- 817 Okunma
- 5 Yorum
- 10 Beğeni
Gümüş Kız-Mutlu musun?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kalabalık bir kara balık hikayesi daha ebrusunu saldı güne. Kafam yine bi dünya... Gümüş Kız benim için bir sürü kapı anahtarı sallıyor, her kapı cevabı uzun ve belirsiz sorgu...
Dün biriikte film izliyorduk. Orijinal dilinde alt yazılı bir komedi. Alt yazıları okumaktan çoktan vazgeçmiş, durum komiği sahnelere gülümsüyordu. Gözleri girdap, bakışları kara bir boşluk... Gülüyordu...
"Mutlu musun?" diye sordum;
Dönmeden, bana bakmadan "Mutluyum" dedi sakince.
Cevap beklemeksizin sormuştum ama cevaplayıverdi bir çırpıda. Her zamanki gibi yapabilirdi oysa. Upuzun susabilir, "Evet" deyip kesip atabilirdi. Ya da çokça soruya yanıtı gibi "Hayııır" deyip omuz silkebilirdi inkarını desteklemek için. Yapmadı."Mutluyum" dedi. Çoğu zaman gülmeyen, gülümser gibi yapan kız çocuğu beni yine allak bullak etti...
Mutluluk kavramını hatırlamayan (belki, belki içinde bir yer, bir oda vardır) biri için ne kesin bir cevap... "Mutluyum" Eskiden olsa, onu yalancılıkla suçlardım ya da fazla Polyannacı olmakla. Ama şimdi...
Neden mutluyum dedi ki... Bu halde nasıl mutlu olunur? Mutlu mu gerçekten? Ben, ben neden kabul edemiyorum cevabın samimiyetini?... Tepemde bir sürü soru...
Gümüş Kız eskiden de böyleydi. Bilmiyorsun tabii ; açım demezdi, komalık olmadan hastayım demezdi, param yok demezdi. Susardı genelde... Ya da başka şeyler derdi: Bu gün canım gördebil çekti derdi karnını sıvazlayıp. Bilmezdi kimse tarifini. Nefesi tıkanırdı, gözleri fırlardı acıdan; " Geçer " derdi, "hep geçti..." Cüzdanında yumurta almaya yetmez iki demir paradan başka olmadığı zamanlarda bile "yok desem yalan olur" derdi.
Yani, hep böyleydi. O zaman da tasvip etmezdim tavrını ama şimdi... Kızmalı mıyım, sevinmeli mi... Bilmiyorum. O an gerçekten beni duydu mu içinde uyuyan?.. Duyan mı cevap verdi bana, bilmiyorum...
Çevirip başını sorsa, cevap ister gibi "Sen mutlu musun?" diye, ben ne yanıt verirdim diye düşündüm sonra. Ben de yanıtlayabilir miydim onun gibi, hayır, asla!
Ben hiç tam olarak mutlu hissetmedim ki. Pesimist olduğumdan değil. Rağmen, bir sürü küçük büyük sıkıntıya rağmen gülümseyebildiğim için kendimle gurur duymakla meşguldüm genelde. Çok mutlu olduğumu söylediğim anlarda hep gemilerimi karadan yürütmüştüm. Sonra birden dank etti, mutluluk peşinde koşmadığım. Bu beni onun kadar kaybolmuş yapar mı?..
Ben’im beni sorguya çekti bütün gece. Soruların, sorguların sonunu bulamadım. "Neden böyle bir soru sordun ki Gümüş Kız’a? " Sordu durdu içim içime. Cevabını veremedim. Bir sürü cevap vardı koşturan. Hiçbiri olmayabilir, hepsi olabilirdi... Sihirli bir elin ondan gideni yerine koyduğunu hayal etmeye devam edişim;o an, o filmi izlerken tüm gerçekliği unutmayı isteyişim; Gümüş Kızın o sakin resminin güzelliğine kapılışım...
Aslında o soruyu kendime, yüksek sesle soruşum...
Bu yüzden yanıt almaktan, ondan bu cümleyi duymaktan bu kadar etkilendim sanırım.
Aslında ne basit söylenceli bir soru.
Çok kalabalık buralar. Kara balık yüzemiyor akıntısından usunun.
Sen mutlu musun? Yok, gerçekten sana soruyorum bu sefer.
Ben bendeki sorguyu henüz bitiremedim. Sen yanıtlarsan, bildiğin gibi, belki, bir ihtimal ben de...
Gece çağırıyor, gitmem lazım. Gümüş Kız uykuda.
Anahtarları sıkmış eliyle, alamıyorum. Kapıların gölgesi uykumu korkutuyor.
Rüyamda mutlu olacağım, eminim. Yok değilim, ama umuyorum.
Dalmadan bir rüya da sana dileyeceğim.
Beni unutma.
Mutsuz olurum.
YORUMLAR
Okuyan herkes, farkında bile olmadan kendine aynı soruyu sordu sanırım; “mutlu musun?”
Çok anlamlı, dupduru bir öyküydü. Sizi de, bu güzelliği es geçmeyip hakkını veren Seçki Kurulunu da kutluyorum.
Sevgilerimle...