Düz Duvar 4
Umuda dair midir zamanın göz açıp kapayıncaya kadar hızlı geçmesi, yoksa Tanrıya dair mi... Mevsimler değişir, rüzgarlar değişir, karlar yağar, karlar erir, lakin okudukça, inceledikçe sanki ülkemin kaderini hiç değişmemiş görüyorum.
Birilerini görüyorum; haberlerde çöplük karıştırıyorlar, çöp olasım geliyor, birilerini görüyorum; hiç tanımadığım aile içi şiddet, lime lime oluyorum, birilerini görüyorum; isyan ediyor bir genç, hakkımı yediler diye, hakkım yenilmiş gibi üzülüyor, eziliyorum, birilerini görüyorum; trafik kazasında kaybetmiş en yakınlarını, en yakınlarım gözümün önüne geliyor, 50 yaşında bir adam bağırıyor; açım aç, boğazımda diziliyor lokmalar, bir kadın haykırıyor; bu gidişe kocamla ben geçim sıkıntısına hapse düşeceğiz, zindanlara girip çıkmayasım geliyor..
Hep birilerini görüyorum ve hep olumsuz, kötü olaylar.. Uykularım zehir oluyor, gündüzler acı, geceler daha da karanlık..
Haberleri okuyorum her gün; sanki el elin eşeğini türkü çağırarak arar gibi, herkes kendi derdinde, kendi acısında, siyasetçilerin konuşmalarını, demeçlerine denk geliyorum, utancımdan yerin dibine giriyorum..
Camide mi yetiştirdik siyasetçileri, ocaklarda, halkevlerinde mi, tarikat cemaat şeyhleri mi yetiştirdi bizi yetiştirenleri.. Üniversitelerin ne farkı var saydığım yerlerden, utanıyorum...İnternettin yetiştirdiği siyasetçileri 15 seneye kalmaz ülke gündeminde göreceğiz, ülkemize çıta atattırabilecekler mi, yarına çıkabilecek misin bilmiyorsun ki diyorum..
Haberlerde en bariz başlıklar; birbirlerine hakaret, ekonomik olarak devamlı gelen zamlar, durmadan edilen tehditler, kabadayılar, mafyalar, uyuşturucu kaçakçıları hep aynı insanlar manşetlerde, başlarında kavak yelleri sanki… Manşetler sanki başka dünyadan, sanki aynı ülkenin insanı değil gibi kimse, kimsenin kaderi ortak değil gibi…
Düşünebilen, yorumlayabilen her zihinle dalga geçer gibiler…
Sonra ister istemez 68-78 kuşaklarına sarıyorum, suçlu arıyorum, onları görüyorum, belki de işin, çözümün en kolayına kaçıyorum.. Ağzımı açıp, gözümü yumasım geliyor, dişimi sıkıyorum, sinirimi tebessümlerden çıkarıyorum, kültürel algılardan, bu çağda gereksiz gördüğüm ruhbanlara sarıyorum… Dinlere sarıyorum, Tanrıya sarıyorum, zihnim en kötünün en vahşetini çağırıyor durmadan, yıkılsın diyorum toptan, bitsin bu çileler.. Artık olmasın, yanardağlar patlasın diyorum, depremler mega depremlere dönüşsün, iklim sıcaklıkları artsın, çekirge istilaları başlasın, - 40 dereceler hep dursun başımızda, donalım, donarak ölelim toptan diyorum, bitsin komple ülkemin de, milletimin de çilesi, feveranı, isyanı…Millet ölsün sersefil perperişan, devlet yıkılsın diyorum…Zaten ölmüş, zaten yıkılmış diyorum. Kral çıplak diyorum, aynalardan utanıyorum. Kendimin bir şeyi düzeltmeye gücünün yetmediğine üzülüyorum..
Sonra; bu da geçer ya hu diyorum, neler geçmemiş ki tarihte, sükut diyorum, sabır diyorum, şişiyorum, şiştikçe küfürler dolduruyor her hücremi, ben sustukça sanki yüreğimi deşiyor aldığım her nefes, elimden bir şey gelmiyor, düzeltemiyorum, düzeltemiyorum, cenneti indiremiyorum ülkeme…Her gün cehennemlerde yanıyorum..
