- 553 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SENİRKENT İLÇESİNDE BAĞCILIĞIN TARİHİ
Dr. İbrahim KARAER
Not: Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz.
Senirkent kültüründe bağcılığın ayrı bir yeri vardır. Bağ demek, üzüm demektir. Üzüm her derde devadır. Üzüm demek; pekmez, şarap, sirke demektir. Kuru üzüm, en güzel çerezdir, badem ve ceviz ile misafire ikram edilir. Pekmez demek; köfte, sucuk, çeşit çeşit helva ve tatlı demektir. Turşunun en güzeli keskin sirkeden yapılır. Asmanın omcası, çubuğu, tiyeği, yaprağı ayrı bir değerdir. Onun kıymetini, ancak dedelerimiz nenelerimiz bilir.
Senirkent ilçesinde bağcılığın tarihi resmi belgelere göre 1478 yılına kadar uzanmaktadır. 1478 tarihli tapu tahrir defterinde Uluborlu kazasında aşağıda adları yazılı köylerden:
Senirkent 1.400 akçe,
Karaarslan 720 akçe,
İsaklar 250 akçe,
Abdülcebbar 200 akçe,
Yörük Kabacalu (Büyükkabaca) 150 akçe,
Dere 65 akçe,
Boda 50 akçe,
Yassıviran 30 akçe olmak üzere toplam 2.865 akçe bağ öşrü alınmıştır. 1568 tarihinde ise, Uluborlu kazasında 2 köy hariç 22 köyde bağcılık yapıldığını ve bunlardan toplam 8.525 akçe bağ öşrü alındığını görmekteyiz (Karaca, 2012: 241).
Uluborlu kazası köylerinde üzüm üretimi ve bundan alınan bağ öşrü miktarı yıllara göre değişmektedir. Senirkent köyünden 1478 yılında 1.400, 1501 yılında 1.800, 1523 yılında 2.000, 1568 yılında 900 akçe bağ öşrü alınmıştır. Yassıviran köyü 1478’de 30, 1501’de 90, 1523’de 2.300, 1568 yılında ise 2.582 akçe bağ öşrü ödemiştir. Yassıviran’da XVI. yüzyılın ikinci yarısında bağcılığın çok geliştiği ve Uluborlu kazasında birinci sırada yer aldığı görülmektedir. XVI. yüzyılın ikinci yarısında bağcılığın geliştiği yerlerden birisi de Güreme köyüdür. 1568 yılında Güreme (Ortayazı) 672, Garip 300, Yörük Kabacalu (B.Kabaca) 300, Ayazmana 250, Bisse (Başköy) 200, Ulugüb (Uluğbey) 50 akçe bağ öşrü ödemiştir. 1478, 1501 ve 1523 tarihli defterlerde Uluğbey köyünden bağ öşrü alındığına dair kayıt yoktur (Karaca, 2012: 236-237,241).
1844-1845 tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterine göre Senirkent köyünde 1.538,5 dönüm bağlık alan mevcut olup, toplam arazi içindeki payı 21,9’dur. Uluğbey’de 312 dönüm bağlık alan mevcut olup, toplam arazi içindeki payı 19,1’dir. Bu tarihte Garip, Kabaca-i Kebir ve Yassıviran köylerinde de bağlar mevcuttur. Ancak bu köylerdeki bağların toplam arazi içindeki payı 0,5 ile 2,4 arasındadır (Karaer, 2013: 53-74). 1840’lı yıllarda Senirkent ve Uluğbey’de bağcılığın önemli olduğu anlaşılıyor.
Böcüzade Süleyman Sami 1910’lu yıllarda yazdığı “Isparta Tarihi” adlı kitabında, Senirkent ve çevresindeki bağcılık faaliyeti ile ilgili şu görüşlere yer vermiştir: Senirkent ovası bütün üzüm bağı ve badem ağaçları ile kaplı olup, Senirkent, İlegöp ve Kabacalar (Büyükkabaca) bağlarındaki üzümler kurutulur. Memaliki mütecavireye epeyce mühim ihracatı vuku bulur. Bu kuru üzümlerin çeşidi ve lezzeti Çal kazası derecesindedir (Böcüzade, 2012: 75). 1914 1914 yılına ait Konya vilayeti yıllığından Uluborlu kazasında 20 bin dönüm üzüm bağı, 15 bin dönümden fazla bahçenin mevcut olduğunu öğreniyoruz (Salname-i Vilayeti Konya, 1330: 473-474).
