- 420 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇANAKKALE SAVAŞLARI.
ÇANAKKALE SAVAŞLARI
Çanakkale Savaşları Birinci Dünya Savaşı sırasında, İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasında Çanakkale Boğazı ile çevresinde yapılan savaşlar (3 Kasım 1914-9 Ocak 1916), Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın yanında savaşa girmesi, Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı cephelerinden birisi olan Çanakkale Boğazı’ nda Çanakkale Savaşları’nın başlamasına neden oldu. Osmanlı Devleti savaşa girince, İngiltere Rusya’ya askeri yardım yapmak zorunda kaldı. Bu yüzden Çanakkale ve İstanbul boğazlarının önemi savaş içinde birden arttı. İngilizler denizden ve karadan ortak bir saldırıyla Boğaz’ı ele geçirip Rusya’ya yardım göndermeyi planladılarsa da, başarı sağlayamadılar. Bu nedenle kara çıkarmasından vazgeçerek, denizden geçmeye çalıştılar, düşmanın donanmayla saldırısına karşılık veren Osmanlı kuvvetleri, coğrafya bakımından elverişli olan boğaz’ın girintili çıkıntılı yerlerine mevzilendi, güçlü Müttefik donanmasının üstün gücüne karşı da, Seddülbahir ve Kumkale’de ancak yirmi kadar top hazırlanabildi. Savaş başladıktan sonra yer yer bataryalar yerleştirildi ve Mesudiye Tabya-sı’ndan Çimenlik Tabyası’na kadar mayın döşendi. İngiliz Donanması, 3 Kasım 1914 günü, Çanakkale Boğazı’nın dış siperlerini topa tutarak ablukaya başladı. İlk bombardımanda Seddülbahir darmadağın oldu. Öte yandan mayın hatlarına karşın, denizaltılar boğaza sokulmayı başardılar. Üstelik Marmara Denizi’ne girerek, İstanbul’dan Çanakkale’ye gönderilen asker ve cephaneye engel oldular. 13 Aralık 1914′ te Mesudiye Zırhlısı’nı Marmara Denizi’nde batırdılar.
İtilaf Donanması, 19 Şubat 1915’te Çanakkale tabyalarını susturmak için yeniden bombardımana başladı. Bu bombardımanlardan hemen sonra düşman karaya asker çıkardı. Dış hatların düşman eline geçmesi, Avrupa’da yankılar uyandırdı. Bundan sonra iç tabyalara saldırı başladı. 2 Martta yenilenen bombardıman, özellikle Seddülbahir ve Kumkale üzerinde yoğunlaştı. Tabyalarda bulunan Osmanlı toplarının menzili dışında demirleyen düşman zırhlıları, uzun mesafeli toplarıyla başarılı atışlardan sonra Kumkale ve Seddülbahir’e de asker çıkarmaya başladılar. Ancak, kendilerini destekleyen yoğun top ateşine karşın, kıyıdan bir adım bile ileri gidemediler ve çok kayıp vererek geri dönmek zorunda kaldılar. O zamanın en büyük gemisi olan Queen Elizabeth, 5 ve 6 Mart günlerinde Ege Denizi’nde Karatepe’nin iki mil açığında, Gelibolu Yarımadası üzerinden yaptığı aşırtma top ateşleriyle iç tabyaları yıkmaya çalıştı. Ancak, Osmanlı top atışları üzerine geri çekildi. Nusret mayın gemisi 7-8 Mart gecesi Çanakkale Boğazı’na giren düşman gemilerinin dönüş manevrası yaptığı sırada, Karanlık Liman’ın yukarı kesimine 26 torpilden oluşan bir mayın hattı döşedi. İngiliz Donanması 12 Marta kadar, boğazın tabyalarını dövmek ve yıkmaya çalışmakla yetindi. 18 Marttan önce, gece ve gündüz mayın tarama gemileri, Osmanlı topçu ateşi altında Mesudiye-Soğanlı dere îıattınıfi aşağısında bulunan mayınları toplamayı başardı. Bu hattan başlayarak Çi-menlik’e kadar olan alan, mayın tarlası olarak kaldı. 18 Mart sabahı, saat 10.30’da, 12 İngiliz ve 4 Fransız büyük savaş gemisi, Amiral de Robeck’in komutasında Çanakkale Boğazı’na girmeye başladı. Amaçları Kepezi ile Çanakkale doğrultusunda bulunan tabyaları yok etmek, Mesudiye’den Çimenlik hizasına kadar 900 m kadar genişlikte bir yol açıp ilerlemek, Marmara’ya geçmekti. Üstün nitelikli topların saat 14’e kadar süren ateşi, istenilen yıkıntıyı yarattı. Çanakkale ateşler içinde kaldı. Tabyalarla telefon bağlantısı kesildi. Fransız zırhlısı Bouvet’nin, öbür gemilerle birlikte nöbet değiştirmek için vuruşmadan çekilmek üzereyken yediği bir top güllesiyle cephanesinin patlaması ve batması, Osmanlı tabyalarının canlanmasına neden oldu. Karşılıklı top ateşinden sonra, düşman mayın tarama gemileriyle ilerlemeye başladıysa da, Osmanlı topçu ateşi sonunda geri çekilmek zorunda kaldı, inflexible ve İrressistible adlı iki İngiliz savaş gemisi, mayınlara çarparak battılar. Ayrıca Suffren ve Gaulois adındaki gemiler .de büyük zarar gördüler. Böylece İtilaf Donanması sonuç alamadan, büyük kayıplarla geri çekilmek zorunda kaldı.
