PANDEMİ AŞISI MI YOKSA DÜŞÜNCE AŞISI MI?
İnsanlık tarihini gerek dini kaynaklardan gerekse de tarihi kaynaklardan incelediğimizde; savaşların, salgınların ve afetlerin hiç eksik olmadığını ve sürekli birbirimizi öldürmek için fırsat kolladığımızı rahatlıkla görebiliriz. Belki çoğumuz şunu düşünebilir; "Evet bu çatışmalar ve savaşlar tarih boyunca vardı ve olmaya da devam edecek. Bunda ne var ki; böyle gelmiş, böyle gidecek." Ama emin olun ki belki böyle geldi ama artık böyle gitmeyecek zira çok farklı bir yüzyılda ve çok korkutucu bir teknoloji ile artık iç içeyiz. Eskiden savaşlar ve salgınlar sadece lokal olarak belirli bölgeleri ve ülkeleri etkilerken artık görüyoruz ki bundan belirli ülkeler değil, tüm dünya etkileniyor. Eskiden var olan teknolojiler ancak lokal etki ederken artık tüm dünyayı hızlıca ve kolayca etkisi altına alıyor. Eskiden elektrikler kesilince giden sadece seyredeceğimiz televizyon veya dolaptaki gıda ürünleri oluyordu şimdi ise devlet sistemlerinden tutun banka sistemlerine kadar tüm kamusal alandaki hayatımız yerle bir oluyor ve sudan çıkmış balığa dönüyoruz. Umberto Eco, "Günlük Yaşamdan Sanata" kitabında bir hikâye anlatır. Bir gün ABD’de elektrikler kesilir, bir uçak düşer ve kısa sürede her şey etkilenir. Dünya Ortaçağ’a döner. Eşkıyalık başlar, güvenlik endişesi tavan yapar, etrafı hendeklerle çevrili kuleler ve şehir devletleri kurulur… Bizim durumumuz da şu an tıpkı böyle. Amin Maaloouf’un tabiriyle "Bugün elimizde bulunan yıkım araçları geçmişe nazaran o kadar gelişmiş ve etkili ki eğer bu teknolojilere sahip bir ülke bunları kullanmak isterse insanlığı artık demografik, iklimsel, ekonomik gibi bir çok alanda yok edebilir." Düşünün şimdi Çin veya Amerika veya gelişmiş diğer ülkelerden herhangi biri isterse laboratuvarda biyolojik olarak bir virüs geliştirse ve bunu piyasa bir şekilde soksa tüm insanlık yok olup gidebilir. Savaş teknolojisi artık bildiğimiz yöntemler gibi savaş meydanı olarak belirlenmiş belirli alanlarda, belirli silahlarla olmayacak. Zira teknoloji o derece gelişti ki artık ok yaydan çıktı diyebiliriz. Konfor bir hastalıktır ve hiç bir insan hatta hiç bir ülke sahip olduğu bu konfordan taviz vermek istemeyecek. Artık bilimsel ve teknolojik gelişmeleri hiçbir şekilde geriye doğru götüreme imkanımız kalmadı. Bir zamanlar özgürlüğün aracı olarak görülen sosyal medya artık tekel firmalar ve şirketler yüzünden bir çeşit pranga ve kölelik aracına dönüştü. Her yer ekranlarla doldu. Kafamızı indiriyoruz cep telefonu ekranı, kafamızı kaldırıyoruz bilgisayar, televizyon ekranları. Eskiden akransız yapamazdık şimdi ise ekransız..
Şu an dünya üzerinde proteinlerinden, dna yapısına kadar belki de son doğal insanlar olarak benim bu konudaki düşüncem şu an 8 milyar nüfusa sahip olan dünya insanlarını bir arada yaşatacak bir formül üzerinde düşünmenin zamanı geldiğidir. Evet belki şu an pandemi için bize acilen biyolojik bir aşı lazım olabilir ama daha acil olan aşı ise insanlığın gelecekte karşılaştığı ve git gide bir kaos sarmalı halini alacak problemlerinden kurtaracak bir düşünce aşısı ihtiyacıdır. Zira biz bunu bir başımıza beceremeyecek gibi görünüyoruz..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.