- 375 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sigara, alkol, kumar, zina … Adım adım karanlığa …
“Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o (şeytan) çirkin utanmazlıkları ve kötülüğü emreder.” (Nûr Suresi 21. Ayet)
Nefsine doğru bir adım atınca İblis, Allah’tan da bir adım uzaklaşmış oldu ve böylece günahın tarihi başladı. Aslında her şey bir adımla başlamıştı.
“Çünkü saçıp-savuranlar, müsrifler şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür.” (İsrâ Suresi 27. Ayet)
İsraf haramdır. Sigara içmek de israftır. Havaya üflenecek dumana para vermek haramdır. Sigara tiryakileri sigara içerek düzenli olarak İblis’in cebine harçlık koymuş olurlar. İsraf edenler İblis’in kardeşleridir. Sigara içmek, İblis ile dostluk yapmaktır. Bu kötü dost ise insanı ateşe götürür.
“Onları -ne olursa olsun şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah’ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim.’ Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı rehber edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır.” (Nisâ Suresi 119. Ayet)
Endotel, damar sistemi içerisinde yer alan, tek katlı yassı epitelyum yapısında olan ve birçok düzenleyici etkiye sahip olan hücrelere verilen isimdir. Fizyolojik fonksiyonları vücutta çeşitli düzen ve koruma işlevleridir. Sigaradaki zehirli maddeler damar içindeki bu yapıyı bozar ve vücut için olumsuz sonuçlar ortaya çıkar. Tütün dumanı, kansere neden olan kimyasallar, toksik metaller ve zehirli gazlar da dahil olmak üzere 7 binden fazla kimyasal madde içeriyor. Sigara dumanı, nikotin ve karbonmonoksitin yanı sıra kadmiyum gibi kalbi olumsuz etkileyen toksin içerir; bu da kalp ve damar hastalığı riskini doğrudan arttıran bir nedendir. Sigara akciğerlere zarar verir. Sigara, nefes alışımız sırasında akciğerlere giren oksijenin hücrelere geçtiği en küçük birim olan keseciklerin (alveollerin) yıkımına yol açar. Fakat en hayatî nokta başta yazdığım gibi, sigara damar yapıyı bozar. İnsan vücudundaki bütün organlara damarlar kan taşır. Bu sistemin bozulması vücut kimyasının bozulması demektir.
Sigara içerek Allah’ın yarattığını değiştirmeye çabalamış olursunuz. Bu da İblis’e itaat etmektir. Sigara içmek: İblis’ten alınan talimatla, Allah’ın yarattığı vücudu sistematik olarak tahrip ederek yaratılışı değiştirmeye cüret etmektir. İblis, onlara emredeceğim ve Allah’ın yarattığını değiştirecekler, diyor. Sigara tiryakiliği bu yüzden haramdır ve İblis’ten emir alarak Allah’a isyan etmektir. Allah’ı tenzih ederiz. Sigara tiryakileri , moleküllerin ve hücrenin yapısını değiştiriyorsunuz, bu gerçeği bilin.
“Ve kendi nefislerinizi öldürmeyin. Şüphesiz, Allah, sizi çok esirgeyendir.” (Nisâ Suresi 29. Ayet)
İntihar haramdır. İntihar edenler insan öldürdükleri için katil hükmündedirler. Bu yüzden de ebedî cehennem azabına müstahak olurlar. İntihar edenler aynı zamanda küfre girmişlerdir. İntihar, büyük günahlardan kabul edilir. Sigara içmek, bir insanın kendini geniş bir zaman diliminde, kendisini yavaş yavaş zehirleyerek öldürmesidir. Bir dakika süren intiharla , 30 yıl süren intihar arasında nitelik değil, sadece nicelik farkı vardır.
“Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.” (Enfâl Suresi 29. Ayet)
Allah’tan korkmak; farzları yerine getirmek ve haramlardan sakınmakla olur. Farzları yerine getiren ve haramlardan sakınan Müslümanların da aklı artar. Akıl, durduk yere değil, takva derecesine göre, İslâm’ın hükümlerini yaşama gayretine ve hassasiyetine göre artış gösterir. Sigara tiryakisindeyse akıl artmaz ve bilakis azalır. Çünkü tiryaki, birkaç haramı bir arada işliyordur. Bu da ferasetin ve basiretin kapanmasına sebebiyet verir, akıl derecesini düşürür. Düzenli olarak haram işleyen ve Allah’ın sınırlarını aşan birinin kalbi zamanla kararmaya başlar. Hayatına dair olayların hiçbirini vahye uygun tahlil edemez. Fakat sigara tiryakisi bunun farkında değildir. Hâlbuki muhakemesi bozulmaya başlamıştır. Olaylar karşısındaki yorumları, çözüm önerileri, tepkileri sorunludur, vahye uygun değildir; ancak karanlık arttığı, nur azaldığından tiryaki, durumun vahametinin şuurunda değildir. Değildir, zira şuur kapanma sürecine girmiştir.
“Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkoyarlar, bunlarsa kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.” (Zuhruf Suresi 37. Ayet)
“Onlar, dünya hayatında(ki) bütün çabaları boşa gittiği halde kendilerinin iyi iş yaptıklarını sanırlar.” (Kehf Suresi 104. Ayet)
Sigara tiryakisi düzenli olarak haram işlediğinden manevî anlamda yol kat edemez. Allah’a yakınlığında artma olmaz. Tam tersine adım adım Allah’tan uzaklaşır. Manevi derecesi düşer. Şeytana doğru atılan her adım başka bir adımın da habercisidir. Sigara; kumarı, içkiyi, zinayı da doğurabilir veya başka günahları. Sigara; farz olan ibadetlerin aksamasına da neden olabilir. Çünkü bir haramı sürekli işlemek Allah’ın ayetlerine karşı olan kalbî duyarlılığı azaltır.
"Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor." (Said Nursi hocam, İkinci Lem’a)
Kilit cümle: “Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.”
Sigara tiryakileri işledikleri günahın mahiyetini bilmediklerinden doğal olarak İblis’in onları nereye götürdüğünü de bilmiyorlar. Günahlarını basit ve önemsiz görüyorlar. Allah’ı tenzih ederiz. Bir sigara yakmak kalbe kara bir leke yapıştırmaktır. Sonra, bir kara leke daha. Sonra, bir kara leke daha…
Nereye vardık?
Sigara içmek o kadar büyük bir günah değil ki, adam mı öldürdüm, hırsızlık mı yaptım…
Olay nereye geldi gördünüz mü?
Kalp, günaha karşı duyarsızlaştı. Bu, duyarsızlık zaten kalp karardığı için ortaya çıkmıştı.
Peki, şeytan, tiryakiyi bu noktada bırakır mı?
Elbette hayır.
İman nurunu tamamıyla söndürene kadar İblis, tiryakinin peşini bırakmaz. Tiryaki ise ne yaptığını bilmediği için; siyasî, dinî, kültürel ve sosyal olaylara karşı vahye uygun tepkiler veremez.
“Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.” (Âl-i İmrân Suresi 135. Ayet)
Ayet, müminlerin bir vasfından bahsediyor. Mümin, bir günah üzerinde tiryaki olup 30 yıl ısrar etmez. Eğer ediyorsa mümin olduğu fikrini ciddî manada sorgulaması gerekir.
Bu yazıyı okuduysanız sorumluluğunuz çok ama çok daha fazla arttı. Tebliğin ulaştığı insanla, tebliğin ulaşmadığı insan bir değildir. Makale, sizin için bir milat olsun inşaAllah.
Eğer makaleyi okuduktan hemen sonra sigarayı bırakmayacak olursanız Said Nursi hocamdan alıntıladığım paragrafı bir daha okuyun.
Neden mi?
Çünkü kalbinizde ciddî anlamda kararma olmuş ve siz başka günahlara da bulaşmışsınız demektir. Yani, sigara sadece tek bir fırt olarak kalmamış, günah günahı doğurmuş, fakat siz bunun farkında değilsiniz. Tebliğ yapmak, tebliğ için genel kültürünüzü geliştirmek, Kur’an talebesi olmak, her gün Kur’an dersi yapmak, ayet ezberlemek, her gün düzenli olarak sık sık dua etmek, tesbih yapmak, kötü ahlak özelliklerinden kurtulmak için mücadele etmek, vakti boşa harcamamak, Allah’ın varlığını bildiği halde inkârcılar gibi davranmamak, Allah’ı anmada gevşeklik göstermemek, Allah’ı anmada gevşek olanlara uymamak…
Farzlar ve haramlar.
