- 1418 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EŞEKLİ KÜTÜPHANECİLER
Ürgüp ve çevresi halkı okumakla çok ilgilidirler. Turizm hareketlerinin ve gelirlerinin bu denli yoğun olmadığı yıllarda yapacak işi olmayan halk geceleri köy odalarında toplanır söyleşi yaparlardı. Ancak Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmenler halkın okuma alışkanlığı kazanması için yoğun çaba harcıyorlardı. Köy Enstitülerinde okurken kendileri bu alışkanlığı kazanmış, kazandıkları bu alışkanlığın halkın da kazanması için çok çaba harcamışlar. Her gün aynı söyleşileri yapmak onlarda bıkkınlık yaratıyordu. Bir farklılık gerekiyordu. Öğretmenlerin çevresinde yer alan çocukluk arkadaşları okuma alışkanlığını kazanmaya başlamışlardı. Öğretmenden az da olsa okuyabilecekleri kitapları alıyorlar zevkle okuyorlar. Okuduklarını arkadaşlarına anlattıkça onların da ilgisi artmaya başladı. Giderek köylere gelen öğretmen sayısında da artışlar olunca, hele yaz aylarında kendi köylerine gelen öğretmenler de okuma gereksinimleri için köy odalarına kitaplarını da getirmeye başladılar. Bir kitap alıp verme eylemi başladı. Yetmedi; kitaplık oluşturarak, kendi kitaplarını buralara armağan ettiler. Kitap bağışlama hızla ilerledi. Köy halkından ilgisi olanlar evlerinde olan kitapları buralara armağan etmeye başladı. Artık bu okuma tutkusu çevre köyler halkının da ilgisini çekmeye başlayınca, kitap alıp verme işlemlerinin denetimi sorunu ortaya çıktı. Önce kendi aralarında gönüllü olan kişiler sırayla kitaplıkta nöbetçi olup kitap okumak isteyenlere yardımcı olmaya başladılar.” Karain Kütüphanesi” oluşmuştu. Kapının üstüne yazısını da astılar.
Ürgüp’ün Karain köyü, Pazarören Köy Enstitüsü 1947 mezunu başöğretmeni Rasim Pehlivan; okuma eylemini kurallara bağlamak ve halkın daha elverişli koşullarda okumaya yönlendirilmesini sağlamak için, halkın da yoğun desteğini alarak genç öğretmen Ethem Uz ile birlikte “Karain Köyü Kütüphane Kurma ve Geliştirme Derneği” için tüzük hazırlamaya başladılar. Kurucular kurulunun da onayından geçtikten sonra kütüphane tüzüğü 1957 yılının Temmuz ayında Ürgüp Kaymakamlığına teslim edildi. Karain Köyüne Kütüphane Kurma ve Geliştirme Derneği tüzüğü 1 Ocak 1958 tarihinde onandı.
Dernek görevlilerinden Hacı Bekir Koca ve Hakkı Alkan en çok kitap okuyanlardandı. Kütüphaneye gönüllü olarak bakanlar arasında, zaman zaman aksaklık olsa da iş yürütülüyordu. Ancak daha verimli çalışmak için kadrolu bir elemana gereksinimleri vardı. Yoğun girişimleri sonucu Kütüphaneler Genel Müdürlüğü, Ürgüp Tahsinağa Kütüphanesi’ne bağlanmaları gerektiğini bildirdi. İsteğe uyularak kadro alabilmek için Ürgüp Tahsinağa Kütüphanesine bağlandılar. Kadro geldi. Kadroya en uygun kişi Hacı Bekir Koca idi. Çünkü Hacı Bekir Koca kütüphanenin kuruluşundan önce de canla başla çalışmış, kurulduktan sonra da hiçbir ücret almadan kitap alıp verme hizmetlerini sürdürmüştür. Öyle de oldu. İlk olarak Hacı Bekir Koca kütüphanede resmen görevlendirildi. Kütüphane olayı benimsenmiş, raflar kitaplarla dolmaya başlamıştı. Çevre köylerden yolu Karain’e düşenler de kitap almaya başladılar. Yoğunluk arttı. Bu yoğunluğu gören Hacı Bekir Koca, ahırında kış aylarında boş duran bakımlı eşeği ile yakın köylere kitap götürmek istedi. İstek Ürgüp Tahsinağa Baş memuru olan Mustafa Güzelgöz’e iletildi. İsteğin Ürgüp Tahsinağa kütüphanesi baş memurluğunca kabul edilmesi üzerine eşeği ile köylere sandıklar içinde kitap dağıtım işlemi başlamış oldu. Daha sonra Ürgüp Tahsinağa Kütüphanesinin yaptırdığı “Kitap İare Sandığı” dağıtım işlerinin daha düzenli ve raflı sistemi ile çok sayıda kitabın köylere ulaşması sağlanmıştır. Bu ulaşım ancak kış aylarında yapılabiliyordu. Köy halkı ancak kış aylarında kitap okuma fırsatı bulabiliyordu. Yaz aylarında tüm halk, çoluk çocuk bağda, bahçede, tarlada çalışmak zorundaydılar. Bu nedenle kitap ödünç verme salt kış aylarında yapılabiliyordu. Çevre köylerde de kurulan köy kütüphaneleri ile hizmet yaygınlaştı. Kitap taşımada kullanılan eşeklere de kadro alındı. Hacı Bekir Koca kış aylarında; yağmur, kar demeden, o köy senin, bu köy benim diyerek kitap dağıtımlarını sürdürmüştür. Bu nedenle olsa gerek, zor koşullara dayanamayıp ya da Karain köyünün amansız hastalığından mıdır genç yaşta yaşama veda etmiştir.
