- 456 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DIŞA BAĞIMLILIK NEDİR NE DEĞİLDİR 1
.
.
.
Ülkemizin neredeyse hiç değişmeyen kronik bir hastalığıdır dışa bağımlılık. Dışa bağımlıyız dediğinizde, akan sular durur. Herkesler de durumu anlarlar ve hak verirler size. He, dışa bağımlıyız kardeşim o kadar ;) derler ve konuyu kapatırlar.
Nedenlerini, niçinlerini sormak, sorgulamak ve bu dışa bağımlılık durumlarını derinlemesine incelemek, irdelemek gerekmez mi?
Örneğin ; bu dışa bağımlılık durumu , ülkemiz için bir kader midir? Bile isteye planlanmış programlanmış ve ülkemiz insanının üzerine giydirilmiş bir deli gömleği olabilir mi? Eğer böyle ise, kimler ne amaçla bu deli gömleğini hazırlamışlar ve giydirmektedirler ülkemize ? Soru bu olmalı değil midir? Sorunun teşhisini yapmadan, çözümü mümkün olabilir mi?
Dünyanın tamamında geçerli olan eki önemli ekonomik aktivite vardır. ÜRETİM ve TÜKETİM. Bütün ekonomilerdeki ekonomik göstergelerin tamamını belirleyen temel faktörlerdir bu ikisi. Üreteceksin ve de tüketeceksin evet ama nasıl? Nasıl olması gerektiği de, çok bilinmeyenli denklemler filan değildir. Geçmişten bu güne, bu konuda edinilmiş tecrübelerin ışığında, neyin nasıl üretilmesi gerektiği ve neyin nasıl tüketilmesi gerektiği de açık seçik ortaya çıkmıştır çoktan. Önemli olan nedir o halde? Doğru olan işlerin yapılıp yapılmayacağıdır. Doğru uygulamalar zaten bellidir ama uygulamayı yapmak konusu sıkıntılıdır ;)
Kim yapacak bu doğru uygulamaları? Ülke ekonomisinin de, ülke insanının da üzerine giydirilmiş olan sayısız deli gömleklerini, kim sıyırıp atacak? Dışa bağımlılıklarımızı, olabilecek en makul düzeylere kim indirmeyi planlayacak da bunların uygulamalarına girişecektir? Sorulması gereken asıl sorulardan bir tanesi de budur bence.
ÜRETİM ve TÜKETİM arasındaki en doğru ilişkiyi kurup, en ekonomik ve ülkemizin lehine en doğru uygulamaları planlamak, programlamak ve uygulamaya geçirmek… Bunlar at’la deve işler olmadığına göre, bu konuda ayak direten ve çok sayıda yanlış işleri otomatiğe bağlanmışçasına yapmaya devam eden zihniyetlerin nedenlerini ve niçinlerini de ayrıca sorgulamamız gerekiyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizlikleri göz önüne alarak, ülkemiz halkının genel gelir seviyesini inceleyecek olursak, dünya ölçeğinde, düşük gelir grubunda, fakir hatta yoksul ülkeler arasında bulunduğumuzu görürüz. Peki, ülkemizi ve halkımızı bu hallere kimler, neden düşürmektedir? Yapılan bütün cinlikler nedendir? Bilinçli olarak yapılan bin bir türlü yanlış işleri kimler neden ısrarlı biçimde yaparlar da, bizleri bu hallere düşürürler? Temel sorgularımızdan bir diğeri de bu olmalıdır bence.
Sıkıcı olmaması adına, bu yazı dizisini aşama aşama yazarak sizlerle paylaşmak niyetindeyim. İlgi görüp görmeyeceği de meçhul zaten ;)
Dünya genelinde, hakim güçler vardır. Bu güçler, dünyanın bütün zenginlik kaynaklarının çok çok büyük bir bölümünü geçmişten bu günlere gelinceye kadar, çoktan ele geçirmişlerdir. Bunlara, küresel güçler demek doğru olabilir. Peki kimlerdir bu küresel güçler gibisine detaylara da girilebilir ancak, genel durumu kısaca özetleyerek halihazır durumun resmini çekmek daha doğrusudur. Dünyadaki tüm zenginliklerin % 95 inden de fazlası, % 95 - % 99 arasında kalan bölümü ( ki neredeyse tamamına yakın bölümü ), sayıları sadece yüzlerle ifade edilebilecek kadar küçük bir azınlığın ellerine geçmiş durumda. Küresel güçler, küresel şirketler, küresel tekeller halinde tüm dünya geneline yayılmışlar ve neredeyse bütün ülkelerdeki ekonomik ve siyasal güçlerin büyük bölümlerini de ele geçirmişlerdir.