1920 yılında Isparta bağcılığından söz edilen eserde; “Senirkent nahiyesi ile Yalvaç ve Karaağaç kazalarındaki binlerce dönüm bağlardan halkın iyi gelir elde ettiği belirtilmektedir. (Besim Zühdü, 1922: 26,34) 1927 yılı Ağustos ayında basında çıkan “Senirkent’te İktisadi ve İçtimai Faaliyet” başlıklı yazıda Senirkent’te 20.000 dönüm bağda 1 milyon okka üzüm yetiştirildiği ve 200 bin kile badem ihraç edildiği belirtilmiştir. Gazete haberine göre; “bin beş yüz haneden ibaret olan kasabanın iktisadi vaziyeti şayan-ı şükran bir haldedir. Zümrüt gibi ovalara, münbit (verimli) tarlalara, bağ ve bahçelere malik olan Senirkent bu havalinin incisidir. (..) Kasabadaki 20.000 dönümden fazla bağlar bir hayli varidat temin etmekte ve senede bir milyon okka kadar üzüm yetişmektedir. Senirkent’te bir yılda üretilen badem iki yüz bin kileden fazladır.” (“Senirkent’te, 14.08.1927: 3).
1936-1940 yıllarında Senirkent bağlarında görülen “floksara” hastalığı sebebiyle Kırbağlar mevkii olarak isimlendirilen Akkız Çeşmesi Yassıören arası üzüm bağları, Uluğbey bağlarının tamamı, Karakaya mevkii denilen (Uluğbey Küçükkabaca arası bağlar) tamamen kuru¬muştur. Yalnızca ünlü Geribaşı mevkii bağları bu hastalıktan kurtulmuş¬tur. Floksara hastalığından sadece Senirkent bağları değil, Denizli Çal ilçesi, Ege Bölgesinin bazı yöreleri de zarar görmüştür. Kuruyan bağlar, Amerikan çubuğu denilen, halk arasında “deli çubuk” olarak adlandırılan cinsten aşılanarak yetiştirilmiştir. Bağlarda % 90 oranında Senirkent’in markalaşmış “dimnit” denilen siyah, ince kabuklu, çekirdekli, çok tatlı, kurutmaya, pekmez ve şarap yapmaya elverişli asmalar; % 10 oranında bandırmalığa uygun kurutmalık ve sofralık meyasıl, kadın parmağı, gemri, büzgülü, deve gözü, gelin üzümü, çavuş üzümü ve tilki kuyruğu gibi üzüm çeşitleri yetiştirilmiştir. 1945-1950 yılları arasında Senirkent merkez, Uluğbey, Küçükkabaca ve Yassıören bağları aşılanarak yenilenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası üzüm ve pekmez değerlenmiş, üzüm üreticisinin alın teri para etmiştir. Bunun sonucunda bağ alanları iki üç katına çıkmış, gençleşen bağlarda verim artmıştır. Marka haline gelen kuru üzüm dışında markalaşan “Senirkent şarabı” komşu illere Afyon, Burdur, Antalya pazarlanmıştır (Karaarslan, Ekim 2009). 1942 yılında yayınlanan “Isparta’da bağcılık” adlı makalede; Isparta ilinde bağcılığın çok eskiden beri mevcut olmasına rağmen, bazı bölgelerle sınırlı olduğu, il merkezi çevresi, il merkezine bağlı Atabey nahiyesinin İslamköy ve Uluborlu’nun Senirkent nahiyesinin bağcılıkta ileri olduğu vurgulanmıştır (Erten, Teşrin-i Evvel - Mart 1941-1942: 1270).
1950 yılında Senirkent Ovası, çok iyi bakılmış bağlarla kaplı¬dır. 30.000 dönüm bağdan yılda 7.000 ton kuru üzüm, 2.000 ton şaraplık elde edilmektedir (Belediyeler Yıllığı, 1950: 284-285). Üretilen üzümün bir kısmı kurutularak, bir kısmı pekmez ve çokça bir kısmı da şarap yapılmaktadır. Çevre il ve ilçelerin üzüm, şarap ve pekmez ihtiyacı Senirkent’ten karşılanmaktadır (Senirkent, 1950: 8,11). Geçmişten günümüze Senirkent ekonomisi için büyük önem arz eden bağcılığın geliştirilmesi amacıyla bazı girişimlerde bulunulmuş¬tur. 1950’li yıllarda “Bağcılar Kooperatifi” kurulması düşüncesi, maalesef gerçekleşmemiştir (Senirkent, 1950: 11). Zaman zaman bağcılığın teşviki için “üzüm yarışmaları” düzenlenmiş, en kaliteli üzümü yetiştiren üreticiler ödüllendirilmiştir (Hür Senirkent (3) 12 Eylül 1953, Senirkent Postası (4) 30 Eylül 1967)
1960’lı yılların sonlarında yetiştirilen üzümün pazarlanmasında sıkıntılar yaşanmış, üzüm üreticisini desteklemek amacıyla 1970 yılın¬dan itibaren her yıl TEKEL tarafından kuru üzüm alımı yapılmıştır. Tekel tarafından kuru üzüm ürün alımı 1994 yılında 619,5 ton iken, bu rakam 1995 yılında 815 tona ulaşmıştır (Senirkent Kaymakamlığı, 1996: 3). Ancak 2000’li yıllarda TEKEL’in özelleştirilmesinden sonra kuru üzüm alımları durmuştur. Emeğin karşılığını alamayan üzüm üreticisi velinimetine küsmüş; bağlara gereken bakım yapılmamış; bazı üreticiler bağları kiraz, vişne bahçesine dönüştürmüştür. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Senirkent ilçesinde bağcılık varlığını sürdürmüştür. 1981 yılında Senirkent’te 20.000 dekar olan bağlık alan, 2000 yılında 22.200 dekar, 2008 yılında 22.840 dekar iken; 2013 yılında 19.015 dekara gerilemiştir. Senirkent ve köylerinde sulu tarım ile birlikte bağ alanları daralırken, diğer taraftan modern yöntemlerle yeni bağlar oluşturulmaktadır.
