- 296 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İcatlar
Eskiden, benim çocukluğumda cep telefonu falan yoktu; ev telefonu bile yoktu sonradan çıktı. Elimde telefon jetonları vardı, onları ne yapardım bilmiyorum.
Mektup işi vardı. Uzak yerlere mektup yazılırdı. Merhaba bilader nasılsın inşallah iyisindir burdaki herkesin sana selamı var... gibi gibi.
Ev telefonu ve cep telefonu çıktı. Nasıl çıktı bilmiyorum. Nasıl yıktı bilmiyorum. Bizi nasıl sıktı bilmiyorum. İmkanı olmayanlar sefadan nasıl bıktı bilmiyorum.
Cep telefonunda kablo yok bir şey yok. Tee uzaklardan uzak diyarlardan telefonun içine ses nasıl gelip giriyor hâlâ anlamış değilim. Bu nasıl bir icattır böyle? İcatlar bu kadar sınırlı değil. Birileri, bugün aklımda yazdığım şiir dörtlüğünü etrafımda söyledi; resmen zihnimi beynimi okuyorlar. Telefondan az dizi izleyeyim sonra bir kaç dörtlük daha uydurur yayınlarım dedim. Diziyi izledikten sonra da dörtlüğü unuttum iyi mi. Gitti benim kafiyeli dörtlük.
Neyse şuraya bir şeyler karalayayım da tesellim olsun.
Bilmiyorum
Arabayı nasıl sattı bilmiyorum
Kazığı nasıl attı bilmiyorum
İşin içine hileyi nasıl kattı bilmiyorum
Nasıl çattı bilmiyorum
Kâr edeyim derken nasıl battı bilmiyorum
Çıkmazın yolunu nasıl tuttu bilmiyorum
Hapı nasıl yuttu bilmiyorum
Aklını başına nasıl aldı bilmiyorum
Bu işin içine nasıl daldı bilmiyorum
Zararın ortasında nasıl kaldı bilmiyorum
Kimin kapısını nasıl çaldı bilmiyorum
Hayata nasıl baktı bilmiyorum
Mum gibi eriyip nasıl aktı bilmiyorum
İsyan kolyesini nasıl taktı bilmiyorum
Kendini nasıl yaktı bilmiyorum
Dibe nasıl vurdu bilmiyorum
Hayalleri nasıl kurdu bilmiyorum
Ayakta nasıl durdu bilmiyorum
Hayıra nasıl yordu bilmiyorum
Mecnun, Leyla’yı nasıl sevdi bilmiyorum
Ferhat, Şirin’i nasıl övdü bilmiyorum
Kim kime nasıl sövdü bilmiyorum
Kim kimi nasıl dövdü bilmiyorum
Kerem, Aslı’ya nasıl yandı bilmiyorum
Adını nasıl andı bilmiyorum
Onlar nasıl candı bilmiyorum
Dünya böyle nasıl döndü bilmiyorum
Yakuphan Kılınç