İşte, ülkeleri yöneten, yönlendiren, ülkeler ve ülke insanları için deli gömleklerini planlayan programlayan ve uygulamaya da geçiren güçler bu güçlerdir. Çünkü, bu güçler, sınırsız para güçleri ile, ülkeler içerisindeki neredeyse bütün ekonomik kurum ve kuruluşları, şirketleri, yer altı ya da yerüstü kaynaklarını bir biçimde ele geçirmişlerdir. Yine o sınırsız para kaynakları nedeniyle de, siyasi güçleri de yanlarına çekebilmektedirler. Küresel güçlerin genel planları ve deli gömleklerine aykırı faaliyetlerde bulunabilen siyasal güçlerin ezilmesi, güçsüzleştirilmesi ve dahi, ülkeler genelinde önemli güçlere sahip etkin siyasi güçler haline gelmemeleri sağlanmaktadır.
Yazdıklarım, dünya genelindeki uygulamaları ifade etmektedir. Bire bir kendi ülkemizi kasdetmiyorum. Kendi ülkemizdeki durumlar, dünya genelindeki durumlarda çok da farklı olmayabilir ya da olabilir. Bunun takdirini okuyucuya bırakmak en doğrusudur. Yazımın, kenarından köşesinden, siyaset kokmasını, siyasi eleştiri yazısı gibi bir algı yaratmasını asla istemiyorum. Çünkü amacım basit siyasi eleştirilerden, karalamalardan çok çok ötede, genel sorunlarımızın genel ve en can alıcı nedenlerini incelemek ve irdelemekten başka bir şey değildir.
Dışa bağımlılıklar yaratan nedenlerin en başında, ÜRETİM alışkanlıklarının geliştirilememiş olması ve YETERSİZ ÜRETİMLER gelir. Ülkelerde, toplumlarda, üretim alışkanlıkları oluşturulmaz, geliştirilmez ve güçlendirilmezler ki, yetersiz üretimlerle, dışa bağımlılık yapıları oluşturulabilsin. Bununla birlikte, yeterince üretemeyen, üretim alışkanlıklarına dahi sahip olamayan ülkeler ve toplumlarda, ürettiğinin, gelirinin çok çok daha üzerinde TÜKETİM alışkanlıkları geliştirilerek güçlendirilir. Zaten yeterince üretemediğine göre, tüketim maddelerini yurt dışı ülkelerden satın alarak İTHAL ETMEK zorunda kalacaklardır. ÜRETMEYEN TOPLUMLAR da, yeterince para, zenginlik bulunamadığından, TÜKETİM MADDELERİ; BORÇLANILARAK SATIN ALINABİLECEKTİR. Görüldüğü gibi, deli gömlekleri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. BORÇLANDIRMAK… en önemli deli gömleklerinin başında gelir. Kısaca özetleyecek olursak :
- YETERİNCE ÜRETEMEYEN ÜLKE VE TOPLUMLAR
- FAZLASIYLA, SAHİP OLDUĞU PARA VE EKONOMİK GÜCÜN ÇOK ÇOK ÜZERİNDE TÜKETİM ALIŞKANLIKLARINA ALIŞTIRILMIŞ ÜLKELER VE TOPLUMLAR
- KAZANCINDAN FAZLASINI TÜKETEREK SÜREKLİ OLARAK YURT DIŞI KÜRESEL GÜÇLERE BORÇLANARAK BORÇ BATAKLIKLARINA GÖMÜLEN ÜLKELER VE TOPLUMLAR
İşte deli gömlekleri … ;) Bu temel amaçlar doğrultusunda, ana deli gömleklerinin sonsuz sayıda değişik versiyonları planlanarak ülkeler ve toplumların üzerlerine dikilerek giydirilmeye çalışılır.
Her sinsi oyun elbet bozulabilir. Küresel güçlerin tüm deli gömlekleri de çıkarılıp atılabilir elbette ama, sözkonusu olan güçlerin küresel güçler olduklarını hatırımızdan çıkarmamamız gerekir. İnşallah ilerleyen bölümlerde, aileler ve hatta tek tek bireyler açısından durumun ne olduğunu ve neler yapılıp yapılamayabileceğini de incelemeye çalışacağım.
Yukarıda da belirttiğim gibi, sıkıcı olmamak adına, bu yazıyı burada noktalıyorum.
Yazının ilgi görüp görmemesiyle de bağlantılı olarak , devamı da gelebilecektir. Şimdilik konuya sadece bir giriş yapmış oldum.
Selam, sevgi ve mutluluk dileklerimle…
.
.
.
Mert Yiğitcan
12 mart 2021 / istanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.