- 1707 Okunma
- 19 Yorum
- 14 Beğeni
Gözleri kış kış oğlan
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
GÖZLERİ KIŞ KIŞ OĞLAN
Anneanne: Ferhun olum ne bu halin ? Yine yutmuşsun toz toprak ne varsa...
Ferhun: Türbenin halısı düştü duvardan anneanne
Anneanne: Halıyla ne işin vardı senin a yaramaz...
-Bir de türbenin halısını mı düşürdün? Ah ne diyeyim sana çocuk...
Ferhun: Anneanne sen duymadın mı; Şeyh, o halıyla uçmuş diyor herkes ?
Anneanne : Şeyh uçmaz, müridi uçurur evladım
Ferhun : Müridi mi ? (Müfide Teyze’mi uçurmuş yani ? )
Anneanne: Acıktın mı ? Ne istersin guzuum ? Ne yapayım sana ?
Ferhun: Yumurta isterim iki tane biri sarı biri beyaz sarısını türbedara götürcem anneanne..
Anneanne: E hadi o zaman. Gir şu kümesede al getir ordan iki tane; pişireyim sana peynir ile.
Ferhun: Ama burda hep saman var anneanne . Gitmiş bunlar, kaçmışlar...
-Cimcimeler kaçırmış anneanne (öf nerde bu yumurtalar ?)
Anneanne: Ferhun oğlum kış kış yap tavuklara ;üstüne oturur tavuklar, kediler kaçırmasın diye... Çilli Dük’e dikkat et
Ferhun: (Kış kış ne demek ki? Dük hangisi acaba ?) Kış kış tavuklar hadi kış kış size...
-Aa konusuyor mu bu ? Gıd gıd diyo bu bana; öf gıd gıd ne demek ki ? Neyse bilmiyor anneanem dedem kucaklamıştı o günü bunu ?
Gıd gıd gıd ....
- hııeeaa anneanne bbheeee
Anneanne: Hiiii Allah seni kahretmesin çilli; gitti çocuk eyvah eyvah ....
“Çilli horoz, Ferhun’un sol gözünü bibikleyeli beri iki sene geçti. Bugün itibariyle ne anneanne kaldı ne de kucaklayan dedesi...Dedesi’nin çilli horozu Dük’ü kestiler hayr için pişirdiler kazanda.
Bugün acı hatırası canlanırken Ferhun’un yitik gözünde; içerde Yasinler , Tebarekeler.. Hatm-i Şerifler izliyor birbirini, anneannesinin cenazesinde.
Nüktedan Arife Nine, uzatıyor helva şerbet ile pişmiş tavukla iki tepsiyi bahçe kapısından ve soruyor”
Arife Nine: Ferhun de bakem çocuğum kaç yaşındasın sen ?
Ferhun: Altı yaşımdayım Nükne Nine, bak bu da dedemin tesbihi doğum günümde verdi dedem...
Abdestini alınca bir de koluna taktın mı bunu “Heyyt bee...Aslan geldi breh” dersin dediydi.
Arife Nine: Nükne değil Nüktedan Arife Nine o !- Erkek adam oldun demek aferin sana ,
Ferhun: Yok sünnetimde vermedi, doğum günümde Nüknenan Arife Nine ! O’nu da gösteriyim mi ?
Arife Nine: Tüü Allah kahretmesin; edepsiz seni ! Hadi götür şunları...
Ferhun: ( Niye kızdı ki ? Pilava koyup yemişlerdi o günü...) Hıı Düktedan nine !
Arife Nine: Evladım hadi götürüver şunları, anneannene rahmet, ikram et.
-Söylediklerimi iyi belle, tekrar et .
-Önce beyaz tepsiyi vereceksin ;kahveye cümleten selam ile giresin.
Sonra,
-“Habire yer içer talih kuşu beklersiniz;hanımlar iş tutar, siz götü açık eğlenirsiniz” de onlar anlar. Sonra bakır tepsiyi,
-türbe kapısında önce dua...Sonra tık tık ile giresin, türbedara selam ile veresin
Ferhun: Tamam belledim Nükne Nane Arife Nine çoktaan ezber ettim bile
Arife Nine: Dua etmesini biliyon mu Alla’sen ? Öğretti miydi anneannen?
Ferhun: (Dua mı? Hııı Alla’sen mi ? Haa dua o demek...) Altı yaşındayım ben bilirim tabi.
