- 368 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Karşımda Olduğun Zamanlar
Yüreğimin en hassas olduğu anlardır, „karşımda olduğun zamanlar“. Ellerimi uzatınca dokunabildiğim zamanlardır, yüreğimdeki sevgiyi dolu dolu ve dolaysız olarak yaşamak. Bu yaşadığım ve gördüğüm mutlulukların en büyüğüdür temiz hava gibi içime çektiğim. Ninnilerinde uyuduğum zamanlar. İşte bu anlar, karşımda olduğun zamanlardır. İçimin içine sıgmadığı anlardır. Gourmet’de kızartılan et, balık, sebze ve diğer yiyeceklerin başbaşa yendiği anlardır. Yemeyip birbirimize yedirdiğimiz anlardır, sevgiyi yaşamak için derince, gözlerinin, o mahçup ve mahzun gözlerinin bebeklerinde dönen dünyamda…
Ne büyük bir mutluluktur bu. Bunu yaşamayanlar ve tatmayanlar anlamazlar. Sen eşsiz ülkemsin benim, sınırsız ovalarında güzelliklerin barındığı… Gördüğüm ve görebileceğim en güzel şeysin. Yetişebildiğim en doruk tepesin püfür püfür esen temiz rüzgarlarıyla yüreğime sevgiyi dolduran. Bir sanat abidesisin, bakmaya doyamadığım, narinsin, fragilsin, incesin, naziksin. Benim dünyamda ne varsa sensin, her şey senin adınla anılıyor benim dünyamda… Sende öte tanımladığım ve tanımlayabileceğim başka bir şey yok içimde. Bütün boşlukları doldurdun. Bütün gezegenlerimi zaptettin ve de ediyorsun. Açan bütün çiçeklerde sen kokuyorsun, güller bütün Latince isimlerini senleştirerek kokuyorlar, bütün yıldızların ışıklarını sen veriyorsun. Onlardaki parlaklık, o bazen nemli bakan pak gözlerinden aldıkları feyzle ışıklarını saçıyorlar karanlık gecelerime. Sen doğanın yaratmış olduğu ve bana sunduğu bir armağansın en büyüğünden, tanımlamada zorlandığım şeklinde. Yaratıcılığının perde perde gözlerine yansıttığı biçiminden olan. Her geçen gün hayranlığımı artıran. Yüzünde saflığın ve temizliğin berraklığını hanımca koruyabilen. Yüreğinde kelebekler, gelipde yüreğime konan kelebekler, gözlerinde ise akan sıcak bir hayat var. Her seferinde başka bir güzel renge bürünen. Helezonik genetik bir yapı gibi yüreğimi saran. Bu yüzden gerçeksin sen, bazen „böylesi hala varmı“ demekte zorlandığım. Gözümü açıyorum sen, kapıyorum sen. Bu hiç bitmeyen bir rüya gibi. En keyifli anlarım senli olanlar. Karşımda olduğun zamanlardır. Uykularımın en tatlı rüyaları, soluduğum nefessin havada. Seni kokluyorum, seni alıp veriyorum, seninle gençleşiyorum, seninle güncelleşiyorum. Seni soluyorum hep yeniden, çünkü sen her şeye hakim kuvvet olan doğasın, anasın en güzelinden. Her şey sende başlıyor nokta nokta. Sende oluyor, seninle tamamlanıyor. Damla damla… Hele şu anda baharsın, çok sonbahar yaşayanından. Güz gazellerini çoktan dökmüş. Fidan fidan toprağa dikilen, büyüyen ağaçsın yeşeren her mevsimde. Sen baharsın, baharımsın. Yaşadığım canımdasın. Gönlüme sultan olan. Sen canımsın, canımdan bir parçasın eksikliğimi, elli yıllık eksikliğimi gelip tamamlayan.
Her sardığında, ince beline her sarıldığımda, bin yıllık hasretliğe bir nokta koyan mest-i baharımsın benim. Ten tene, yürek yüreğe her tavrıyla beni nevşa eden. Dal dal yeşeren. Her dalında başka bir dil, her yaprağında başka bir yeşillik üreten. Her düşüp kalkışımda varlığını aradığım ve bulduğum, yorgnluğumu dizginlediğim, derviş turlarına, azizler yurduna kavuştuğum gönül evimsin sen benim. Seni biliyorum. Bir tek seni. Seni görüyorum her resimde. Bir tek seni. Sesinin o ince sesinin sarhoş ettiği sarışlarında, Kereme döndüğüm Aslımsın sen benim. İşte o benim. Öyle içimdesin ki, ölsem bile sökülmeyecek derecede kaynaşmışşız her sarıldığımızda. Özel perçinlerle perçinlenerek. Hiç bir depremin yıkamadığı sağlam tecrübelerin temellerine oturtulmuş bina gibi.