Kara saldırıları için 80 bin kişilik İngiliz ve Fransız askerinin genel komutanlığına Sir İan Hamilton getirildi. 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na ve Kumkale kesimine çıkan düşman askerleri, Seddülbahir ve Kabatepe’nin kuzeyinde bulunan Arıburnu bölgesine yayıldılar. Osmanlı askeri kısa zamanda dengeyi kurarak, düşman ilerlemesini durdurmayı başardı. Alçıtepe ve Kilitbahir Yaylası’nın açığında durdurulan düşman, Kirte’yi ele geçirmek istediyse de başarılı olamadı. Seddülbahir ve Arıburnu’na ilk aşamada çıkarılan 50 bin İngiliz askeriyle Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri (Anzaklar) karşılarında ancak iki Türk tümeni buldular. 9 ve 19. Tümen adını taşıyan bu tümenlerin birincisi 12 taburlu olup 9 taburu Seddülbahir bölgesini savunmakla görevliydi. Üç taburu da yedekti. 19. Tümen ise çok zayıf durumdaydı. Öte yandan Bolayır kesiminde 5. ve 7. fırkalar von Sanderstern ile Remzi Bey’in Gelibolu Yarımadası üzerindeki 9. Fırka da Kaymakam Sami Bey’ in komutasındaydı. Mustafa Kemal 19. Fırka’ya, Refet Bey de 11. Fırka’ya komuta ediyordu. Osmanlı Ordusu’nun mevzilerinin durumunu bilen İngilizler, Anzak birliklerini, Arıburnu-Maydos hattının ortasında bulunan Kocadere üzerine gönderdiler, Conkbayırı ve Kocaçimen tepelerine de yaklaştılar. Arka arkaya yapılan saldırılar üç gün sürdü, alınan yerler, yoğun İngiliz topçu ateşi karşısında geri bırakıldı. Morto Limanına bu top ateşinin arkasından çıkan Fransız birlikleri de kıyıya çakılı kaldılar. Seddülbahir’e çıkan ingiliz askerleride, kayıplar vererek durduruldu.
Arıburnu’nun güneyinde koya çıkan düşman kolordusu, oradaki birliklerimizi geri atmışken, 27. Alay’ın yardımıyla duruma el koyan 19. Fırka komutanı Mustafa Kemal, yedekte olmasına bakmadı. Emir almadan Kocaçimen doğrultusunda harekete geçerek kat kat üstün İngiliz kolordusunu durdurmayı başardı. Osmanlı Ordusu’nun giderek ağır kayıplar vermeye başladığı bir sırada İngiliz ve Fransızlar, tüm donanma toplarıyla Gelibolu Yarımadası’nı yoğun bir top ateşine tuttuktan sonra, 50 bin kişi ve 72 topla, çıkarma çalışmalarına büyük bir hız verdiler. Saldırıya geçen bu kuvvetlere karşılık, elimizde 56 düşük kaliteli top ve 30 bin kişilik bir güç vardı. Yarımadanın güneyinde süren savaşlarda, Fransız birlikleri Kerevizdere’yi bir türlü geçemediler. İngiliz Alçıtepe’ye arka arkasına saldırdılarsa da sonuç alamadılar. Cephenin kuzeyinde, Vehip Paşa, karaya çıkan düşman ordusunu Kemalyeri yöresinde durduktan sonra 28 Nisan günü karşı saldırıyla geri attı, 19 Mayıs günü Anzaklarla yapılan oldukça şiddetli çarpışmada 10 bin Türk şehit oldu. Düşmanın kaybı daha da fazlaydı. İngilizler, savaşlara bir son vermek amacıyla, karaya daha çok kuvvet çıkararak Arıburnu’ndan Kocaçimen Tepesi’ne doğru eyleme geçtiler. Kocaçimen, çarpışmaların kilit noktasıydı. Türkleri arkadan çevirmek için Suvla Limanı’na da asker çıkarıldı. Şiddetli İngiliz saldırısı 6 Ağustos günü Kanlısırt yöresinde anzak birliklerinin hareketiyle başladı. Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen’in güneyinde bulunan 16. Tümeni kolaylıkla geri atan düşman, bu tepeyi ele geçirdi. Arkasından 19. Tümen’in güneyine saldırıya geçtiler. Ancak Mustafa Kemal, düşmanı kısa sürede geri çekilmek zorunda bıraktı. 19. Tümen üzerine şiddetli bir top ateşi başladı. Mustafa Kemal, büyük kayıplar vermesine karşın İngilizleri durdurmayı başardı. Gece 20 bin kişilik bir İngiliz kuvveti, Sazlı-dere’nin kuzeyinden, 19. Tümen’i ve Arıburnu Cephesi’ni çevirerek Conkbayırı ve Kocaçimen tepelerine doğru ilerlemeye başladı. Suvla Limanı’na çıkan birlikler de bunları desteklemek üzere hazırlandılar. Esat Paşa, Conkbayırı-Kocaçimen dağlık bölgesini savunmak için, Alman Albayı Kaninkiser komutasındaki 9. Tümen’i Kabatepe’den buraya gönderdi. Liman von Sanders ise Bolayır-Saros bölgesini savunacak olan 16. Kolordu’yu Suvla Limanı’na çıkan düşmanın üzerine saldırıya geçirdi. Bu kuvvetin başında Albay Fevzi Bey bulunuyordu. Fevzi Bey, Anafartalar grubu komutanı olarak Kocaçimen’i savunacak birliklerin başına atandı. Liman von Sanders de Seddülbahir’de bulunan 8. Tümeni Arıburnu’na çekti. 8 Ağustos sabahı, erkenden İngilizler, Düzcetepe’den başlayarak Conkbayırı’nı deniz ve karadan ağır bir top ateşine tuttular. Top ateşinin arkasından düşman birlikleri harekete geçerek Düztepe’yi kısa zamanda ele geçirdiler. Daha sonra da Conkbayırı’nı aldılar.