Sonra bakıyorum türlü sitelere, sanalgerçek basınlara, türlü türlü forumlardaki türlü türlü yorumlara… Sanki diyorum; ben başka alemdeyim, insanlar başka alemde.. Galiba diyorum; benim gördüklerim sadece zihnimin bana bir oyunu.. Her şey tozpembe, herkes mutlu, herkesin keyfi yerinde… Galiba diyorum sorun bende… Hadi kar yağmış, iki kartopu oynayalım, kardan adam yapalım burnuna havuç, gözlerine kömür diyorum..
Aynaya bakıyorum sorun arıyorum kendimde.. Vidalarımı söküyorum, kapaklarımı açıyorum, yağıma, suyuma bakıyorum bir şey yok…Ruhumu yatırıyorum ameliyat masasına, sorun yok, zihnimi yatırıyorum ameliyat masasına sorun yok…
Sonra pandemiden dolayı gündemden düşmeyen aşı haberlerine bakıyorum, piyasadaki aşıların çoğunluğunun ilmi sonuçları, tam ortaya çıkmamış diyorum, haber geliyor ben aşı oldum, ne denir diyorum, sıhhat bulasın, acaba diyorum ne vardı aşı içinde, iki fırtına iki tufan arasında iki dağ yığılıyor sanki üstüme… Acaba diyorum bu aşılar, sağlık için miydi, yoksa….Dünyada 2 milyonu geçmiş ölü sayısı pandeminden, sen diyorum o sayıyı 5 milyon- 8 milyon yap diyorum, ne zaman halklarına doğru söylediler ki diyorum, haber geliyor aşı oldum, düşündükçe düşündükçe girdaplara düşüyorum..
Öncelik sırasını ben mi karıştırıyorum, her şey normal mi ülkemde diyorum, elbette aileler dağılacak, insanlar feryat edecek, gençler gelecek göremeyecek, kadınlar, fakirler, garipler… in ezilmesi doğal diyorum, yani tabiatına uygun her şey, zaten hep böyleymiş dünya diyorum, galiba sorun yine bende, başka bir ütopyada yaşıyorum, ideal huzurların, birliklerin, dostluk ve aşkların, anlayışların daha da ötesinde olması gerektiği gibi her şey diyorum…
Ne olacak ki, ceylanın ayağı kırılacak, kurt yakalayacak parçalayacak, akbaba leşi temizleyecek, kemik kurtları kemikleri toza çevirecek diyorum, hayvan ve doğanın yaşantısı bu diyorum, doğa insan mı sonuçta, hayvan mı diyorum, kurt gibi uluyorum, kartal gibi keskin gözlerimle seyrediyorum, akbaba gibi kanatlarımla semada süzülüyor leş arıyorum… İşin içine bolca Tanrı, felsefe karıştırıyorum, her şey yerli yerinde…Olması gerektiği gibi diyorum, benim de dert ettiklerime bak diyorum..
Sanırım benim gözlüklerim kararmış sadece, sadece ben göremiyorum gerçekleri diyorum.. Dünyanın en huzurlu, en barışcıl, en gelişmiş ülkesi benim ülkem diyorum, sorun bende, her şeyde bir olumsuzluk görüyorum, suç bende diyorum..
Bana sarıyorum, sana sarıyorum, ona, buna, onlara, bunlara, sizlere, bizlere sarıyorum, kum torbası gibi yumruklamak tekmelemek istiyorum sevenimi de, sevmeyeni mi de, büyüğümü de, küçüğümü de, soytarıyı da, efendiyi de…
Sonra diyorum; kimin ne suçu var ki… Takdiri İlahi demek istiyorken, Takdiri ilahiye bir sarıyorum, çoğunluk takdiri ilahiyi kurtarmaya çalışıyor, veriyorlar zılgıtı kutsal diye, inanç diye, değer , örf adet diye… Lanet olsun diyorum benim zihnime, algıma, okuyuşuma ,yorumuma… Haklı lan insanlar diyorum, eş, dost, akraba, tanıdık, yabancı, herkes haklı oğlum diyorum… Haksız sadece sensin diyorum…
Hadi derler ya, tanımlanamayan bir cisim yaklaşıyor kaptan diye… Neyin yaklaştığını sanki sadece ben görüyorum… Karanlık, karanlık, karanlık olan benim, herkes nurdan-ışıktan ruh peşinde, cennet havasındayken sanki bir benim cehennem diyorum..