Arife Nine: İyi hadi tak o tesbihi koluna da al götür şunları bakim...
“Ferhun kücük ellerinde iki tepsi ile yollanır bahçeden Sulusokak içine doğru... Müfide Bakkaliyesinden seslenir Müfide Teyze,”
Müfide Teyze: Ferhuunnn ! -Gözleri kış kış oğlan nere götürüyon o tepsileri ? de bakim.
Ferhun: Öff gözleri kış kış oğlan değilim ben ; erkeğim, cümleten gösterebilirim
Müfide Teyze: Tüüü edepsiz uşak hadi git karıştırmadan dökmeden...
Ferhun: Karıştırmam ki ben edepsiz değilim; abdestliyim selam ederim.
-(Önce kahveye miydi ? yaa yoksa türbeye mi? ) Tabi ya Nükne Nane Arife Nine bilmiyor dedem önce türbeye uğrar sonra kahveye giderdi, o zaman önce türbeye tabi ki...
“Türbenin kapısına gelir Ferhun...”
Ferhun: Tık tık tıııkk (neydi ya kış kış kııış mıydı?) Kış kış kıışşş....
“ Türbedar tesbihatına dalmış “ölüm kuşu geldiğinde; abdestimle huşu ile, Ölüm kuşu geldiğinde; abdestimle huşu ile ...” bitirmek üzereyken, “
Ferhun: kış kış kış...( dua etcektim önce ? )
-Tüüüü Allah kahretmesin seni, Amin. Hiiiii Allah kahretmesin seni çilli, Amin.
“Türbedar dayanamaz,bozar tesbihatını bir hışımla koşar avluya “
Türbedar Alâeddin Efendi: Naparsın bire uşak ne bu halin senin edepsiz ? (Elinde tepsi,tepside pişmiiş tavuk ? ) Pişmiş Tavuk?
Ferhun: Heeeyyt bee Aslan geldi breh, edepsiz değilim abdestliyim ben.
Türbedar Alâeddin Efendi: Vah vah ! Kazanda pişmiş tavuğun...Aklıda uçmuş çocuğun
Ferhun: Şeyh uçmaz Müfide uçurur; tavuk da değil o dedemin Dük’ü Alaaddin Emmi
Türbedar Alâeddin Efendi: Müfide teyzen mi söyledi bunu sana ?
Ferhun: Yok. Düktedan Arife Ninem gönderdi beni; önce türbeye dedi
Türbedar Alâeddin Efendi: Ne dedi ?
Ferhun :“ Habire yer içer talih kuşu beklersiniz; hanımlar iş tutar, siz götü açık eğlenirsiniz” de onlar...
Türbedar Alâeddin Efendi: Tüüü Allah kahretmesin seni emi
Ferhun: Amiiiiiiiiin Alâeddin Emmi Amin. :) :) :)
10.03.2021 İstanbul,
S(y)N
Ferhun’un hikayesini, "Günün Yazısı" olarak değerlendiren Edebiyat Defteri Seçki Kuruluna ve birbirinden kıymetli yorumlarıyla eşlik eden değerli okura teşekkür ederim, sevgilerimle,
YORUMLAR
Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin okur gibi okudum bu güzel yazınızı öyle içten öyle samimi.. saygı ile...
Sahir Neva
ustaların tadını duyumsamanız ne büyük mutluluk bana ne büyük şereftir...
Okuduğum en güzel ve en içten yorum oldu, çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla,
Sahir Neva
Nice saygım ve sevgilerimle,
Sahir Neva
Gülümsettiyse ne mutlu bana :) umarım devamı da gelir, teşekkürler
Sahir Neva
Sahir Neva
Selam ve saygılarımla,
Karşılıklı diyaloglar, nükteler, imalar bir harika işlenmiş. Hem de saf ve sade güldüren cinsten. Anadolu köylüklerinde kulaktan dolma yanlış inançlara verilen önem... Hepsi de ustalıkla işlenmiştir. Tebrik ederim üstadım.
Saygılarımla Efendim.
