- 318 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Eskimeyen ile Muhabbet
Mahallenin gençleri bir gün bir öğle vaktinde park da toplaşır ve havadan,sudan konuşurlarken bir den bir adam çıkagelir ve parkta oturan mahallenin gençlerini görür, yanlarına gider ve adam;
-Merhaba gençler der, burada ne yapıyorsunuz böyle ayak üstü diye gençlere sual eder.
-Gençler adama merhaba der, daha sonra gençlerden biri adama şöyle der;
-Ayak üstü kendi aramızda öyle havadan, sudan konuşuyorduk.
Adam da şöyle der;
-Ayak üstü havadan, sudan konuşuyordunuz demek.
Adam ayak üstü konuşulur mu hiç gelin oturalım şu çimenlere de öyle konuşalım der. Adamın söylemesi üzerine hepsi bir yuvarlak olacak şekilde adamın yanına geçer ve çimenlere otururlar bunun üzerine adam;
-Size bir sualim olucak der ve gençlere sualini şöyle der siz gençler "Vuslat nedir bilir misiniz der," gençlerden hiç ses çıkmaz, gençlerden biri merak eder ve adama nedir diye sorar adam başlar anlatmaya; "Vuslat’ı, duydunuz belki ama kulak asmadınız ama çok kez gördünüz ve çok kez vuslatı yaşadınız, belki de şu hayat da en çok vuslat için yaşadınız,
Vuslat; Kavuşmak demek, bildiniz mi şimdi kavuşmayı, hatırladınız mı beklediğiniz o her anı,
Meftun olduğunuz o her anı hatırladınız mı şimdi, evet hatırladınız belki de vuslatın kavuşmak olduğunu, ama belki şimdi de içinizden meftun nedir dersiniz değil mi?
Az önceki genç meraklı olan tekrar sorar
Genç;
-Peki meftun ne demek der.
Adam gülerek gençlere bakar ve en kıymetlisi der, sizinle yaşar der sizinle mutlu olur, mutsuz olur, acı çeker der.
Gençlerden biri;
-O zaman meftun olsa olsa kalp olur der,
Adam gence uzun uzun bakar ve gencin yüzünde ki tebessümü görünce
Adam:
-Evet haklısın evlat
Meftun; Gönülden gelen demek der ve adamın cevabı üzerine bütün gençler o gence bakarak tebessüm eder ve o genç adama şöyle der:
-"Ah şu enderinliklerde ki meftun sözcüklerin dansını bir tek o görmez o görse de biran önce vuslatım sona erse der."
Bu cümleyi duyan adam tebessüm eder ve şöyle der; "Elbet bir gün genç der elbet bir gün o vuslat da sona erer ne geçmedi ki her şey bir gün elbet geçer der."
Ve çimenlerden kalkmaya hazırlanan adam gençlere sağlıcakla kalın der. O sırada bunu gören gençlerden biri adam gitmesin diye onunla halleşmek isteyen genç adama;
- Bilmukabele der, çimenlerden kalkmak üzere olan adam birden duraksar, kalkmaktan vazgeçer oturur ve adam gence şu suali sorar;
-Sen az önce bilmukabele mi dedin der gence
Genç; adama bakarak evet bilmukabele dedim der.
Adam şaşırmış bir vaziyette sorar gençlere bilmukabeleyi bilirsiniz ama vuslat ve meftunu bilmezmidiz öyle mi der.
Adamın sözleri üzerine gençlerden biri şöyle der;
Bilmez olur muyuz, elbette biliyorduk lakin birde sizden duymak istedik ben bu grubun en küçüğüm ben dahi bilirim sadece günümüz de pek kullanmadığımız eskimeyen bir lisan ile konuşacağınızı düşündük ve öyle de oldu yoksa soru demek yerine ne diye sual dersiniz ki eskimeyen bir lisanımızın olduğunu biz de farkındayız ve günümüz de pek rastlamadığımız için tekrardan duymak ve sizinle halleşmek istedik vaktinizi aldık kusura bakmayın der. Bunun üzerine adam şöyle der;
-halleşmek istediniz demek ve ne çok eskimeyen lisan bilirsiniz siz böyle bu güzel bir tevafuk oldu böyle der adam, adamın sözü ve bakışı üzerine gençlerden biri hemen cevaplar;
Siz sual etmeden ben söylemek isterim Tevafuk; denk gelmektir der.
Adam bakar gençlere ve şöyle der:
-Halleşmek nedir diye sual etmicem anlaşılan onu da biliyorsunuz siz der.
Genç hemen atlar adamın sözü üzerine şöyle der;
-Halleşmek; dertleşmek der.
Adam daha sonra bu cevabı duyunca biran eskimeyen dilin tekrardan günümüz de hâlâ yaşadığını duyunca çok sevinir ve gençlere şöyle der;
-Siz benim vaktimi almadınız ki ne kusuru evlat, vakti güzelleştiren vakitleri değerli kılan ona ayrılan zamandan çok kıymet bilenle zaman geçirmek işte o zaman vakitler değerlenir hiç bu denli kıymetli geçmemişti vaktim sağ olun gençler gitmem gerek sağlıcakla kalın ve eskimeyen lisanınızı bu denli korumaya devam edin sizinle halleşmek bana da iyi geldi der ve çimenlerden kalkıp gider oradan uzaklaşır.
Adamın uzaklaşması üzerine gençler de saatin epey geç olduğunu fark eder zamanın nasıl akıp geçtiğini anlamayan gençler de çimenlerden kalkar ve eve gitmek üzere orada vedalaşarak ayrılırlar...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.