Atıyorum kötücül kahkayı, düşeni tekmeliyorum, işçiyi öteliyorum, silahı dayıyorum karşıma kim çıkarsa, soyup soğana çeviriyorum, istediğime torpil yapıyor, beğendiğim kadını kaçırıyor çayına içkisine ilaç atıp tecavüz ediyorum, istediğimi zindana tıkıyorum, işkence ediyorum, aç bırakıyorum, açık bırakıyorum, susuz bırakıyorum… Ohh olsun diyorum..
Nasılsa atandım, seçilmedim ki diyorum, seçilsem de aynısını yapıyorum, atansam da, kötülüğün feriştahı bana madalya takıyor, uluslararası camiada bayrağımı dalgalandırıyorum, İki vatan derim, iki bayrak sallarım, ezan muhammed der olmadı Atatürk’e bağlarım sözümün ardını diyorum, işte güzel ülkem diyorum, sorun bende, her şey toz penbe, her şey yerli yerinde..
En sonunda da vatan sağolsun diyorum lan..Vatan sağolsun, Her şey vatan için değil mi zaten diyorum..Tanrıdan bile kutsal vatan için işte diyorum…
Kalkıyorum sonra bir şey olmamış gibi, denenmemiş gibi, farklı bir sonuç, farklı bir dünya meydana çıkarılır gibi, 2000 yıl önceden hikayeler anlatıyorum, cennet müjdeliyorum, nasihat veriyorum, şükür çekin diyorum.. Haydi namaza, kiliseye, ceme diyorum… Sen Şems ben Mevlana, sen Taptuk ben Yunus, sen Dedem Korkut ben Kürşad, Sen Muhammed ben Ebabekir, Sen Atatürk ben Karabekir, sen Nasıreddin Hoca ben Keloğlan... Haydi kabirlere diyorum, çiçek koyalım çelenk koyalım, ne büyük tarihimiz var, boş verin geleceği diyorum..100 yıl önce ölmüş insanlar kalkar düzeltir her şeyi diyorum, 5000 yıl önce kapanmış mezarlar açılır, ölüler dirilir düzeltir diyorum.. Daha da olmazsa yapay zeka çekip düzeltir her şeyi diyorum… Onların hayallerinin ulaşamadığı yere bizim ellerimiz ulaşır diyorum nasılsa.. Koltuk için beşikteki bebeklerinin canına almaya terzi gibi devlet kılıfı dikebilirim diyorum… Gökten vahiy gelir, ışık düşer ağaç kovuğuna, çok uzak atalarımız uzaylılar gelir diyorum, düzelir her şey… Düzelir…
Ağlamıyorum, ağlamıyorum, ağlamıyorum… Ben gözyaşında halay çekiyor, öz ruhumla Tanrıyı parçalarına ayırıyorum ve elbette ustanın iyisi gibi yeniden birleştirdiğinde ve topladığında dışarıda kalan, takmasan da sıkıntı yaratmayan vidalar kalacaktır diyorum..
Hayır sevgilim,atam anam,dostum, değerli kardeşim, hocam, komşum…hayır…
Sen iyi kötü emekli maaşını çekip sıcacık evinde bunları okurken Akdeniz kıyılarına vuran Aylan bebekle seni ayıran nedir?
Sen işinden sıcacık evine dönüp ailenle ve çocuklarınla güzel bir akşam geçirirken, kış ayında evsiz kalmış dışarıda gecelemek zorunda olan insanla seni ayıran nedir?
Sen rahat huzurlu bir şekilde inandığın inancın ibadetlerini yaparken, köle olarak konteynırlarda kıtadan kıtaya taşınan insanlarla seni ayıran nedir?
