- 449 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Eğitimde Model Arayışı
Gündemimize sıklıkla gelen ve esasında da bir türlü bitmek bilmeyen bir model arayışı zihinlerde savrulup durur. Yeniye olan bu tutkunun nedenini bir eğitimci olarak ben de zaman zaman anlamlandıramıyorum nedense. Bu söylem, elbette daha işlevsel, daha verimli ve çağın gerçekleriyle örtüşen modellere karşı olduğumuz sonucunu çıkarmamalı. Değişimler bazen zorunlu hale getirir ve öyle ki kendilerini size dayatırlar.
Dillendirmeye çalıştığım asıl konu, buna hangi verilerle ve kimlerin, nasıl ve yine hangi kıstaslara göre karar verecekleri hususudur. Eğer tarımla ilgili kapsamlı bir reform gerekiyorsa, bu reforma dayanak olacak kıstaslar bizde; arazide bizzat çalışan elleri, toprağın yapısını, iklim koşullarını, besin zincirini ve dahası üretim-tüketime dair diğer paydaşlardan gelen eleştirileri çağrıştırmalıdır. Eğitimi sistemimizde bu işler böyle yürüyor mu? Rutin yapılagelen toplantılardaki katılımcılar gerçekten de bu işi özümseyebilmiş, eğitimin o çetrefilli dünyasında nitelikçe üstün, uzman kişiler mi? Sorgulamamaızı çokça yönden yaptığımızda, sahada bizzat çalışan öğretmenlerin, rehber ve psikolojik danışmanların,idarecilerin, öğrenci ve velilerin ve hatta diğer katkı sağlayabilecek okul dışı paydaşların görüşleri karar masasında ne oranda yer ediniyor? Eğer yeterince cevabını veriyorsak, istatistiki olarak eğitimimizdeki nitelikçe düşüşü nasıl anlatacağız. Cevabımız hayır ise, karar mekanizmasında rol alan kurultay, şûra ve benzeri yüksek seviyeli toplantıların sadece politik kaygılarla yapıldığı izlenimi edinmez miyiz?
Bir elbise alacak olsaydım, önce neden ihtiyacım olduğunu sorgulardım. Bu elbise kazak mı, ceket mi, hırka mı veya kışlık bir ürün mü olmalı gibi sorulara yanıt bulurdum. Kendi vücut ölçülerime uyan ve gerçekten de günlük yaşamımda bana elzem bu objenin maddi kıstaslarıma uygunluğunu da elbette kontrol etmeliyim. Kısacası, ihtiyaçlara ve o ihtiyacı karşılayabilecek kriterlere göre uyumlu olanı seçmek, akıl ve mantığa uygun düşer. Eğitimde model aryışlarında da sözüm ona İsveç Modeli, Japon Modeli,Amerikan Modeli gibi say ki bitmez modeller olabilir. Fakat adı üzerinde, bu modeller kendi ülkelerinin insanlarına, yaşam tarzlarına, sosyo-kültürel dokularına uygun olduğu için vardırlar. Sözü edilen bu modellerin millî yanını ifade eden bu durum, o modellerde evrensel yanların olmadığı anlamına da gelmez pekâla. Ne var ki, üretici firmanın aracınıza uygun yağ kriterleri sunmasına karşın, sizin inatla daha farklı bir seçeneğe yönelmeniz, başınıza dert almanız anlamına da gelir.
Model arayışları sorunu, cevabını kendi coğrafyasının; tarihî, kültürel birikimi, yaşayış tarzı, ekonomik gerçekleri ve toplumsal dinamiklerden almadıkça, oldukça afâki kalan, kof bir şey olur sanırım. Hatırlayınız, yıllarca başka milletlerin ürettiği teknolojik ürünleri çok sayıda sahada kullandık. Bunların çoğunda da hesapta olmayan ve o ürünlerin stabil çalışmasını engelleyen sorunlarla da yüzleştik. TSK bu konuda oldukça et bir örnek. Şimdilerde kendi millî savunma ürünlerini üretmede gösterdiği bu azim, yukarıdaki sorgulamaların da esaslı bir cevabı gibidir. Kendi insanlarının bizzat sahadaki deneyimlerini kıstas alarak üretilen teknolojiler, elbette daha sorunsuz ve stabil de çalışmaktalar.
Ciddi manada ve uzun ömürlü bir eğitim modeli dizaynı, politik mülahazalardan sıyrılmadıkça, ne millî olabilir, ne yerli olabilir, ne de hayat bulur. Aynı zeminde bir adım ileri gidemeden durabilmenin mümkün olmadığı günümüzde, eğitime bakışımızı değişmez kıstaslarla yeniden ve acilen sorgulamamız gerekmez mi? Nitekim, eğitimin odağı olan insanda arananlar; donanımlı, birikimli, çağı gerçeklerine uyumlu, özgüvenli, tarih şuurunu taşıyan, geleceğe dair misyonu ve güne dair vizyonu olan, zorluklarla başedebilecek, problemlerle yüzleşerek sorun çözebilecek bireyler değil de nedir?
Umarım günün birinde gözden kaçan bu kıstasların ve gerçeklerin yeniden harmanlanarak, elle tutulur ve daha uzun soluklu, işlevsel bir model getirilir eğitim hayatımıza.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.