İşte bu yüzden, senden önce geçen zamanı, seni arayarak geçirdiğim zamana sayıyorum. Sen bir küçük köyde ve gurbet elde her sabah ,25 yıldır her sabah kalkıp işe giderek zamanı gecırmişsin. Ben de hem çalışarak hem de seni arayarak gelmişim sana adım adım. Ayaklarım kırıla kırıla. Kıvrımlı yamaçlardan, bayırlardan, rampalardan yuvarlana yuvarlana. Ne olduğumu kendimde bilmemişim aslında. Aramakla geçen bir ömür, üniversite banklarında, kampüslerde ders çalışa çalışa geldiğim bir yol var geride. Ağır depreşimlerle boğuşmuş ama yılmamış bir ruhla gelip kapına dayanan. Şimdi, maziyi düşünerek andığım zamanlar kaybettiğim hiç bir şeyin olmadığını biliyorum ve de görüyorum. O yolu yürüdüm ve bitirdim. O kilometreler eridi. Tükendiler, yok oldular kendiliğinden. Sildim yazdıklarımı senden önce. Yaktım kalan bir kaç gereksiz kırıntıyıda. Camlarıda erttim ikibin derece sıcaklıkta. Senin ruhunu tanıdıkça. „Düşmeyen kalkmayan bir allah“ derler müslümanlar. Ben de müslüman olmadığım için bu söze itibar etmiyorum. Düştüm ve kalktım diyorum. İyiki de düşmüşüm. Bu düşüşlerimden öyle çok şey öğrendim ki, okuduğum üç binden fazla kitap bile bana bu kadar tecrübe kazandıramazdı. Pislikleri, hayatın pisliklerini bu kadar öğrenemezdim o temiz ve güzel sayfalardan. Duygu sömürüsünün ne olduğunu bilmezdim. Eğer sömürülmeseydim. Sapasağlam bir iyimserlikle karşında durabiliyorsam, bunu ben kişisel tecrübelerime bağlıyorum. Ezilmişliğime bağlıyorum, başkasını bana acındırmadan. Dimdimdik ayaktaysam, bağırabiliyorsam, sana şiirler yazabiliyorsam, şad olan bir ruha sahipsem, mehtap gibiysem bu geçmişin yanılgılarından öğrenerek sıyrıldığım güzelliklerden dolayıdır. Aşk işte bu yüzden güzeldir. Sen işte bu yüzden güzelsin. Baktıkça güzelleştiğin gönlünle beni üzüntülerimden arındırdın. Sildin bir öğrencinin defterindeki yanlışları sildiği gibi. Öğretmen oldun bana. Bak bu gün bile iki saate yakın Hollandaca öğrendim. Yanlışlarımı kim düzeltti. Tabii ki sen. Kim uyandırdı beni. Tabii ki sen. Şimdi önümüzde başka bir yolumuz var Hollanda’nın engin ovalarında, güzel şehirlerinde alacağımız. Sen yanımda olduğunda yıkılmayacak kadar sağlam bir hisarım ben. Çökmeyecek kadar kuvvetli bir kaleyim surları hiç bir mermiyle ve topla delinmeyecek kadar sağlam olan. Senin yanımda olduğun anlar ya da seninle yürüdüğüm zamanlar, o güzelikkleri, sıcaklığını, gözlerinin sevincini yaşadığım için mutluyum. Hem de dünyanın en mutlu ferdiyim. Dertsizim, tassasızım, gamsızım, elemsizim, kedersizim. Solgunluklar yok nefesimde. Yüreğimin her atışı sana endeksli. Yorgunluk nedir bilmiyorum ve de bilmek istemiyorum. Hiç bir şikayetim yok. Tökezlemelerim yok. Bir tek yol var önümde. Önümüzde. Aşkla bezenmiş. Uzun aşk dolu bir yol. Mektupları elle yazdığım ve hala postayla gönderdiğim aşklı sevgili bir yol. Kalemlerim seni yazıyorlar, seni çiziyorlar usanmadan. Aklımın, ruhumun, canımın her köşesine sinmişsin. Her elbisemde, her gömleğimde, her mantomda sen kokmaktasın. Fulorlarım senleşmiş. Seni sarıyorum o yüzden her sabah evden çıkarken boynuma. Öyle yer etmişsin ki yüreğime … Bazen sensiz kaldığım anlar bir kaç saatliğine de olsa. Yanıyorum, kavruluyorum. Ruhumu saran ateşinin koruyla alev alev. İşte bu anlarda devleşiyorum ve bütün engelleri yıkıyorum yüreğimde. Örülen bütün duvarları, kurulan bütün baryerlerı sabotajlıyorum yüreğimde sana gelmek için. Ama ardından sen geliyorsun. Tam ben kan ter içinde sensizlikle ahlanırken. Bazen de bir çocuk gibi mızmızlanırken. Bu anlar