Daha böyle birçok farz ve helal var. İşte, farzları yerine getirmeyen ve düzenli olarak günah işleyen insanlar zaman içinde hiçbir olayı Kur’an’a göre tahlil edemez hâle geliyorlar. Ve kalpleri katılaşıyor. Muhakemeniz bozulduğu zaman bunu siz fark etmezsiniz. Ağız kokusu gibidir. Ağzı kokan bunu anlamaz. Karşısındaki insan anlar. Siz konuşur, fikir beyan edersiniz ve konuşmalarınızdaki bozuk mantık örgüsünü bilemez, anlayamazsınız. Ama bir mümin hemen sizi teşhis eder. Bu, beş dakika bile sürmez. Bu nedenle yanıp kül olmadan önce, bir ân önce tevbe et!
Bakara Suresi, 74. ayet: “Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.”
YORUMLAR
Merhaba.
Bir insan ne için sigara içer, kumar oynar, alkol alır ya da zina eder? Ya da daha uç bir örnek üzerinden soralım. İnsan ne için intihar eder?
Bütün bunlar haram. Eyvallah. Ama sizin vazgeçirmeye çalışma yönteminiz yanlış.
Çeşitli gerekçelerle evinizdeki bir odadan çocuğunuzu uzak tutmak için, o odada canavar olduğunu söyleyerek korkutmanız, ilk etap çocuğu o odadan ve oraya girmeye teşebbüs etmekten uzaklaştırabilir. Bir müddet kafanız rahat olur. Ya sonra... O çocuk ya içindeki canavar korkusunu er geç yenecektir ya da siz çocuğunuz üzerinde kurduğunuz otoriteyi zamanla kaybettiğinizde size rağmen birgün kapıyı aşacak ve içindeki merak duygusunu giderecektir. Bunu başaramasa bile korkunun verdiği öğrenilmiş çaresizlik duygusunu bir ömür yaşayacaktır. Bu husus ayrıca bir yazı konusu.
İnsan hayatında, yasaklama ve korkutma gibi yöntemlerin kısmen etkili olduğu dönemler elbette vardır. Zaman zaman kullanılmalıdır da. Fakat aşırıya kaçmadan. Korkutma ve yasaklama dozu aştığı andan itibaren korkunun ve yasaklamanın sebebini cazibe merkezi merkezi haline getirir.
İntihar konusuna dönelim. İntihar üzerinden konuşacağım çünkü intihar alkol, kumar, zina, uyuşturucu gibi günahların en uç noktası ve önü alınamaz halidir. Modern yaşam tarzının artırdığı bir olumsuzluk olarak birçok insan, dönem dönem intihar arzusu duyabilmektedir. Özellikle yalnızlık, çaresizlik, yetersizlik, değersizlik ve suçluluk duygularını yoğun yaşayan insanlar çektikleri ruhsal ve zihinsel acıyı sonlandırmak adına intihara başvurabiliyorlar. Her ne kadar dinî açıdan günah sayılsa da dini hassasiyeti olan birçok insan bile intiharı bir kurtuluş olarak görebiliyor. Arzu edilen şey ebedi bir uyuşma hali aslında. Sigara, alkol, uyuşturucu ve zinada da durum çok farklı değil. Sigara içen de zihinsel ve ruhsal anlamda, geçici de olsa, bir uyuşma hali yakalamaya çalışıyor, zina eden de... Özellikle dinî hassasiyeti olan insanların bu uyuşma hali geçtikten sonra suçluluk ve pişmanlık duymaları, kendilerine ve çevrelerindekilere sık sık, bir daha yapmayacaklarına dair sözler vermeleri bu yüzdendir. Bir bakıma kendi yasaklarını kendileri koymakta ve yaşadıkları ilk stres anında bu yasağı çiğnemektedirler.
Bu ülkede, müslüman olup da yukarda değindiğimiz günah ve haramların, haram ve günah olduğunu bilmeyen yoktur. Biliriz ama yine de işleriz. Neden peki? Özellikle din adamlarının ve toplumsal kültürün dayatmacı, korku ve yasak temelli üslupları insanlar üzerinde negatif bir etki uyandırmaktadır. Dolayısı ile dolaylı yollardan ve istemdışı içimize yerleştirdiğimiz korku, kaçınma ve bastırma psikolojisi, bizi haram ve günah olan şeylere daha fazla meylettirmektedir. Zira iradi bir kabullenmeden ziyade zorakilik söz konusu olduğundan uzak günahtan ve haramdan uzak durma eylemi de hep kısa vadeli olmaktadır.
Meseleye bir de bu açıdan bakmak daha faydalı olur diye düşünüyorum. Saygılarımla.