- 671 Okunma
- 8 Yorum
- 7 Beğeni
Yorgunluğun Sonsuz Günü
Çok ama çok yorgunum bugün.
Hani nefes almak zorunda olmasam ciğerlerimi bir aşağı bir yukarı yormazdım bile.
Aslında güzel bir kahve beni kendime getirir ama ayağa kalkıp, mutfağa yürümek sonra musluğu açıp çaydanlığa su doldurmak -ki-dolarken ayakta beklemek...sonra o çaydanlığı ocağa koyup altını yakmak mı...
Aman Allah’ım!!! düşüncesi bile beni yormuşken nasıl yaparım tüm bunları.
Üzgünüm, ama ciğerlerimi boşuna çimdikleme kahvenin davetkar kokusu. Dedim ya sana çok ama çok yorgunum bugün, seni yapmak için hiçbir enerji yok inan içimde. Düşün ki hayalin bile beni ne kadar çok yordu.
Kim bilir yeteri kadar beklersem, kendi kendine hazırlanıp yanıma kadar gelen kahve icat ederler...
Neden olmasın.
Olmaz mı ki..
Aman neyse boşver.
Çok ama çok yorgunum bugün. Beni kendime getirecek bir şeyler bulmam gerek acilen.Tabii ki kahve yapmak dışında.
Bir dürtü, bir kıvılcım...bir şey işte ama ne..
Nefret evet nefret en kuvvetli duygulardan biri. Eğer nefret edersem hem de çokça edersem, kaldırabilirim belki de popomu bu yataktan. Ama nefret etmek için de enerji lazım insana. Birini bulacaksın, ona gıcık olacaksın,o gıcıklığı en üst düzeye getireceksin...
Ooooo çok uzun iş, düşündüm de hiç uğraşamam. En iyisi biri beni dürtsün.
Heyyy kimse yok mu...
Zaten yorgunum uğraştırmayın beni lütfen!
Neyse ne be...
Zaten lazım olunca bulunmaz o Allah’ın cezaları.
Yorgunum bugün hem de çok. Öyle uzanmış çarşaf gibi yatıp dururken gözüme ilişti simsiyah perdeler.
Düşündüm de odamdaki siyah perdeleri neden bu kadar çok sevdiğimi. Kesin o lânet olası güneşi geçirmiyor içeri diye. Batıyor o lanet ışık sanki gözlerime, yakıyor deli gibi canımı.
Hayır içimde bir duygu kalsaydı ya da böyle yorgun olmasaydım ağlardım hatta inan ki...ama bomboş işte içim...boş bir teneke kutusu...
Offf çok yorgunum ama inadına çok gürültülü içim dışım...
Bazen -o bazen şimdiki bazen gibi- içimde koşuşturan ayak seslerini duyuyorum. Tekme tokat dalıp ruhuma, dağıtıyorlar sanki ruhumun ağzımı burnumu. Belki de bu yorgunluğumun sebebi de onlardır. Yediğim dayakların çıkıyordur acısı.
Ah diyorum ah sizi bir elime geçirirsem...
Sonra vazgeçiyorum, sayıca çok kalabalıklar -ki- görünen matematik tartışılmaz...yani, kesin sonum olur bu çoka karşı bir ben durumu.
Ama belki de iyi olurdu. Hani şöyle şuurumu kaybedecek kadar dayak yesem, böyle yorgun hissetmezdim en azından kendimi. Gerçi hiçbir şey hissetmezdim daha doğrusu.
Yüzyıllık bir uykuya dalmış gibi kımıltısız yatardım. Hem güzellik uykusu olmasa da olur. Tipim kaymış olarak da uyansam kabulüm inan.
Kim bilir yüz yıl sonra belki daha değerli olur böyle kaykılmış tipler...
Olmaz mı...neden olmasın yahu.
Aman neyse boşver...
Offf geçmedi halen yorgunluğum. Saatlerdir kımıltısız yatıyorum ama giderek daha da ağırlaşıyor sanki bedenim. Sanki kimliği belirsiz bir el, tutmuş ciğerimden çekiştirip duruyor beni.
