KOMŞU KOMŞUNUN SUYUNA MUHTAÇ
KOMŞU KOMŞUNUN SUYUNA MUHTAÇ
50 yıl öncesi.
Küçük çocuğum daha,7-8 yaşlarında.
Köyde mahallemizdeki iki komşumuz Muhittin amcamız ve Bekçi Yusuf amcamızın (ikisi de rahmetli oldular Allah rahmet eylesin) münakaşalarına şahit oluyorum. Şöyle ki mahallenin en üstteki Yusuf amcanın evi,50 metre aşağıda Muhittin amcanın,ondan 50 metre aşağıda da bizim ev. Yusuf amca evinin önünden geçip aşağı gelen yoldaki taşları toplayıp bozulan yol duvarını tamir ediyor. Yoldan geçen Muhittin amca duvarı dışa alıp yolu daralttığını söyleyerek çıkıştı. Bu arada yüksek sesli münakaşa başladı. Araların da duvar olduğu için birbirlerine ulaşamıyorlar ve kızağa bağlı öküzleri durmadığı için Muhittin amcamız evinin yanına kadar gitti öküzlerini kızaktan açıyor bir taraftan da birbirlerine bağırıyorlar.
Neler söylediler,hangi küfürleri sarfettiler hatırlamıyorum ama Muhittin amcamızın "sen karşıma bir daha çıkma çıkarsan pişman ederim çıktığına" dediğini çok iyi hatırlıyorum. Bir anda sanki yüreğim dondu. Afalladım. Korktum. Komşular geldi, sakinleştirdiler. Sözlü kavgayı bitirdiler. O gün ve diğer günler hiç aklımdan çıkmadı bu tehdit dolu sözler. Allahım diye dua ediyorum. Keşke hiç yalnız karşılaşmasalar,kavga etmeseler, bir daha kavga olayı olmasa diye dua ediyorum. Aradan kısa bir zaman geçti. 10-15 gün kadar. Bir akşam gece evden dışarı çıkıyorum. Bir de ne göreyim. Yusuf amcamın evinin bacası tutuşmuş alevler yükseliyor. Afalladım. Hemen eve girip Yusuf amcanın evi yanıyor diye bağırdım hemen kalkıp evin önünden bulduğumuz kapları alarak yol üzerinde bulunan çeşmenin kurunundan daldırıp suyla koştuk yangın yerine. Muhittin amcanın evinin önünden koşarak giderken kimseyi görmüyorum acaba onlar da yardıma gelecek mi diye aklımdan geçiriyorum. Küstüler ya. Koştuk eve yetiştik. Bir de ne göreyim. Yangın yerinde sadece ev halkı ve Muhittin amcamız,hanımı ve iki oğlu herkesten önce gelmişler yangını söndürmeye çalışıyorlar. Muhittin amcamızın oğlu Mustafa abimiz Yusuf amcamızın oğluyla beraber çatıda aşağıdan verilen kaplardaki suyu alıp bacaya döküyorlar. Şaşırdım ve sevindim. Bu arada Mustafa abi ev sahibinin boşalan su kabını aşağı atıyor. Muhittin amcamız kızıyor,azarlıyor. Atmadan düzgünce versene ezilecek,kırılacak diye. O esnada düşünülecek şey mi? Komşusunu dövmek isteyen onun su kabına zarar gelmesin diye oğlunu azarlıyor. Küs olan komşusunun erken müdahalesi ile kısa sürede çatı tutuşmadan yangın söndürüldü ev, ahir ve samanlık yanmadan kurtarıldı. Bu olay da takıldı kafama, aklımdan çıkmadı.
Hala da çıkmadığı gibi.
Aradan yıllar geçti.
Ziraat Meslek Lisesi’nden mezun olup genç yaşımda Kars-Susuz ilçesinde Ziraat Teknisyeni olarak çalışmaya başladım.
Sıcak bir yaz günü Küçük Çatak Köyü’nden bir şikayet dilekçesi, komşum ekili tarlamı hayvanlarına otlatarak bana zarar verdi yazılı. Kaymakam bey tarafından, jandarma ile tespite gidin diye bana havale edilmiş.
Jandarma ekibi kendi arabasıyla ben de dilekçe sahibinin kiraladığı taksiyle giderken konuşturdum bir anlık öfke ile birbirlerine bağırıp çağırıp münakaşa da yapmışlar.
Zarar gören tarlaya çıkıp tespitimi yaptım. Arpa ekili tarlaya komşusunun hayvanları habersiz girmiş,bir süre otlamışlar. Çok da büyük bir zararı yok.
Tarlan da zarar ziyan tespitimi yaptım,notlarımı aldım raporumu gidince yazar,imzalar veririm dedim. Ama fazla bir zararın da yok deyip yatıştırdım. Bu arada jandarmanın yanında bulunan hayvanları zarar veren komşusunu da komutandan izin alıp yanıma alarak tarlaya çıktık yeniden. İki yanıma oturtup şöyle dedim. Bakın bu tarla otlanmasaydı ziyana uğramasaydı 4-5 çuval daha fazla saman 1-2 teneke daha fazla arpa verecekti.
-Doğru mu?
--Doğru
-Sen ne diyorsun?
--Bence de o kadar.
Tamam.
-Komşu olarak küsmenize değer mi?
- - Değmez.
---Değmez miş.
O zaman şimdi beni dinleyin.
Şimdi siz ikiniz küssünüz. Sen gece uyandın komşunun evi yanıyor. Yardıma gitmeyecek misin?
-Nasıl dururum? Hemen koşarım.
Peki sen aynı durumda ne yaparsın?
+Ben de duramam tabi ki hemen koşar giderim.
Tamam.
Peki Allah gecinden versin de komşun ölse cenazesine gitmeyecek misin?
-Elbette giderim.
Peki sen?
+Ben de.
O zaman her şeyden önce komşu olduğunuzu hatırlayın ve barışın. Ve sen de komşuna 4 çuval saman ve 2 teneke arpa vereceksin. Bende rapor yazmıyorum bilirkişi ücreti de almayacağım. Kalkın sarılın bakalım. Kalktılar,sarıldılar ve barıştılar. Orada bulunan ekip ve köylüler bizi izlediler. El ele tutturup ekibin yanına geldik. Şikayetinden vazgeçtiğini, komşusu da zararını ödeyeceğini söyleyerek jandarmaya ifade verdiler.
Biz de mutlu şekilde geri döndük.
Her şerde bir hayır mı vardır desek?
Ben bu tespitimi çoğu yerde kullanarak epey arabuluculuk yaptım.
Size de anlatmış oldum. Komşularınızla küs kalmayın. Siz siz olun küslük yaşamayın. Zaman gelir hem külüne hem de suyuna muhtaç olursunuz. Benden söylemesi.
Kalın sağlıcakla.