Sahir Neva
En içten sevgi ve hürmetlerimle,
Çok güzel olmuş. Okuru gülümsetmek kadar güzel bir şey olmasa gerek. Tebrikler
Sahir Neva
Çok teşekkür ederim içtenliğinize,
Selam ve sevgilerimle,
kutlarım güzel olmuş. kaleme sağlık. müridler habire şeyh uçurur oldu. zati
Sahir Neva
Sevgiler,
Nefis anlatılmış çok sevimli bir öyküydü. Elbette çok yakıştı yerine!
Tebrikler...
Sahir Neva
Teşekkür ederim,
İnsan öykülerini senin kaleminden okumak çok keyifli..
Güne gelişi sürpriz olmadı..
Tebrikler
Sevgiler
üçrenk (Italia) tarafından 12.3.2021 11:24:09 zamanında düzenlenmiştir.
Sahir Neva
Sahir Neva
lobide oturmuş, niye geldim buraya diye düşünüyordu, oysa artık yola çıkmıştı, yol nereye giderse demişti, kapıdan giren 1,90 boyunda 55-60 yaşlarında uzun paltolu adama baktı, elinde bir çanta ile resepsiyona yürüyen adamı hiç gözü tutmamıştı... sonra merdivenlerden aşağı inen mavi takım elbiseli orta yaşlarda orta boyda sakalları hafif uzamış adama gözü çarptı, resepsiyonun çalan telefonuyla kendine geldi, telefondaki müşteri çok sinirlenmiş görevliy paralıyordu sanki, bir kadındı sesiydi, grevli ama hanfendi derken..... oteli önünde sert bir firen sesinden sonra meydana gelen gürültülerle ilgisi o yana yöneldi..
Nesildaşım öykülerin içimi ısıtıyor her zaman.
Aslında bir adım önde olmak ;)) işte bu benim için çok ama çok kıymetli. Biraz geç kalıyorum yorumlara ama nesildaşın tam tembellik modunda.
Hep yaz sen de biz de okuyalım demek geldi içinden.
Sevgimle her daim.
Sahir Neva
Nice sevgimle,
Yinsani
Yinsani
eksik olma diyoruz hep, lakin eksiliyoruz, aksi olma diyoruz başta ben olmak üzere aksiliğimiz tutuyor... neva başlasın, biz de elimizden geldiğince katkı yapalım... yazmak olarak düşünmüyorum, belki hani devamı gelir bir hikaye çıakr ya da yeiku gibi başlar ve biter, ???
black_sky
Ben okurum ama;) keyifle hem de.
Muhteşem!..Sıcacık bir hikaye yine bizden ve bizi anlatan..Ustaca kaleme alınmış..Talih kuşu bekleyenlere inat neyse ki çalışanlar da var..Nüktedan Arife nineler de olmasa hakikatler nasıl dinlenebilir hale getirilebilinir ki..Kaş yapayım diye göz çıkarmasına rağmen Çilli Dük de köyün olmazsa olmazlarından biri..Aksi halde sabahlar geç olur..Gözleri kış kış oğlan aslında zeki bir çocuk.Hangi duaya amin diyeceğini biliyor.Türbedar Alaaddin efendi henüz uçmaya hazır değil anlaşılan.Tavuğu görünce duayı ve ölüm kuşunu unutuyor.. Saygıyla..
Sahir Neva
Teşekkürler Emine Hanım,
Geldim, okudum, beğendim, beğene de tıklıcam, Tık tık mıydı o yahu. E, işte tavukları hafife almamak lazım, gözünü oyarlar adamın.
:))
Öyküyü tarif etmek gerekirse.
Çocukken fırından yeni çıkmış ekmeği eve götürürken illa ucundan koparıp ağzını şapırdata yersin ya hah işte öyle. Durrr! Daha bitmedi. Sonra eve varınca ''anne şu ekmeğin üzerine biraz salça sürüversene'' dersin ya, dur daha bitmedi. Annen de '' zaten ekmeğin yarısını bitirmişsin edepsiz'' der ya.... Bitemiyor azizim...
Sevgilerimle...
Sahir Neva
Müthiş tasvirinle yedin yedin bitiremedin, çocuk yedikçe artan bir gülümseme aldı burayı. Burası çocukluğumuz :)
Teşekkür ederim Azizim...