yine ateşlendiğim anlar oluyor. Beynim düşünce yığınlarıyla yoğunlaşırken, bizi ayrı koyan yılları ve yolları, bütün engelleri bir kalemde siliyorum defterimden. Sana dokunamadığım her anı yere düşen bir porselen gibi parçalayarak tuz buz etmek istiyorum. İsyanım taşıyor bazen, sensiz geçen o acı yılları hesaplarken. Düşlrimde olduğunu biliyorum ve vardında. Ama sadece nerede olduğunu bulmak baya zaman aldı. Kavuşmanın nihayeti de, püf noktasıda burada olsa gerek diyerek teselli buluyorum gönlümün sultanını, seni bulduğum için sevinerek. Yine mavi gökyüzü sağnaklarını boşaltıyor bu anlarda mavisinden. Ve kavuşmak … Bunu düşünmek için kırılmış bütün aynaları tamir ediyorum. Su gibi gözümüzün yaşına bakmadan geçen yıllara meydan okumak için. Islanıyorum bu yağmurda, senin yağmurunda. Öyle özlüyorum ki… Seni.! Etrafımda sen ol! Benim ol! Ben de ol. Benimle ol! Diye nidalar çağırıyorum sana şarkılar eşliğinde, sevdiğimiz türküleri dinleyerek. Sendeyim ben her zaman söylediğim gibi. Yüreğimi yüreğinin üzerine koyarak. Bunun adı sevgidir, soyadıda aşk. Başka bir isim arama sen. Hem en koyusundan, en delisinden, en tutkulusundan olan… Öğrendiğim ve öğreneceğim çok şey var o gözlerinden.
Sevincim büyük, çıkıp geldiğin için, kaç yıl bekledim ben de bilmiyorum. Kaç gece yanlızlık sancılarını göğsümde taşıdım bunu da bilmiyorum. Öyle acımasızdıki o geceler, gökteki yıldızları seyrettiğimde taş olup yağarlardı senden önce Frankfurt‘da Adolf Miersch Caddesindeki küçük odamın minicik balkonundan seyrederken zamanı sessizce. Şimdi sevginin şaşkınlığını yaşarken sensiz bir hayat düşlemiyorum. Geride ne kalmışsa „mazileşmiş“ anlardır onlar. Düşlerimde ki gülüşlerinin gerçeğe dönüşmesi benim optimist ruhuma yansıttığın yansımalarındandır. Sen konuşuyorsun benimle… Sen beklenen ve özlenensin, sen sıcak bir yuvasın. Sen harfsin cümlelerimi tamamlayan. Sen sözcüksün dimağımdan gelen, bana güman veren, kuvvet veren. Sensin beni zangır zangır titreten sevginle… Sen aşksın terlediğim. Sen kara kaderleri yıkan talih kuşusun başıma konan, sen sadık turna kuşumsun. Göklerde değil yerde bulduğum. Kendime bile itiraf etmekte zorlandığım gerçek bir kızıl goncamsın dudaklarında güllerin açtığı ve açacağı. Sensin teslimatını koşlsuz verdiğim gönlümün sahibi. Sensin yürek sınırlarımdaki çizgileri kendi elleriyle birer birer kaldıran, gönlümdeki buzlanmış baharı yeşerten. Sensin beni aşkla özdeşleştirip sevgiyle bütünleştiren. Belliki sen her şeye kadir olan bir ilahesin kısacası mütevaziliğinden ve nazikliğinden hiç bir koşulda ödün vermeyen. Sensin, kriterleri, prensipleri, metodları, koşulları belirleyen. Sensin daralmış gönlümü genişleten. Sensin nazlı yarim olan. „Ya sen olmasaydın“ diye bir düşünceyi hayallerimde bile tutmuyorum. Çünkü sen varsın. Çünkü sen içimdesin. Çünkü sen benim yüreğimdesin. Çünkü sen yaşantıma yön veren hayat kaynağımsın. Saharada bulabildiğim bir tas susun sen. İçmeğe bile kıyamadığım. Bitmesin diye içmekten çekindiğim ve bu uğurda ölmenin bile senin için büyük bir değer olarak olduğunu bildiğim için. Sen nerde olursan ol ve yinede ben de kal. Seni yüreğime dağladım, tenime değil. Ruhuma dağladım kızgın demiriyle sevginin. Kaynağıyla aşkın. Ve bu yüreğim attığı sürecede sen de kalacağım. Garantisi yüreğimde yarattığın ruhunda gizdlidir. Bunu ise anlatacak bir cümleyi yine yazmayı başaramadığım için üzgünüm. Ama seni seviyorum.
H. Hüseyin van 11/12/01.2014, om 21:00 Uur. Thuis.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.