Fevzi Bey, gece saldırısına katılmadığı için görevden alınarak yerine Mustafa Kemal atandı. Mustafa Kemal 8-9 Ağustos gecesini hazırlıklarla geçirdikten sonra 9 Ağustos sabahı askerlerine saldırı emrini verdi. Düşman kıyıya kadar sürüldü. Bir İngiliz kolordusu, Kireçtepe ile Azmakdere arasında yok edildi. Kalanları da Tuzla Gölü’ne kadar sürüldü. 7. Tümen, Damakcılık üzerine saldırıya geçince, Conkbayırı ve Kocaçimen üzerinde İngilizleri üzerine çekti. Bunun üzerine, 12. ve 7. fırkalar Conkbayırı ve Kocaçimen tepelerine saldırıya geçtiler. Dört saat süren kanlı çarpışmalar sonunda, 23. ve 24. alaylar Conkbayırı’ndaki düşmanı temizlediler. 28. Alay da Şahinsırt’ın doruğuna çıktı. Daha sonra saldırı Sarıtarla ve Ağıl üzerine çevrildi. Düşman birlikleri yenilgiye uğradılar. Düşman Conkbayırı’ndan atılınca, donanmadan atılan toplar, burasını cehenneme çevirdi. Bu top atışı sırasında, bir şarapnel parçası Mustafa Kemal’in göğsündeki saate çarptı. Yenilgiyi kabul etmeyen İngilizler 15 ve 16 Ağustos günleri, Suvla’nın kuzeyindeki Kireçtepe’ye karşı çetin bir saldırı düzenlediler. Mısır’dan yeni tümenler getirilmesine karşın, İngiliz saldırısı boşa çıktı. Böylece düşmanın son direnişi de bir işe yaramadı. Çanakkale Savaşları’nın en son aşaması Eylül 1915’te gerçekleşti. Bu aşamada bir adım ileri gidemeyen düşman, ancak yerel savaşlar yapabildi.
Bu arada İngiliz Komutan Sir İan Hamilton’un istediği 50 bin kişilik yardım geldiği için savaş durma yoluna girdi. Fransa ise Almanya cephesinde iyice zorlandığından buraya yardım gönderecek durumda değildi. Sonunda İtilaf kuvvetlerinin genel komutanlığına Sir Charles Monro getirildi. Monro, uzayan savaşların bir sonuç getirmediğini gördüğünden cepheyi bırakma eğilimindeydi. Sonunda 19-20 Aralık 1915 gecesi Anafartalar ve Arıburnu cephesinden, 8-9 Ocak 1916 gecesi de Seddülbahir’den çekilip gittiler. Çanakkale Savaşları’nın kara vuruşmaları tüm şiddetiyle sürerken denizde de bazı çarpışmalar oldu. Yüzbaşı Ahmet Bey, Mukavemet-i Milliye muhribiyle İngilizlerin Goliath adlı zırhlısını batırmayı başardı. Akdeniz’de bulunan iki Alman denizaltısı da 25 Mayıs 1915’te Triumph ve 27 Mayıs 1915’te Majestic adlı İngiliz gemilerini batırdılar. Bu iki geminin batması üzerine İngiliz Donanması Limni Adası’nın Mondros Limanı’na çakılıp kaldı. Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı’nın yazgısı üzerinde büyük etkisi olan önemli bir cephenin en kanlı vuruşmalarıyla geçti. Çok üstün düşman kuvvetlerine karşı yetersiz cephane ve karma bir yönetimle yürütülen savaş, düşmana büyük kayıplar verdirdiyse de Türk Ordusu’na da ağır bir darbe vurdu. İtilaf devletleri 152 bin ölü ve yaralı vermesine karşın Türklerde bu sayı 252 bin oldu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.