Hayran sevgilerimle,
6 yaşında o kadar laf bilir miydik bilmiyorum. insanın çocukluğundan kalan ender görseller ve duysallar vardır kültürel çevreden beslenir.. biraz öyle işte...
vardır her mahallenin ton ton dedesi ve ninesi.. bizi kültürde cami ve cemevi çevresinde, diğer kültürlerde kendi inanç mekanları çevresinde işte...
lakin hani dedim ya, o dedeyle nine çocukluktan sevmiş olsalardı da inatlarından başkalarına yar olsalardı... komedi yanına dram, dramın yanına hayatın akışı, kader denilen muamma...
30 tane köy yumurtası çizdim az önce dolaba ya hu dedim ne girift bilmece tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan... hep aynı nakarat mıdır söylenenler duyulanlar görülenler..
resmi nerden buldun bilmem amma biraz daha kara olsaydı ben derdim herhalde:))
Ferhun :“ Habire yer içer talih kuşu beklersiniz; hanımlar iş tutar, siz götü açık eğlenirsiniz” de onlar..
kalemine sağlık nesildaşım
iyi gecelerin olsun..
eksik olma he mi:)
Sahir Neva
Teşekkür ederim eksik olma aksi olma hep :)
İyi geceler,
Sahir Neva
Bilemiyorum üstad. Mazlumun ilk manası ile evet bizim işitme duyu eşiğimize göre sessiz ve eylem gücü itibari ile bir mazlumdur o.
Yok eğer haksızlığa uğrayan anlamında ki mazlum derseniz ,solucana, katılamayacağım bu savınıza.
Dindar biri değilim ama inanan birisiyim. İnandığım öğretide mazlumun duası kabul oluyor ve evet solucanlar, kuşlar, kayalar ve daha niceleri dua ediyor benim inancıma göre... Bazı sufi meşrep fizik eğitimi almış ilahiyatçılar, maddenin rezonansının esasında sufinin zikri gibi bir dua eylemliliği olduğunu söylüyordu hatırımda kaldığı kadarıyla... İsim aklıma gelmedi gelirse paylaşırım onu da.
merak ettim ben de :)
E mi yok He mi ? derim; duaya ısınırsa kalbim Hu da derim
Derin saygım ve sevgilerimle,
Sahir Neva
"Akıl farklılık oluşturmaz, ayrıcalık hiç değil. Tanrı, benim olduğu kadar solucanın da Tanrısı...." Solucan nefesinde de he ya da ( hu)
saf ve doğru hangi cihetten bakarsan bak hep saf ve doğru kalacak ve görünecek olan...
Evet inanç dediğim aynen bu üstad tüm içtenliğimle katılıyorum.
Bir gönle yer edinmek ne güzel Üstad'ım kalbi teşekkürlerimle,
Yinsani
iyi geceler vallah bu gün satrançta kabul günüm gelen tokat attı giden tokat attı..:) Haydi dostlar Tanrıyı seven O'na kavuşmak için bir yol çizsin:))
Yinsani
ya hu hayat; fikirler şiirler, flmler, insanlar, hayvanlar, rüzgar güneş... dediğiiz gerçekte nedir ? yanılsama mı, hayal mi, kısacık hayatımız ... yine de yaşıyoruz işte... bu çağ beni harbi harbi aştı gidiyor... çağı taşıyanlara selam olsun...
Yinsani
güzelmiş galiba üstad?? mutluluğu istiyorum diğerlerini paylaşın lütfen...
sonsuz bilgi üstada
şuur nevaya
feraset de black'e olur mu?
Yinsani
Yinsani
Sahir Neva
tatmayan bilmez taklitler üzer adamı
Yinsani
black_sky
Dörtlü içerisinde saydım kendimi lakin üstat dinlenir dedim kendi kendime...
Genel ve gereksiz sohbetlerle zehirlenmiş zihnim kendine gelirdi.
Konsantre özleri kendini çokça. Lâkin vardır biir bildiği dedim yine içimden.
Yinsani
Sahir Neva
İp ucu vereyim uyarsa çekin gelsin devamı mahir ellerde işlensin zihin pırıltılarınızla.
İp ucu : ayrı yönlerden bir kavşağa ki (bu bir kasaba oteli olsun ) çıkan 4 insanın yol hikayesi dönsün lobide zira kasaba da gezilecek bir yer olmadığı gelenler de gezgin değil yolcuymuşlar ...