Sen milletin vekili kocaman adam olup oğluna kızına torpil yaparken çocuğunu türlü zor şartlar altında okutup iş bulamayan ebeveynle seni ayıran nedir?
Sen saçma sapan ideolojilerle insanları tehdit edip vatan millet palavraları atarken yumrukladığın ve tek yaptığı yazı yazmak olan insanla seni ayıran nedir?
Sen kandırılmış bir tarih ve kültürde gerçekliği ispatlanamayan dinlerde kutsallık ararken genelevlerde ekmek parasına kendini pazarlayan insanlarla seni ayıran nedir?
Sen can sıkıntısına ve hevesine elinde tüfekle dağ keçilerini avlarken, seni hayvandan ayıran nedir??
Sen elinde mikrofon bilmiş bilmiş konuşup her an anayasayı çiğnerken monarşiyi eleştirdi diye 40 yıl hapis cezası verilen uzak doğulu kadınla seni ayıran nedir??
Sen …evet senlik ve benlik midir bütün çelişkilerin nedeni…
Sen şimdi burada bunları yazarken veya okurken diğer yanda olan zalimliklerden seni ayıran nedir? Çok mu akıllıydın, çok mu zekiydin, kaderin ombdusmanı mıydın, neydin sen? Baban cebrail, anan israfil miydi, yoksa anan azrail baban mikail miydi, seni ayıran neydi diğer insanlardan diye soruyorum öylesine..
Bu nedenle Tanrıya her türlü söz söyleyebilme hakkına sahipsin… ve yine tüm bu nedenlerle, Tanrının varlığı konusunda sıkıntı olmasa da veya olsa da birliği konusunda kesin ve net bir sıkıntı vardır. Herkesin tuttuğu kendisine mucibince herkes Tanrısını değiştirebilir, dönüştürebilir veya öyle sanabilir ve daha güncel daha iyi ve güzel bir hale getirebilir..
Evet, evet… Tanrın senden bağımsız değilse öncelikle Tanrını değiştirmeli ve ona ibadeti bırakıp insanlığa ibadet etmelisin.. İnsanlık dün olduğu gibi bugün de hep iyiyi ve güzeli aramaktadır, yanlış yollardan bu aramayı yaptığı tarihte kayıtlı ise de, artık; eğri bir çağ değil doğru bir çağa girmiştir. Bu fırsatı umarım kaçırmazsın ey insani diyorum..
Demekle ne olacak ki, vur beline kazayağı mıydı diyorum, saksağan mıydı lan diyorum. Ne de olsa eşek tepmiş üç beş yedi değil misin sonuçta...
Aşk vurmuş gözlerine sevgilim, sevda dumanlanıyor nefesinde..
YORUMLAR
" İnsanlık dün olduğu gibi bugün de hep iyiyi ve güzeli aramaktadır, yanlış yollardan bu aramayı yaptığı tarihte kayıtlı ise de, artık; eğri bir çağ değil doğru bir çağa girmiştir. Bu fırsatı umarım kaçırmazsın ey insani diyorum..."
Umarım bu fırsatı kimse kaçırmaz İnsani Bey.
İmmanuel Kant bile ortaçağda "İnsan anlamayacak... ki insan; insanlara olan görevini yerine getirdiğinde Tanrı’nın komutlarını da yerine getirmiş olacak ve bunu yerine getirdiklerinde sonuç olarak daima Tanrı’nın hizmetinde olmuş olacak. İnsanın hareketleri ahlaksal olmadığı sürece başka türlü Tanrı’ya hizmet etmeleri de olanaksızdır." demiştir ve sanırım haklıdır da. Yazdıklarınız çok haklı isyanlar. :c
Püsükhanımzadelerden Püsük Selo
Yinsani
çok kıymetli bir yorumdu ne diyebilirim..bizler şöyle diyoruz.
eksik olma
birbirinize emanet olun, aksi olabilirsiniz ama:) hepolun...
Y...'den..