Ne o, sorgu vakti falan geldi de, benim mi haberim olmadı. Aman be yaşarken ne sorgusudur ki bu, yoksa yukarıda da mı işler rayından çıktı.
Bakın, eğer sorgu vaktim geldiyse hiç beni daha fazla yormayın, neyse cezam yazın iki katını, bırakın beni biraz daha yatayım.
Dedim ya çok ama çok yorgunum bugün. Olsaydı birazcık halim zaten canımı kendim alır size gönderici ödemeli kargolardım.
Şimdi müsadenizle ben biraz daha yatacağım.
Ateş iyice harlanınca söyleyin o zaman kalkarım.
Çok ama çok yorgunum...bu düşünmek işi en yorucu iş belli ki. Düşünmeden yaşamak nasıl olur onun hakkında biraz daha düşüneyim.
y...
YORUMLAR
Black sky...
Bu durum bende de oluyor aslında, şöyle yani ;
Fiziksel yorgunluğun ağrılarına katlanabilir insan, olmadı bir serumla, iğneyle yırtar aşırıysa ağrı eğer. Ama yorgunluk zihinden kaynaklanıyorsa ve bu aşırılaşmışsa, gözünün gördüğü herşeyden bir tiksinti duyar insan, kahve. yapacak gücü vardır oysa ama işte sky, istek istek yoktur hatta tiksinti duyarsın kalkıp kahve yapma fikrinden. Eklemlerin deliye döner çıldırır adeta, yırtmak, kırmak, parçalamak istersin eline geçeni, sırf o kafandaki ağrının acısını biraz olsun duymamak için. Bu kadarı fazla, fazla! Diye bir çığlık türküsü yankılanır içinde , zihnin seni delirtmek istiyor gibi adeta.. Evet, fazla, fazla, bu kadarı çok fazla! (Başka gün , aynı *ok, aynı ruh hâli.) Böyle durumlarda, artık insanın kendine tahammüllü kalmadığı zamanlarda, kendini afyona, uyuşturucuya verenler gibi, bir an olsun hiçbir şey hissetmemek, duymamak, görmemek anlamamak ister insan, saçmalamak ister hatta. Hani şu üzerine giydiği medeni, bilinçli ve duyarlı tavrı soyunup çırılçıplak bir deli, sonsuz saçmalıkların evi olmak ister insan! Çünkü biliyor ki , uyusada geçmeyecek hiçbir şey, ne yorgunluğu, ne monoton hayatı, ne de acısı. İşte bu yoruyor, bu delirtiyor zaten insanı! Black sky...
Etrafımızdaki havayı hâlâ kafes gibi hissediyoruz, çünkü sky. Aklımızla alay edemeyecekleri kadar bir bilince sahibiz ama gelde işe bak, aklımız bu işi kimseye bırakmıyor, bizzat kendisi kendisiyle alay ediyor. Senin yorgunluğunu içimde hissettim, senin yorgunluğun tükenmiişliğin yankısından doğma. Yitikliğin yorgunluğu, acının ve aklın yorgunluğu bu. Seni o kadar iyi anlıyorum ki...
Yeşil yol filmindeki bir sahne sanırım hissettiklerimize bir tercüman olma niteliğinde;
"Yoruldum , patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum. İnsanların birbirlerine kötü davranmasından bıktım . Her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var, sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun patron ? "
Yorulduk black sky, yorulduk patron.
Ne yapsak?
black_sky
Zihninde deliren düşünceleri görüp bunları algılayacak kadar kendinde olmak. Lanet gibi bir şey sanki.
Yorgunum hem de çok. Yorulduk tarifsiz...her defasında ertemekten de yorulduk.
Ne yapsak...
Biri bize söylese keşke.
Eksik olma dilerim.
Sevgi ve selamlarimla her daim.
Neden bu kadar karanlık bastı birden...çığlık çığlığa bir siren sesiyle telaşlı bir cankurtaran.
Emmi, dedi beyaz önlükle saf ve temiz kalmış bir ruh. Huzur sokağı burası mı?
