KORONA GÜNLERİNDE DOĞAL VE DİJİTAL YAŞAM 1 ÜZERİNE
MÜSLÜM KABADAYI’NIN YENİ YAPITI ÜZERİNE…
Sevgili kentteşim, araştırmacı yazar Müslüm Kabadayı, “KORONO GÜNLERİNDE DOĞAL VE DİJİTAL YAŞAM - 1” yapıtına, şiirle başlamış.
İşte böyle olur sanatçı. Bir yolunu bulur, acıları bal eyler. Çünkü acıları dindiren, çekilmez olan yaşamı, yaşanır kılan ulvi, büyülü bir duygunun dizelerle anlatımıdır şiir.
Bu yapıtta salgın hastalıkların da savaş gibi yaşlı–genç, kadın–erkek, suçlu–masum; ezen–ezilen diye sınıf ayrımı yapmayan Azrail gibi adil davranıp tüm insanlığı önüne katarak kırıp geçirdiğini anlatıyor yazar.
Koronavirüs salgınının insanlığı yalnız, çaresiz… Korku ve kaygı dolu bir duygunun egemen olduğu yaşam psikolojisine tutsak ettiğini… Her insanın sevdiklerini kaybetmek, yarınlarından endişe duymak gibi bir çöküşe sürüklendiğini…
Sayın Kabadayı, Vahşi Kapitalist Sistemin dayattığı yok oluşu; doğanın ve insanların taşıyamaz olduğunu…
Koronavirüs salgınının dayattığı var olmak mücadelesinin aynı zamanda bir sınıf savaşımını başarmak olarak görüyor yazar Kabadayı. Korona güncelerinde yazar, bu iki insanlık düşmanı Kapitalizm ve Pandemi illetiyle olan savaşın, “Pirus Zaferi”ne dönüşeceğine olan sarsılmaz inancını anlatıyor.
İnsanlığı, bütün bir toplumsal yaşamı kökünden sarsan korona günlerinde; insanların daha çok dostluk ve dayanışmaya gereksinim duyduklarına dikkat çekiyor.
İnsanlığın bu kara günlerin dayattığı salgın hastalık illetinden Bizim; emperyalist işgale karşı, dünya siyasi tarihinde bir ilk olan verdiğimiz örnek dayanışma–imece ile kazandığımız “Ulusal Kurtuluş Savaşı” ruhu içinde ancak kurtulacağımızın altını çizdiğini - önemsediğini görüyoruz.
Yazar Kabadayı; bu var–yok olmak cephesinde süren Koronavirüs ile savaşın, aynı zamanda doğayı yaşanmaz kılan Kapitalist–Emperyalist Sisteme karşı da verilen eşit-özgür bir dünya düzenini kurma savaşı olduğunu anlatıyor.
“KORONA GÜNLERİNDE DOĞAL VE DİJİTAL YAŞAM– 1” yapıtındaki güncelerinde yazar Kabadayı; insanlığın dijital yaşam-WhatsApp üzerinden, dört duvar arası evinden yaşama tutunduğunu… dost ve sevdikleriyle acı ve sevgi gibi insana özgü üstün sosyal niteliklerin nasıl paylaşıldığını… hiçbir insani değeri olmayan Kapitalist–Emperyalist sistemin, ileri yaşlara ulaşmış ve en az bir kronik hastalığa yakalanmış yaşlı kuşağı, kendine “yük” saydığını… gençliğinde hep artı değer üretmiş–yaratmış fakat yaşam ve uygarlık savaşında yorgun, takatsiz ve bakıma tutsak düşmüş kitleyi, eylemsel soykırım yerine, salgın hastalık yoluyla o insanlardan kurtulmak isteyecek kadar vahşi bir sistem olduğunun altını çiziyor.
Yazar Kabadayı; Büyük Şair Nâzım’ın, “Düşmana inat / Bir gün daha fazla yaşamak…” dizelerindeki gibi; dijital yaşamın temel unsuru WhatsApp üzerinden dostlarıyla her sabah yaşama sevincini, umudunu paylaşarak, yeni doğan güne “merhaba” diyerek başladığına tanık oluyoruz.
İnsanlığı sarsan bu Pandemi salgınının nasıl da gelenek, görenek, yaşam ve ölüm biçimlerini değiştirdiğini - yeniden biçimlendirdiğini… en insani davranış olan hasta ziyaretlerini… ve hatta “ölüm” gibi korkunç ve karanlık sonun geleneksel ritüellerin gereği yarattığı acıları göz göze, candan, içten duygular sağanağında paylaşmak yerine, tüm bu insani ve toplumsal kültürel değerleri telefonlaştırdığını, WhatsApp üzerinden dijital yaşama tutsak ettiğini…
İnsanların, her gün biraz daha kapitalist sistemin istediği birbirlerinden uzak, kopuk her türlü örgütlenme, dayanışma, sınıf mücadelesi bilincinden yoksun, tek kişilik insan tiplerine dönüştüğünü…
Yazar yapıtında, doğasal ve sosyolojik zıtlıklar üzerinden yaşamın; doğal ve diyalektiksel akış ve aykırılıklarıyla nasıl bir bütün olup biçimlendiği ayrımını vermiş.
Zaman, insan ve yaşam üçlemesini; milyonlarca yıldır birbiriyle tüm uzlaşmaz çelişkilerinin sosyolojik devinimi ve doğasal savaşı içinde, günümüze değin nasıl akıp geldiğini toplumcu bir yazar gözlem ve duyarlılığıyla anlatıyor.
Yazarın bu yapıtında, insan ve tüm canlıların kaçınılmaz son; korkunç ölüm–yok oluşun, insan ve toplum yaşamında yarattığı kaygıyı, tüm derinlikleriyle duyumsatarak anlattığını görüyoruz.
Dünyayı döndüren-her sabah yeniden kuran ve yaşanır kılan beden ve beyin gücü emeğe olan saygının, tüm varsıllığıyla bu yapıtta, sözcük ve tümce olup ete ve kemiğe büründüğüne, dile geldiğine tanık olacaksınız.
Kentteşim, dostum, araştırmacı ve yazar Müslüm Kabadayı’nın, kaygı dolu Korona günlerde bile yaşama tutunmanın zorunluluğuna örnek olduğunu görüyorum; yetiştiği toprakların kadim, zengin kültürünün mayasıyla daha başarılı yapıtlar vereceği inancıyla kendisini kutluyorum.
Toplumcu, üretken bir yazarın toplumuna ve tüm insanlığa duyduğu sorumluluğu, bütün boyutlarıyla bu yapıtta bulacaksınız. Okunacak bir yapıt olmuş…
Kendisine, ailesine, tüm sevenlerine ve sevdiklerine; şiir tadında, öykü sıcaklığında, sağlıklı yarınlar diliyorum.
Antakya, 31 Ocak 2021
Halil Yılmaz Hıtmiye
Eğitimci – Şair – Yazar
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.