- 542 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SAPLANTILARIMIZ
Hiç düşünmediğim bir konuydu saplantılarım. Hatta varlığından bile haberim yoktu. Birisi çıksa, senin saplantıların var dese, kabul bile etmezdim.
Yaşadığım yıllar her insanın az ya da çok saplantılarının olacağını öğretti bana.
Önce çevremde saplantılı insanları fark ettim. “ben onu sevmiyorum.”, “ onu çok beğeniyorum.” gibi hükümler dikkatimi çekti. Uzun bir tetkikten sonra verilmiyordu bu hükümler, çoğu ön yargıydı. İşte o an düşünmeye başladım. Ön yargılar nereden çıkar ve neden hepimizde aynı değildir?
Yıllar önce, öğretmenliğe başladığımız yıllarda, elimize geçen az buçuk para ile hayatımızı düzenlemeye çalışırken, siz de tahmin edersiniz en önemli hedef bir arabaydı. Paramız çok az olduğundan ikinci el diye tabir edilen arabalardı bizim muhatabımız. Aslına bakarsanız bunlar ikinci elliği kalmamış, belki onuncu el bile olmuşlardı.
Aramızda araba muhabbetleri yapar, hangi arabanın daha iyi olduğunu, hangi arabaların piyasada tutulduğunu, pirim yaptığını tartışırdık. O günlerde bizim bu konuşmalarımızda pek yer almayan bir arkadaşımızın araba aldığı geldi kulağımıza. Okula getirmezdi arabayı. Belki şoförlüğüne pek güvenmiyordu. Hayırlı olsun dileklerimizi yöneltirken anladık ki, kimsenin almayacağı bir markaya almıştı. Çok mutluydu. Havalarda uçuyordu. Biz ise şaşkın şaşkın ona bakıyorduk. Çünkü öğrenmiştik ki, bu tip arabalar alının elinde kalırdı.
Günler sonra arkadaşımız bir sohbetimizde arabadan memnun olmadığını söyledi. Ardından da, sık sık da arıza yaptığını, parçası bulunmadığını söyledi. O zaman sorma imkânı bulduk. Neden almıştı bu kimsenin almadığı arabayı?
Arkadaşımız, ben dedi, çocukluk yıllarında tanıdım bu arabayı. Yıllarca araba dendiğinde hep bu marka geldi aklıma ve ilk imkân bulduğumda da kimseye danışmadan aldım.
Evet, işte bir takıntı, saplantı.
Bir tipi sevmiyoruz, büyük bir ihtimalle küçüklüğümüzde o tipte biri ya bize kötülük yapmıştır, ya da kötü olduğunu anlatmışlardır.
Bir yemeği sevmiyoruz, yine küçüklüğümüzde o yemekle ilgili kötü bir hatıramız vardır, şu anda hatırlamasak bile.
Hatta tutkunu olduğumuz kadın, saygı duyduğumuz bir öğretmen, nefret ettiğimiz renkte de bir geçmişimiz vardır. Biz hatırlamasak da saplantılarımızın bir kaynağı vardır. Yoksa ilk gördüğünüz bir adamın kötü olduğuna nasıl karar verirsiniz?
Benim saplantılarım mı?
Kahverengi arabayı asla sevemedim, patatesin kabuğunu kalın soyan biri görürsem canım çok sıkılır, arabam tamire girdiğinde bir daha toplanıp araba haline gelmeyeceğini sanırım, hava kararmadan eve girmek isterim...
Siz de bir düşünün bakalım, sizin saplantılarınız da var mı?
Vardır, vardır. Saplantısız insan olmaz. Ne dersiniz bu düşünce de bir saplantı mı?