Halkın okuma alışkanlığı tüm hızıyla sürüyor, kütüphane akşam saatlerinde dolup taşıyordu. Yeni bir görevli gerekiyordu. Hacı Bekir Koca gibi kütüphane için hiçbir zaman emeğini çekinmeden harcayan ve de çok okuyan Hakkı Alkan memur olarak görevlendirildi. Hakkı Alkan o denli çok okuyordu ki, okuduğu kitaplardan o günlerde rahatsızlanan kızının hastalığını anlamış ve apar topar Kayseri hastanesine yetiştirmiştir. Düşündüğü gibi olmuş, hastane teşhisi koyarak tedaviye başlamış, hastalık az hasarla atlatılmıştır. Menenjit hastalığını köylü böylece öğrenmiştir. Hakkı Alkan köylere eşekle kitap dağıtma işlerini hızla sürdürüyordu. Yine bir kış günü, ortalık kar, buz içinde iken köy yolunda kurtların saldırısına uğrar. Eşeği bırakıp kaçmak olmaz. Kaçmasa kurtların saldırısı sonucu tehlikeli sonuçlar ortaya çıkabilir. Gözüne eşeğin yem torbası ilişir. Torbayı alır, içi doludur. Olanca gücü ile torbayı savurup, yerlerde sürüyerek gürültülü sesler çıkarmaya başlar. Torbanın yerlerde savrulması ve gürültülü sesler kurtları ürküterek kaçırır. Böylece o anda usuna gelen bu yaratıcı davranışla kurtların saldırısından kurtulmuş olur. Bu olayı babasından dinleyen canlı tanık, öğretmen Ali Alkan anlatmıştır. Olay katkısız budur. Daha sonra sanırım köylere giden memurlara silah verilmesi gündeme gelmiştir.
Eşekle köylere kitap taşıma bir kültür hizmetine dönüşmüş, yarışırcasına köylere seferler başlamıştır. Öyle ki, Ortahisar Hüseyin Galip Efendi Kütüphanesi emektar memuru Süleyman H. Yavuz da bu yarışa severek katılmıştır.
Kütüphane olayı Ürgüp ve çevresi için bilindik bir kavramdır. Ürgüp’te, Çökek köyünde, Ortahisar’da kütüphaneler yıllardır bulunmaktadır. Çevre halkının okuma alışkanlığının esas kaynağı bunlardır. Daha sonraları çevrenin çocuklarının okuyup öğretmen olmalarına olanaklar yaratan Pazarören Köy Enstitüsü’nde yetişen, öğretmen olan köy gençleri mezun olup köylerine öğretmen olarak gelince ivme artmış, okur-yazar oranı hızla çoğalmıştır. Bu öğretmenler salt okula gelen öğrencilerle yetinmemiş, ders saatleri dışında gelinlere, kızlara, ev hanımlarına, gençlere kısaca tüm köy halkına okuma yazma kursları vermişlerdir. Bu nedenle çevrede okuma yazma oranı oldukça yüksektir.
1960 yılından sonra kitap taşıma motorlu araçlarla yapılmaya başlayınca, eşekler emekli edildi.
Bu günlerin aydınlığına ışık tutan o günlerin Köy Enstitülü öğretmenlerine ve de eşekle kitap götürüp, kitap okumayı sevdiren tüm yürekli inanlara selam olsun.
Sizleri saygıyla anıyoruz.
Mehmet ERBİL
09.08.2016
www.mehmet-erbil.tr.gg
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.