Var mısınız ?
black_sky
black_sky
black_sky
Bu durumda ben çay servisi yaparım;))
Yinsani
ortak hikaye ve roman yazım sitesi gibi :)) yine de içimiş geçmiş bir çok konuda diyebilirim... başaramayız .... konsantrenin bir otel odasını daha doğrusu evin odalarını ı anlattığı bir yazısı vardı... güzeldi, yazı başlığı neydi unuttum.. onu bir yapıp devam da edebiliriz ama
resepsiyonu arayıp rezerve yaptırmalı hikaye kahramanları içün:))
Yinsani
black_sky
Yazmak ama neyi haberim olmadığı bir gerçeklik pesinde koşarken yetmiyorsa artık kalemim, saygı duyup kabullenmek ayıp mı....
Korkaklık belki belki de kaçmak kimine göre bana göre ise olanı kabul etmek ve çekilmek köşeme...
Yok bende anlatacak kelimeler. Ben yok oluşu getirecek ilahi bir metin aradım ama anladım ki nafile...
Sahir Neva
Odalar da herkes kendi hayatını yaşıyor
Herkes günlük tutuyor
Lobide olanlar yaşamadıklarımız olabilir; birimizin aradığı diğerinin vazgeçtiği de olabilir....
Seyrine bırakmalı
black_sky
Dostlar var diye buralardayım...ben kabul etmesem de gitme vakti geldi aslında.
Yinsani
bir eflatun teşkilatı :))
Olay yerine gelen ilk Mit görevlisi cesedi ve olay yerini incelemeye başladı, Ankaranın merkeze yakın mahallerinde maktülün sabah namazına giderken bir saldırıya uğradığı haberi gelmişti. Olay yerine gelen polisler, Mit görevlisinine haberi ulaştırmışlardı. Cesedi inceledikçe bu vahşeti bir insanın yapamayacağını düşünse de not almaya devam ediyordu görevli, arkadaşı da son teknoloji sony marka kamerayla tüm detayları kameraya alıyordu.
Ölünün bir gözü çıkarılmış ve sağ ayak baş parmağına sinirleriyle bağlanmıştı, bir kulak sol ayağının tabanına yere gelecek şekilde tutturulmuştu, çıkan gözün yerine kırtasiyelerde satılan Hb kurşun kalemlerinin en yumuşak olanlarından biri sivri yeri kafa içine gelecek şekilde çakılmıştı…
Not almayı bıraktı cesedi inceledikçe midesi kalkmaya başlamıştı, arkadaşının kaydı bitirdiğini görünce arabaya döndü ve buzluktan bir şişe su açtı bir dikişte içti, ağzını çalkalayarak tükürdü..
Diğer görevliler incelemenin bitmesiyle cesedi sedyeye kaldırıp otopsi için alacaklardı, gerekli formlar doldurulmuştu. Sonra bazı parçaları parçalanmış, bazı parçalarında köpek diş izlerinin olduğu ceset alınıyordu ki, sırtında bir yazı farkedildi, beyaz boya ile Word art karakterleri kullanılarak KUDUZ yazısı belirmişti.
Cesedin kimliğinin tespit edilmesine gerek kalmamıştı cesedin ağzının içinde bir not bulunmuştu, çok küçük harflerle arapça kullanılarak yazılan yazıda parçalanan kişinin 999 yılına kadar olan soy ağacı ve hayatının son 35 yılı kısa kısa anlatılmıştı. Notun altında yine aynı imza vardı: KUDUZ. Kuduz kelimesi çince harflerle yazılmıştı bu sefer.
Ölen kişi Türkiyedeki ilk dindar partiyi kuranların başında geliyordu.
Ülkü ocakları genel başkanlığından ise il başkanlarına gizli bir haber gitmişti, kesinlikle yalnız dolaşılmaması ve tüm tedbirlerin alınarak hareket edilmesi isteniyordu. Notu okuyan Batu Beyin gözünde hafif bir tebessüm oluşmuştu, çakallar tutuşmuştu. Daha bu günleri iyi günleri olacaktı.
Olayın ardından geçen 40 günün sonunda ise bu sefer İstanbulda Cumhuriyeti kuran partinin bir ilçe teşkilat başkanının aynı şekilde cesedi bulunmuştu. Ancak bu sefer sırtında ve ağzının altındaki notta, kril alfabesiyle DALGA yazıyordu, diğer imza ise latin harfleriyle yazılmıştı DALGA..