Yanlış adres buradaki tüm sokaklar huzurlu...demez olaydım. Bir kara sacın başında islimleşmiş ruhlar gördüm. Kapkara... Beni eviriyorlardı ucu yanık evirgeçle. Hadi pişirelim şunu diye söylenirken Yunuscasına seslendim.
Bir kütük ve bir yığın çalı çırpı kırptıkça kırpıyorum günahlarım acıyor. Başımı yukarı kaldırıyorum, iman tahtasından vurulmuş kirli ve huzursuz ruhu beyaz önlüklüler götürüyordu. Şalvarlı aceleci adımlarla ellerinde tespih bir yığın kadın bana geliyorlardı. Falcı bunlar falcı...
Devamı var ama çok uzun oluyor diye kestim affola.
Erlik Aldacı
Güldüler, acınaklı gözlerle bana bakıştılar, aralarında fısıldaştıklarını duymamak için sacın başında ruhlara seslendim.
Piştim elhamdülillah...
Merdivenler yukarı tımanmıştı şalvarlı kadınlar...bir müzik, bir çengi, bir def sesi ortalığı sardı sarmaladı sağır edercesine.
Ölü beden her tarafından yırtılmış kefeniyle ayak sürürcesine yalvarıyordu zombi gibi. Kurtar beni bu çığlıklardan, dedi yığıldı kaldı tam yol ortasına.
Çok yorgundu....
black_sky
Kalemin her daim büyüleyici.
Çokça teşekkürler ve çokça hürmetler her daim
Okurken yoruluyor insan. Esasında yorgunluğun ötesinde kaynamakta olan kazanda insanlığın sorgulanması ve o sorgu sırasında görünen çirkinliklere gözleri yumma isteği. Ki nesildaşlığımı Red eden nesildaşım ve aynı zamanda ustalığını Red etmeyen ustam çok güzel açıklamış mizansrl baloncukların arasından.
İç dökmeler ve siyah perde. Keşke kötülüklere de o kadar kolay perde çekebilsek. Belki de Tanrı biz yazar/şairlere yazma yetisini verirken ceza olarak da olanın görünmeyen yanını da görme cezası vermiş. İstesek de istemesek de kalem önde duygu ardında karanfilin toprak altında kalan kısmını da anlatırız, hissederiz tıpkı insan denilen varlığın içine yolculuk yaptığımız gibi.
Yorum, yazıdan uzun olmamalı derler. O nedenle dursam iyi olacak.
Tebrikler nesildaşım
black_sky
Siyah perdeler...aynen öyle.
Düşünmek yoruyor her an her dakika...izlemek düşünmeyi tetikliyor ve durmuyor kafanın içindeki sesler...sessizligi özledi kulaklarım. Şimdi bir de üzerine fena kulak çinlaması...bela oldu.
Bizim nesildaş red işlemini yapmazdı lakin saygıdan olsa gerektir bence öyle yaptı herhal....ugrarsa söyler yine nedenleri;))
Her daim yorumlar yazıdan veya şiirden uzun olabilir çünkü okumak çok ama çok keyifli benim için.
Eksik olma dilerim.
Saygı ve selamlarimla her daim.
Yinsani
iyi akşamlar..
black_sky
Aslında bize biraz huzur lazımdı ama unuttum dünyanın en zor bulunan şeyi olduğunu.
Eksik olmayın dilerim.
Saygı ve selamlarimla her daim.
Ülke bunaklardan kurtuluncaya kadar yat aşağı zıbar:)) onlar ölene kadar ben de bunaklaşırım ihtimal, boş ver, yat aşağı zıbar...
n'oluyo kurban hayırdır, dur hele sen tüp kuyruğu gördün mü, sen ne bilirsin ki, at eşek mi taşıdın sırtında, kalk yataktan eşşoğlusu, defol git başımdan ...defol....
eski kuşak çifteyi alır ve dalar odaya; kalkmazsam vurrum allam gitabıma.. vur be sen de vur, vuramaz ki vuramaz ki...
ne oluyor bey, eşek zıpası kalkmıyor... rahat bırak çocuğu... dana gibi oldu yata yata, kurban da satsak 3 yıllık fatura parasını öder öküz herif...
sen öküzlük yapmasaydın ben de olmazdım kart horoz... defol git başımdan...
oğlum öyle deme, o senin baban...
anne lütfen, üzerime gelme... bak senin yerin ayrı.. lütfen diyorum anla...
defol git evden,
senin evine mi kaldım huysuzkuşak..bunakherif..
la havle velakuvvete... katil edecek beni katil..
