- 479 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SON MEKTUP
106 yıldır kalbimiz Çanakkale’de atıyor!
Çanakkale savaşı, tarihin görüp görebileceği en çetin, en sert savaştır. Düşman orduları ülkemize Çanakkale boğazından saldırmış, İstanbul’u ve ülkemizi ele geçirmek istemişlerdir. 300.000’den fazla Türk askeri vatanı uğruna canını feda etmiştir. Düşman ordusunun kaybı bu sayıdan daha fazladır. Çocuk, genç, yaşlı tüm halk, orduya yardım etmiş, ülkesini savunmuştur. Bu savaşın başkomutanı ulu önder atamız Mustafa Kemal’dir. Türk halkı böylesine mücadele etmese, Atatürk ülkesine sahip çıkmasa, bu savaşı kazanamazdık. Savaşın kazananı Türk ordusu olmuş, düşman püskürtülmüştür. Her yıl 18 Mart’ta bu şanlı zaferi kutlar, gururlanırız…
Çanakkale Deniz Zaferi;
Tüm dünyaya karşı Türkler’in kazandığı bir zaferdir. Ülkenin genç, yaşlı, çocuk, kadın demeden topyekün bir saldırıya, bir savunmaya geçişidir. Ülkesini korumak adına can veren henüz 15 yaşındaki çocukların, ulu önder Mustafa Kemal’in, ölümsüz şehitlerin ve bir milletin zaferidir. Bağımsızlığın nasıl kazanıldığını tüm dünyaya gösteren bir zaferdir. Çanakkale’nin hiç bir düşman devlet tarafından asla geçilmeyeceğini gösteren bir zaferdir. Bu savaş, annelerin çocuklarını, eşlerini gözlerini kırpmadan savaşa gönderdiği, henüz oyun oynayacak yaşta olan oğlan çocuklarının cephede düşman üzerine yürüdüğü, kadınların cephelere mermi taşıdığı, halkın varını yoğunu feda ettiği, şanlı bir zaferdir. Küçük oğlan çocukları cepheye alındı, ülkesi adına ölen küçük erkek çocukları hepimizden daha cesurdular…
Çanakkale zaferinin 106. Yılı nedeniyle bu yazıyı burada alıntı olarak paylaştım. Hem duyuru hem anlatı. İyi okumalar…
Atalarımızın 106 yıl önce kahramanlık destanı yazdığı Çanakkale’den gelen son mektup yürekleri titretti. Şehit er Cebecioğlu İbrahim’in babasına Seddülbahir Cephesi’nden yazdığı mektuptaki satırları, cephede yüreklerinin vatan sevgisiyle nasıl çarptığını ve aile özlemlerini gözler önüne seriyor...
Çanakkale Savaşı sırasında Seddülbahir Cephesi’nde şehit olan Piyade Er Cebecioğlu İbrahim’in, şehadetin den yaklaşık bir ay önce babasına yazdığı mektubu, cephedeki askerlerin ailelerine duyduğu özlemi yansıtıyor. Askerlerin kendileri için değil, aileleri için endişelendiklerini gözler önüne de seren mektup, şehidin torunları tarafından 106 yıldır özenle saklanıyor.