Muhteşem!...İnsan olmanın gereği bunlar..Aynı duygular içindeyiz..Kölelik düzeni..Millete gani gani dağıttı makarnayı miadı dolmuş gıdaları, aletleri çarptı elindekilerini aldı karşılık olarak..Ikının sıkının yastık altı yorgan üstü dedi garibanı , cahili çarptı..Müthiş bir yankesicilik..kaşıkla verdi..kepçe ile aldı hamuduyla götürdüler..Daha olmadı direnenleri de sopayla silahla tehdit ettiler.Din Allah ile insan arasında olan bir muhasebe..Fakat öyle bir kullandılar ki türbana doladılar gerçekleri sakladılar.Etek dediler ayakları kırıp gözleri aşağılara çektiler. Her hastahane sizin dedi vatandaşı bi-ilaç bıraktılar.Huri dediler küçücük kızların peşine düştüler.Kıyamet hacıyım ve hocayım denen zındıkların başına kopacak ne kadar bana ne derler ise desinler.Bu devran böyle gitmeyecek..Ayakları dolaşmaya başladı zaten kan tazelemeye kalkmış %49 ile %51 in muhasebesini yapıyorlar.Eze eze geleceklermiş..Kopardıkları dalların altında kalıp ezilirler yakında..Televizyon izlemeye gerek yok her sokak her mahalle her ev bir televizyon aslında lokmalar takılı gözler bakılı öyle..elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz işte karınca kararınca..Kaleminizi takipteyim.Yazmalı gerçekleri..Üstada saygıyla..
Yinsani
birbirimize emanet ülkemiz..elden geldiğince...
neneh.
Yinsani
neneh.
Yinsani
sizlere hak veriyorum çünkü dinin hep güzel yanı gösterildi topluma, bana da öyle, sonra döndüm baktım, çok dostun tepkisini alsam da böçek yiyenbitkiler gibi, önesi hoş koku, güzel renkler sonrası maalesef protein olarak görülmek bu düşünceleriniz veya "iman"ın özü.. saygılarımla daim..
neneh.
Yinsani
eksik olmayın..
yeni ben mi:))birbirine emanet güzel insanlar:)) boş ver tanrıyı:)
neneh.
Nesildaşım keşke dedim tüm bunlar senin kurutun olsa...keske hepsi abartı şeyler olsa...keske sen uydurmuş olsan tüm bunları...
Lâkin görüyoruz, duyuyoruz , taşıyoruz bu yükü...sadece kimi hemen unutup geciveriyor kimi ruhuna kazıyor...
Ama bu hep böyle oldu böyle olacak...kimi kendi canı yanmadıkça görmez kimi kendi canı yanmış gibi sahiplenir...bu durum da insanı yer bitirir...her şeyin bir bedeli var der gibi...
Insan olmanın da bedeli daha çok acımak...daha azı için kaçmak...
Tam bir duvar yazısı oldu...
Eksik olma aksi olma ve hep ol dilerim nesildaşım.
Her daim sevgi ve muhabbetle.
Erlik Aldacı
black_sky
Yeni yazı gelmiş sizden heyecan sardı beni mola saatimi bekliyorum öyle ayaküstü okunmaz bilirim...
black_sky
Yeni yazı gelmiş sizden heyecan sardı beni mola saatimi bekliyorum öyle ayaküstü okunmaz bilirim...
Yinsani
daire olunca aramızda sadece 0 kalıyor... :)) uzat elini, 1ler 0 ı her cihetten kuşatmalı sanki...
eksik olmayın sizler... ne zamandır varsınız, sonsuza denk var olun..
aksi olma, kontrolsüz güç şarampole :))
eksik olma sıhhat ve afiyet diler y'ler her an sanırım:)
Erlik Aldacı
Yinsani
eline sağlık üstad...
black_sky
Yazar, çizer durumu yok işte okuyup sebeplenmeye geliyoruz ...
Iyi ki varsınız diyorum yine ve hep yeniden..
Durdurun dünyayı ben de ineceğim:))
İnsan olmanın sancısı bunlar çok da insani.
''Dünya düşünenler için bir komedi, Hissedenler için bir trajedidir.''
Geçeceğiz fakat zor bir yol üzereyiz.
Saygılarımla.
Yinsani
eksik olmayın..