Türkiyede meydana gelen iki vahşi cinayet ne basına düşmüş ne de siyasi partiler bilgilendirilmişti, ölenlerler emekliliklerini yaşayan ihtiyar insanlardı, Oysa sonraki cesedin yaşı ve bırakıldığı yer ise tüm dünyada gündem olmuştu.
Bozkırın ortasında yıldızları seyreden Kuduz ise 50 yıldır eğitimi aldığı konuda ilk defa bir göreve çıkmıştı. Yüzyıllar içinde Kuduz birimine 3 defa ihtiyaç duyan Eflatun Teşkilatında da moraller bozuktu, bu kararın çıkması artık geri dönüşün olmadığını gösteriyordu. Kuduz bıraktığı notlardan ve işaretlerden devrin insanının bir şey anlamayacağını bilse de, mesajı alması gerekenlerin alacağı da biliyordu vicdanı öyle neşeliydi ki, yıldızların arasından kayıp giden kuyruklu yıldızı görünce tekrar düşer mi o ışık diye düşündü.. Kurt gibi Kuduz ismini melodilendirerek ulumaya başladı. Kuuuuudddduuuuuuuzzzzz…
Kara bayrak çekilmiş Arabistan, Rusya, İran, Çin, Fransa, Portekiz, Brezilya, Kanada, Abd olmak başta olmak üzere yaşayan Kuduz üyelerine talimat verilmişti, Dünyada 40 kişilik liste gönderilmiş ilk ikisi de Türklerin batı ucu Türkiyede gerçekleşmişti.
BM’dede ortadoğunun aydınlık görünen ancak karanlık dinleri olan son üç dinin temsilcisine de notlar bırakılmıştı.
Gök Bey ise İtalya’da yaşamını sürdürüyor, neden bana da isim verilmedi diye düşünüyordu, 3 asırdır İtalyada yaşayan bir aileye mensup olan Gökbey yeniden Kurt programını çalıştırdı ve listelerin gittiği ülkelere baktı, eğitimini beraber aldıkları arkadaşlarını düşündü.
Abd’deki operasyon bir gün sonra manşetlere düşmüş ve Newyorktaki dikili taşa ilk siyahi köleyi satın alan Borris İceburgun sağ ayağı dikili taştan sallanandırılmıştı, taşın dibindeki insan parçalarından ise Deomond yazılmıştı. ŞEYTAN.
KUDUZ üyeleri Dünyanın 39 ülkesinde 40 kişinin canını alacak ve mesajlarını bıkabilecekler miydi.
Cengiz Hanın mezarının bulunmasından sonra yapılan araştırmalarda çözülemeyen yazıdaki imzanın bir benzerini Kanada da bulunun cesedinin üzerinden çıkması CIA’i hayretlere düşürmüştü. Diğer ülkelerin istihbarat servisleriyle paylaşılan imza hakkında ortak bilgi havuzu oluşturulmasını talep eden CIA’ye KGB, IM5 ve Çin’in Yedilililerinden olumsuz cevap gelmiş, aynı hafta içinde Rusyanın başkentinde de benzer bir cinayet işlenince Rusya da havuza katılmıştı.
Çindeki cinayet ise dünyada en çok yankı uyandıran şekil verilmiştir, tam 11 cesedin üzerine Yedililerin başkanı kıntugku gakasugı’nın başı konulmuş, 11 cesedin gözleri yerinden çıkarılmış bir gözleri her cesedin alınlarına yapıştırılmış diğer11 göz de kıntugkunun boynuna kolye gibi asılmıştı, gözlerin her bir içe dönük birbirine bakıyordu…
Çindeki cesedin ağzındaki notun altında da orta afrikanın svaha dilinde, KARA KÂBUS yazılmıştı.
Dünyanın önde gelen ülkelerinin başkentlerinde işlenen cinayetlerden sonra BM nezdinde kurulan komisyonda….
***
Kurgu kurgu kurgu…
Aga bu kurgu roman böyle gitmez…:))
nesildaşlar yardım... :)))
Yinsani
sahir gönder oradan bir kahve nesildaşıma.. benim de karnım da açıktı, yemek yok, bir şeyler söyle veya yap... :)
Sahir Neva
Otelin adı tamam : PALAS BAN BİRAZ OTEL :)
Sahir Neva
Otelin adı tamam : PALAS BAN BİRAZ OTEL :)