- 468 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Bütünsel Teori
Türkler, Atatürk Devrimi, Genel Batı ve Doğu Emperyalizmi
Gökâlp, muasır medeniyeti "Batılılaşmak", İdris Küçükömer de "Batılaşmak" olarak gördüğü için yanıldılar.
O nedenle ulusal demokratik devrim çabuk eskidi...
İnönü ve Bayar bilinen ilk karşı-devrimciler olup, ilki eskici ve ikincisi de devrim eskiticisi olmaktadırlar.
Aradaki mesafe Türk uluslaşma tarihine ışık hızda yakın olup, devrimin ikinci ve üçüncü adamıydılar.. bu nasıl bir devrime inanıştır, "hayret!" dedirtebiliyor !...
En devrimciler bunlarsa.. ’ vay haline!’ , demiyorum.
Çünkü hakikaten "vay haline! " halidir...
Prof. İ.Küçükömer, K.Tahir, N.Topçu ve C.Meriç ve N.F.K. bile emperyal bağımlı sağ ve sol gayri Türk birliği elemanıdırlar.
Türk ulusal sorunu veya uluslaşma aşamasını, gerici, feodal ve işbirlikçi emperyal milliyetçilikle eş gören zihniyete yazıklar olsun diyorum!
Devrime ihanetin, ’istiklal-i tam’, yani bağımsız olamamanın temelinde hep bu vardır.
Aşiretsel yapı geri feodalite aşamadaki, örnek olsun, Kürt etnikçiliğine emperyalizm tarafından fabrikasyon tarih ve dil ve tampon devlet oluşturumaya hızla devam ediliyor.
Reel olgular, öznel kurgularla ters yüz ediliyor!
Kürtlerin onca emperyal desteğe rağmen, ulus aşamaya gitmesine alkış tutanlar; söz konusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından icra edilen Türk uluslaşmasına yönelik ayrıştırma olduğunda, cin tutmuş gibi seviniyorlar.
Emperyal cini insanı kötü çarpar, en fazla da ona ram olanı çarpar!
Türkleri utanmaz ve işbirlikçi ’kaht-ı rical’leri nedeniyle çok çarptı, hala da çarpmaya devam ediyor.
Bu nedenle geri/ feodal yapılı Kürt aşireticiliğine, emperyal istediği için yapay ulus olabilir, Türklere de ulus iken federatif devlet olsunlar diyebiliyor?!
Burada Türkler etnilere, mezheplere, cemaatlara, fırkalara, kısaca halklara ayrılsın diyenler, ahmağın bilimsel(!) tanımına dahil olanlardır.
Zırıldanmalarındaki samiyetsizlikleri, bazı şeylere yönelik art niyetlerinden dolayı bile anlayabiliyorsunuz.
İzan, izah edebime ve ikna paydasıyla açıklanabilir bir kavram oluyor.
Ulusal sorun aşamayı geçmeyen toplumsal yapılar, emperyal hedefindeki "Abül ağanın kazı" olmayı kanıkasamış ve bir şekilde de içselleştirmiş oluyorlar.
Emperyal ulus, bu nedenle daha ultra/etken bir ulus(laşma) türü oluyor.
Ağa uluslar ve maraba ya da mikro/maho uluslar diye ayrıştırarak önerdiğimi anımsıyorum.
Tarihsel ulus aşama-halden geriye doğru etniler, mezhep ve cemaatlara atomize olmayı kabul etmekse, protekterial ulus hali oluyor, anlamı maho ya da maraba ulustan beteri veya daha aşağı toplumsal yapıdır.
Kemalizm veya 1923 de Atatürk’ün gerçekleştiriği ulusal demokratik devrimi, işte bu noktada, yani tarihsel ulus noktasında sabitlenmenin son direnme çizgisi oluyor.
Bu çizgide saf tutup, emperyal kapitalizm ve kolonyalizmin yeni Sevrci (gerici ve bölücü) işbirlikçilerine direnelim! 🇹🇷
Bütünsel yaklaşım emperyal, kapital ve kolonyal gerçeği ayrışık değil bitişgen görmekle mümkün. Teorik planında ayırmadan, topyekün mücadeleyi gerektiriyor.
Ahmet Kutlu Ayyüce