile beraber ismini duyduğumuz, milli takım kamplarına yurtdışından katılan isimdir Erhan Önal.
Bayern Münih ve Standart Liege dönemlerini anımsarım da, şimdiki gibi yoğun bir futbol yayını yok televizyonda. TRT’nin tek kanal dönemi malum. Radyodan maç dinlemenin hazzı ayrı, apayrı.
Kısa bir Fenerbahçe dönemi olsa da verimli olmaz ve Avrupa’ya geri döner usta. Sahalarımızın çukurlu tümsekli yapısı da etkili oldu mu bunda bilinmez. Birkaç yıl sonra ikinci gelişinde başarılı olmasını nasıl açıklayacağız peki? Fenerbahçe’deki oyun şablonu, ortam gitmemiş olmasın? Demem şu ki, Alman Friedel Rausch yönetiminde ’langır lungur tarhana bulgur’ gidiyorduk açıkçası. Hedef yok bir şey yok. Stankovic öncesinde kar mı topluyorduk yoksa?
1985’de Cimbom’a gelişi farklı bir evrenin başları idi. Uzun yıllar şampiyonluğa hasret Galatasaray toprağı bol olsun Derwall gibi dünya çapında bir isimle uzun vadeli takım kurmakta ve çalışmaktadır. Şampiyonluğa susamış takım sabırsızlığa vurmamaktadır işi.
O yıllar siyasi, iktisadi, teknolojik alanda belirli bir yenilenme sürecinden geçmemizle koşut gelişmeler ayrıca enteresan gelir bana. Sarı kırmızılılarla başlayan giderek milli takıma ve dahi yer yer diğer kulüplerimize sirayet edecek futbol dünyamızdaki gelişmeler, dinamizm arayışı temelde yetmişler ve seksenler Türkiye’si arasındaki farklılaşma çizgisiyle de alakalı zannımca.
Konuya dönersek yine, bizde o zamana kadar hakim defans yapısı ve özellikle libero anlayışı bilen bilir dan dun futbola dayanırdı. Libero defansın ardında süpürücü pozisyondadır. Erhan bu tarzın adamı değildi. Tekniği, oyun zekası, geriden atak organizasyonlarının mimarı olması, hücuma katılması takdire şayan yönleri idi. Zarif bir stili vardı hani.
Oynadığı mevki açısından defansif yönü zayıf kalmaktadır. Öyle ki, paradoks oluştururdu bu cephesi. Kazmanın tekiydi türü eleştiriler bugün bile internet köşelerinde karşıma çıkıyor da toovvbee estağfurullah yahu demekten alamıyorum kendimi. Oynadığı dönemde normaldi bunlar. Eski alışkanlıklar vardı çünkü. Demode hal almış bir savunma anlayışı hakimdir o vakitler. Erhan’ın yurtdışında aldığı bir futbol kültürü ve altyapısı vardır. Spor basınımızda bile eleştirilirdi defansif yönü, ağır, kaleciye çok iş düşüren yanı. Hücuma katkısı dikkat çekmezdi o denli.
Hıncal Uluç müdafidir önemli ölçüde. Bir çağdaş futbol tuttururdu ünlü spor yazarımız. Medyadaki meslektaşlarına da hücum ederdi ya, neyin hıncını alırdı bilinmez. Efendim! Latife yapıyorum Türkçesi.
O değil de, kazmayı bile defansif ögeler üzerinden okuyanlar var, düşünün artık. Teknik kalite ve mantalite yoksunluğudur halbuki.
Derwall’in asker arkadaşı diyenlere rastlanırdı elbette. Ekşi sözlük köşelerinde yine var da, Galatasaray’ın seksenlerin ikinci yarısından itibaren bugünlere uzayıp gelen başarı skalasının mimarı Alman hoca babasının oğlu olsa o imtiyazı tanır mıydı acaba? Ben 1980 Avrupa şampiyonu ve 82 dünya kupası finalisti Almanya’nın yıldızlar karması kimliğini 2010’lara kadar bir daha görmediğimi söylemek isterim.
Ünlü oyuncunun savunma aksaklıklarını dev bir kaleci kapatırdı o dem. Simoviç evet Simo. Yugoslav file bekçisi 1984 Avrupa şampiyonası finallerinde ülkesi ile birlikte çuvallar, kelimenin tam anlamıyla topu diker. Şu kadar ki, bu durum Galatasaray’a yarayacaktı. Futbolumuzda o güne kadar yaygın çizgi kaleciliği ya da ceza sahasına hakim anlayışın aksine kontratakları önleyen, orta alana yakın yerlerde rakip atakları kesen tarzı Simo’yu hem takım hem de defans mevkiinde emniyet supabı kılmaktadır.
Ne ki, Simoviç libero kaleciliğin dersini verirken, Erhan’da savunma anlayışını değiştiren hücum tandanslı liberonun tatbikatını vermektedir.
Aslında dünya futbolunda da örnekleri görülmüştür bu tarz durumların. Defansta ağır, süratli oyuncuları kaçıran ancak hücum gücüyle dikkat çeken libero tipi. Kuşkusuz farklı yönleriyle Ronald Koeman gelir aklıma. Oyun kuruculuğu, asistleri, penaltı, frikikleriyle savunmasını kapatan Koeman. Hani derim ki, ekstraları olan savunmacıları anlamak lazım. Hücum gücüyle rakibi boğan bir takımın savunma gücünü burada aramasını, kurmasını yabana atmamalı derim. Nitekim Galatasaray o yıllarda lig şampiyonlukları yanı sıra Avrupa’da da yarı final görmedi mi o jenerasyonla?
Nihayet, Allah’tan rahmet dilerim kendisine ve başsağlığı dileklerim sevenleriyle.
L.T.
YORUMLAR
Futbolla pek aram olmasada benim oğlum sever futbolu onunla beraber seyrederim, o da bir Fener bahçeli,Rabbim rahmet etsin futbolcumuza,zevk meselesidir,zevkle seyredilmesi taraftarıyım,o şiddetine de karşıyım sizler gibi,emeğine duyarlı gönlüne selamlar kardeşim,selamlarımla.
levent taner
Şeref verdiniz
Hayırlı Cumalar dilerim size
Saygı ve selamlarımla.
Siz uzun uzadıya anlatmışsınız. Fanatik bir Fb li olarak E.Önal uzun zaman hatırımdan silinmiş olsada sizin yazınızda hatırlıyabildim. Ne diyelim hayat böyle bir şey bir varız bir yokuz. Yıldızlarda kayar. Mekanı Cennet olsun. 🙏
levent taner
İşin ilginç yanı ben de Fenerbahçeliyim
Ne ki, eski bir fanatik olarak koyuluğu önermem naçizane
Sinir sistemini altüst edebilir hani
Arkadaş arasında, senin gibi biri nasıl Fenerli olur, bunca Anadolu takımı varken derlerdi de
Fenerbahçe Anadolu takımı değil mi derdim
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla.
hülya hicran
Mekani cennet olsun.O zamanlarda en iyi idi.Kadrolar kaliteli oyucu ariyorlarken o doayendi.Bir tv programinda izlemistim soylesi gibi bir programdi.Nerelerden nerelere geldigimizden bahsediyordu.Mekani cennet olsun.Takim ustu bir degerdi.Nur icinde yatsin.Saygiyla..
neneh. tarafından 21.3.2021 18:20:56 zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Saygı ve selamlarımla.