- 556 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Nefertiti Boynun Ağır
Şu an radyodan güzel bir çığlık açtım, onu dinliyorum. Dümdüz, soluksuz değildi, şarkının bir bölümüydü. Yerini ufak tınılara ve mırıldanmalara bıraktı. Demek ki dengeyi gözeten bir bestekârın elinden çıkmış. Bir başka anlatımla bir gün üzülürsen, ertesi gün gülersin felsefesinden yola çıkmış olmalı. Çığlık, mır mır, çığlık mır mır örüntüsü. Bravo, kendisi Fransız olmasa tebrik edecektim. Congratulations Mr. Nobody gibi. Dediğim gibi, no english. Felsefe demişken bir cümleye değer kattığı kadar soğukluğu getirdiği ister istemez bir mesafe yarattığına inanırım. Kolayca dillendirdiğine göre benim de kullanmamın göze batmayacağını düşünüyorum. Market zincirleri bile felsefelerinden bahsediyor. Sonra okullar, meslek kuruluşları, şirketler hepsinin maşallah temelden tümele felsefesi olgunlaşıyor. Diyelim marketinize bir ürünü ucuzken stokladınız, piyasa hali bu ya, yoksa herkes günahsız. Ürüne bir talep patlamasıdır, aldı başını gidiyor. İşte burada felsefesi olan bir market daima hazzı hedefleyen bir duruş ve argümanla hareket ederek hazzın kaynağı olan müşterilerini soyup, ardından soğanı koklatmalıdır ki en azından giderken uyanık olsunlar. İşte bu nesnenin yapılanması ve devinimine müthiş bir örnektir.
Bunları neden yazdığım konusunda fikrim yok. İkiyi bölünmüş bir soğan görüntüsü dışında bir kalıcılığı da yok. Yalnız bana bir dağ verin ömrümün sonuna kadar onu kazayım isterdim. Belki kral mezarıdır. Kemiklere saygı, tümülüse yağmur yağıyor. Beni üzerinden attı, yuvarlanıyorum. Kimseye yaranamadım. Onlar gibi ölümsüz olmaya çalışmadım. Oyunun kuralı, altın bir kemeri teraziye fırlatmaksa edinemedim. Arkeoloji magazininden esinlenerek; Nefertiti’nin kocasının ölümünden sonra kaybolmadığı söyleniyor. Büstü yapılırken ağırlık taktığı boynundan özür dilemiş. Aferin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.