Senirkent ilçesinde 1994 yılında 15 ton pekmez üretilmiş, üretilen bu pekmez Ankara, İzmir, Kütahya, Antalya, Afyon ve Burdur’da pazarlanmıştır (Çetin, 2002: 261). 2000 yılında 11.825 ton yaş, 2.752 ton kuru üzüm; 2005’de 15.510 ton yaş, 3.877 ton kuru üzüm; 2007’de 10.640 ton yaş, 2.842 ton kuru üzüm; 2008’de 16.687 ton yaş, 4.171 ton kuru üzüm (Karaer, 20011: 209); 2013 yılında 3.913 ton kuru üzüm yetiştirilmiştir (Senirkent Kaymakamlığı, 2009, 2013: 12). Yaş üzüm pekmez ve şarap yapımında kullanılmakta, sofralık cinsi piyasaya pazarlanmaktadır. Bu rakamlar, dün olduğu gibi günümüzde de bağcılığın Senirkent ekonomisindeki önemini göstermektedir. Bunun farkına varan Senirkent Belediyesi Senirkent’te yetiştirilen dimnit üzümünün tanıtımını yapa¬rak markalaştırmak amacıyla 31 Temmuz 2010 tarihinden itibaren her yıl “Senirkent Kül¬tür, Sanat ve Üzüm Festivali” düzenlemektedir. Ayrıca şehrin simgesi olarak Cumhuriyet Meydanına “üzüm Anıtı” yapılmıştır.
Dr. İbrahim KARAER
e-mail: [email protected]
KAYNAKLAR
-Belediyeler Yıllığı (1950), 3.c. Ankara: İller Bankası
- Besim Zühdü (1922), Türkiye’nin Sıhhi İçtimai Coğrafyası Hamidabad (Isparta) Sancağı, An-kara: TBMM
-Böcüzade Süleyman Sami (2012), Isparta Tarihi, Isparta: Isparta İli Kültür ve Turizm Müdürlüğü
-Çetin, Turhan (2002), Gençali Ovası ve Çevresindeki Doğal Ortam Şartları İle Beşeri ve Ekonomik Faaliyetler Arasındaki İlişkiler. Ankara: Gazi Üniv. Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2002. (Basılmamış Doktora Tezi)
-Erten, Talat (Teşrin-i Evvel - Mart 1941-1942), “Isparta’da Bağcılık”. Ün Isparta Halkevi Mecmuası, 8 (91-96)
-Karaarslan, Orhan M. (Ekim 2009), “Senirkent Bağları”, Senirkent Yükseliş, (125)
-Karaca, Behset (2012), XV. ve XVI. Yüzyıllarda Uluborlu Kazası, Isparta:
-Karaer, İbrahim (2011), Dünden Bugüne Senirkent (1182-2010), Ankara: Senirkent ve Kültür Yardımlaşma Derneği
-Karaer, İbrahim (2013), Senirkent’in Sosyal ve Ekonomik Tarihi: H.1260 (M.1844/1845) Tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterine Göre, Isparta: Senirkent Belediyesi
-Salname-i Vilayeti Konya (1330), İstanbul: Cihan Matbaası
-Senirkent (1950), İzmir: Senirkent Yükseliş Birliği
-Senirkent Kaymakamlığı (1996), Brifing Raporu
-Senirkent Kaymakamlığı (2009, 2013), Brifing Raporu
-“Senirkent’te İktisadi ve İdari Faaliyet” (14.08.1927), Cumhuriyet, sayı: 2067
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.