Mektubu bugüne taşıyan ise tarih ve kültür üzerine araştırmalar yapan ve bu alanda yayınlanmış 10 kitabı bulunan Hüseyin Lütfi Ersoy. Haziran 1915’te 5. Kolordu 14. Fırka 42. Alay 1. Tabur 2. Bölük 3. Manga’da çarpışırken şehit olan askerlerden birinin de Eflani nahiyesi Çelebiler karyesinden 1885 doğumlu Cebecioğlu İbrahim olduğunu söyleyen Ersoy, şehidin 3 Mayıs 1915’te babasına yazdığı son mektubuna, 9 yıl önce şehidin torunlarının evinde rastladığını ve o tarihten itibaren özenle saklanmasına vesile olduğunu anlatıyor. Mektubun içeriğinin okunduğunda Çanakkale cephesinde bulunan ataların vatan, bayrak, millet ve sonraki nesil için nasıl bir hayal kurduklarını, hangi ruh hali içinde olduklarını ortaya koyduğuna dikkati çeken Ersoy, “Mektupta o cümleleri kurarken belki tepesine bomba yağıyordu, belki mermiler kenarından, köşesinden geçiyordu. Belki bir an şehit düşmekle yüz yüzeydi. Kim bilir hangi şartlar altında mektubu kaleme aldı? Belki de bombalar yağarken yazdı. Mektubu, günümüzde onu okuyanlara, sanki karşımızda canlı bir şekilde duruyor da selam ediyormuş gibi yazmış” diyor.
İşte o mektup:
“Merhametli velinimetim, sevgili pederim Mehmet Ağa’ya, Bir kere sonsuz bir istekle ve hürmetle selam eder, hayır duanızı talep ederim. Beni sorarsanız, elhamdülillah duanızın bereketiyle aciz bedenim sıhhatte olup sizin ömrünüzün uzun olması için gece ve gündüz dua etmekteyim. Pederim, şu kadar ki orada sizlerin zahmet ve meşakkat çekip çekmediğinizi merak ediyorum. Başkaca bir gam ve kederim yoktur. Bizim için de merak etmeyesiniz. Cenab-ı Hüda beni sizlere bağışlasın. Sizleri de yanınızda bulunan üç sabi çocuğa bağışlasın. Onları mahzun etmeyiniz. Bu her şeye yeter. Siz onları mahzun etmediğiniz için Cenab-ı Allah da kıyamet günü umduğunuz derecelere nail eder inşallah. Bizi bilip soran komşulara, hısım akrabalara, bu mektubu okuyan efendilere, dinleyen cemaate dahi hepsine teker teker selam ederim. Baki ve sağ olmanızı Allah’a arz ediyorum. Mektup gönderecek olursanız 5. Kolorduya mensup 14. Fırkada 42. Alay’ın 1. Taburunun 2. Bölüğünde 3. Mangada sakin er İbrahim bilesiniz. 20 Nisan 1331 Çanakkale, Seddülbahir.”
Müstecip onbaşı’yı kızı anlattı: babam ayakkabısının altını kesip yemiş:
Bursa’nın Yenişehir ilçesinde 1891 yılında dünyaya gelen Müstecip Kılıçaslan, Balıkesir’de silah altına alındıktan sonra Çanakkale’ye deniz topçu eri olarak gönderilir. Müstecip Onbaşı, 30 Ekim 1915 tarihinde Kilitbahir’de nöbeti esnasında Çanakkale Boğazı’nı geçmekte olan ve su üzerinde kulesi görünen Fransız denizaltısı ‘Turkuaz’ı 3’üncü top atışında vurur. Karaya oturan ‘Turkuaz’ tekrar dalışa geçemez. Mürettebatı, silah ve techizatıyla birlikte teslim olur. Çanakkale Savaşı’nın seyrinde önemli rol oynayan Müstecip Onbaşı, savaşın sona ermesinin ardından doğduğu Yenişehir ilçesine döner. 1959 yılında da hayata gözlerini yumar. Müstecip Onbaşı’nın kızı Ulviye Balkan, “Babamın söyledikleri aklımda kaldı. O zamanlar daha küçüktüm. Bir yemeği beğenmediğim zaman, ‘Cephede ayakkabımın altını kesip yedim’ diyerek kızardı” diye anlatıyor babasının yaşadıklarını... Haberlerden alıntı.
Şehitlerimizi anma ve Çanakkale Zaferinin 106. Yılı dolayısıyla başta baş komutan Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahraman şehitlerimizi saygı, rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Nur içinde yatsınlar… ESEN KALINIZ
Abdullah HAKTANKAÇMAZ
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.