çat..kapı çarpılır ve....
artık film bitmiştir...
"Ya çıkar, ya çıkmaz o kurt yârına,"
yukarıda geçen ata evlat konuşmaları hangi kuşaklara aiittir?
a- sessiz kuşak-x kuşağı
b- patlama kuşağı- y kuşağı
c- x kuşağı -z kuşağı
d-y kuşağı- z kuşağı
e- patlama kuşağı- z kuşağı
ihitmal iki şık arasında kalacaksınız:)) şans % 50... ben de bilmiyorum cevabı... sal'lagitsin kuşağından y...:))
black_sky
Artık herkes bu hale geldi sanırım.
Lâkin yorum süper yahu gülmekten karnım ağrıdı. Ben eğlence olsun diye yazmıştım yazıyı desene nesildaşım görev tamamdır...
Eksik olmayasın hiç....
Her daim sevgi ve muhabbetle
Hımm bu kadar yaygarayı yazarken yorulmamışsın belli ki :)))) ben okurken yoruldum,
Offff içimi daralttın akşamakşam zaten depresyona yalınnayak dalanlardanım..
Bana bunu yapmaaa
Döverim bak ;)
black_sky
O zaman biri bize kahve yapsın ya da dürtsün...
Hey dürtün lütfen bizi:))
Katkı için teşekkürler diyeceğim de çok yorgunum bugün de;))
Saygılar ve selamlar olsun.
öncelikle yorumu bilgisayarda yazıyorum ve bir çok yere gülen yüz koymak istiyorum ama klavyede ona zaman ayıramadım. siz yorumun arzu ettiğiniz her yerinde gülen yüz düşünebilirsiniz.
sizi kendinize getirecek, tembelliğinize son verecek tılsım elimde, bir insan olduğum halde uçuyorum onunla bu aralar. neye ol dersem oluyor sayesinde. gece kar yağsın diyorum, sabah henüz googleye bile düşmemiş en güzel kar manzarası manzaram olmuş. sünger bobun kağıt parçası çizgi filmi var, çocukların her biri bir sünger bob zaten, bu çizgi film aslında biz yetişkinlere uygun, kendini üzen bizlere uygun, yüzüne gülümseme koyamayan ama karadenizin tabanına boru döşeyen ve bununla övünen zavallı insana uygun, neymiş doğalgaz taşıyacakmış insan, çok gerekli sanki, önce yüzüne gülümseme döşe en güzel en sağlam en parlak olanından. işte bu çizgi filmde sünger bob, her daim somurtkan sinirli karakter siqutbördün yere attığı sakızın kağıdı ile harika oyunlar oynuyor, müzik çalıyor onunla, helikopter yapıp havada uçuyor, vs vs. sanırım bendeki tılsımı sünger bob'da biliyor. tılsım ne mi, evrendeki özen. ayrıntıları son yazımda bulabilirsiniz.
yazınız harikaydı, çok teşekkürler
kader hamağı tarafından 28.1.2021 15:47:27 zamanında düzenlenmiştir.
kader hamağı tarafından 28.1.2021 16:43:52 zamanında düzenlenmiştir.
black_sky
Bu arada o çizgi filmi ben de çok severim.
Bu durum aslında genele yayılmış bir ruh hali değil. Hani dedim bazen böyle oluruz ya...
Çalışma durumunda olunca insan belkide o anlatılan tembelliği özlüyor belki de bu sebeple yazdim...hani öyle yarıp dinlenmek...
Çokça teşekkürler ederim tekrar. Yazınızı okuyacağım daha fazla detay için.
Saygılarımla