- 394 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kuyu sesli ihtiyar balıkçı
Sıradan bir akşamüstüydü,
Dingin denizin küçük dalgaları kıyıya çarpıyordu. Eski iskeleye bağlı teknelerin gıcırtısı bir şarkıyı anımsatıyordu. Ilık ılık esen akşam rüzgârı saçlarımı okşuyor, gökyüzünü süsleyen martılar içimdeki kimsesizlerin sofrasını paylaşıyordu.
Köy ekmeği ve şarap en çok sevdiğim şeydi bunu anlatmak için kelimeler kifayetsizdi. Güneş henüz batmıştı, ufuk çizgisi görünmüyordu. Eski iskeleye bağlı balıkçı teknesinin etrafında telaşla dolaşan ihtiyar balıkçı sigarasını yakmak için ateş arıyordu, ben çok uzakta değildim, onunla göz göze geldiğimiz anda elini kaldırdı, bana selam verdi.
‘Belli ki sende de ateş yok ’ dedi.
Sesi sanki bir kuyudan geliyor gibiydi, tanıdık birine benziyordu. Onu buralarda daha önce hiç görmemiştim. Ama ateşimin olmadığını bilmişti. Ona ‘Ateşim yok’ dedim ve şarabımı uzattım. İhtiyar balıkçının yorgun elleri titriyordu, verdiğim şişeye hiç bakmadan direk kafasına dikti saniye bile sürmeden şarabı fondipledi. Şarabı içtikten sonra onun çok susamış olduğunu düşündüm. Omuzuma dokunduğu anda göz göze geldik, bana bir şeyler anlatmak istiyordu, gözlerinde martılar uçuyordu. Ona içim ısınmıştı. Şarabın etkisiyle ikimizinde keyfi yerine gelmişti. Martılar bizi izliyordu, uzaktan bir kadının ince sesindeki opera dinletisi kulağa çok hoş geliyordu. İşte bu huzurun başka bir adıydı. İhtiyar balıkçının eğilip kulağıma fısıldaması çok naifti;
‘seninle ortak yönümüz ne biliyor musun’
Ona baktığımda, gözleri uzaklara bakıyordu, uzun çatık kaşları, kirli beyaz sakalı ve kalın ensesiyle yıllarca denizlere meydan okumuş bir hali vardı. Sesi inceydi, gözleri yemyeşil ışıl ışıl parlıyordu. Birkaç balık için ömrünü denizlerde geçirmiş bir balıkçıya hiç benzemiyordu. Sözleri ve tavırları beni büyülemişti, onun İçime aktığını hissettim. Sonra ağır adımlarla yanımdan uzaklaşırken mırıldandı;
‘Şu ekmeğini paylaştığın Martılar var ya onlara iyi bak evlat, onların sadece benim için burada olduklarını sanıyordum’
İhtiyar balıkçının arkasından baka kalmıştım, başımın ağırlaştığını hissettim, martıların sesi kulaklarımı çınlatıyordu . Gökyüzünde dans ediyor, çığlık atıyorlardı. Bunun bir uğurlama olduğunu sonradan anladım, bu bir dosta vedaydı. O ihtiyar balıkçıyı bir daha görmedim..
Şimdi ne zaman martılarla şarap içsem ve ne zaman onlarla soframı paylaşsam aklıma gelir o kuyu sesli ihtiyar balıkçının pırıl pırıl gözleri ve dans eden martıların çığlıkları ….
ufuk akalın
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.