- 345 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ANNA AHMATOVA
Anna Ahmatova, bir önsözde Nkolay Yezhov’un terör estirdiği günlerde yaşadığı bir anıyı anlatır. Yezhov, Stalin’in1937 yılında kullandığı ’’demir komiser’’’n adı. Bir kaç yıl süren ikbal döneminde, kanlı cüce diye bilinen Yezhov, benzersiz bir baskı rejiminin unutulmaz simgesi oldu. Milyonlarca insan tutuklandı, katledildi, hapse, sürgüne gönderildi.
Ahmatova,17 ay boyunca Leningrad’da hapisane kapılarında kuyruklarda beklediğini anlatır. Hava çok soğuktur. Herkes, dehşet içinde uyuşmuş, sessizce yakınlarını görebilmek için bekleşmektedir. Bir keresinde bir görevli Ahmatova’yı tanır. Ahmatova tutuklanmış oğlunu kurtarmak için çırpınan bir ana olmakla birlikte ünlü ve lanetli bir yazardır. O an, arkasında beklemekte olan bir kadın, besbelli daha önce adını hiç duymamış olduğu şairin kulağına eğilir . Soğuktan morarmış dudaklarıyla fısıldar.Orada herkes fısıltıyla konuşmaktadır:’’Bunları anlatabilir misin?’’ Ahmatova,evet der. Ve kadının yüzünde bir gülümseme belirir.
Dili olmayanlar,sesini duyuramayanlar,yaşadığı zulmü tek kişilik bir kabus gibi ancak bir kuyunun dibine haykırabilecek olanlar, şu dünyadan kaydı çoktan silinmiş canlı cenazelerdir. Bunu kendileri de bilir. Aralarında fısıldaşarak başlarına gelecek olan son felaketi bekleyedururlar. Bir tanık,eli kalem tutan,sözünü dolaşıma sokabilenbir kişi. Şu yaşanan acıların unutulmaması için,tarihine çentik olması için bir tanık...
Ahmatova, hayatı boyunca zulmün çeşitli biçimlerine tanık oldu. Şairliğinin aile adına leke düşüreceği kaygısına sahip babası yüzünden Tatar olan büyük annesinin soyadını alarak başladı.Bu inanılmaz maceraya.
Hapisane kapılarında görmek için beklediği oğlu Lev Gumilyov,18 yıl boyunca Stalin’in çalışma kamplarında ömrünü tüketti.
Lev’in babası şair Nikolay Gumilyov,daha 1921 yılında kurşuna dizilerek öldürülmüştü.
Anna Ahmatova’nın şiiri okura çok zor ulaşabildi. Ömrü boyunca sansürlendi,engelledi. Gerek karşı devrimci olduğu savıyla gerek kadın olduğu için aşağılandı yok sayıldı.
’’Aşırı kötümser,erotik, mistik,Rus halkına ve siyasetine karşı duyarsız’’ olduğu gerekçesiyle ’’burjuva’’ lıkla ve ’’bireycilik’’le suçlanarak yasaklandı.
Onun şiiri,inca mi ince,kırılgan mı kırılgan dilin adeta şeffaflaştığı bir şiirdir. Düşlerle örülüdür.Gücünü ve vuruculuğunu içe dönüklüğünden alır. Keder tutar okuyanı.
Anna Ahmatova, ömrünü ölüm dönencesinde aşklar yaşayarak geçirmiştir. Üçüncü eşi Nikolay Punin’de 1949’da tutuklanıp dört yıl sonra Sibirya’daki çalışma kampında yaşamını yitirir.
Tanıyasn bütün şairlerin aşık olduğu bu olağanüstü şair, bu güzel kadın, şair Osip Mandelstam’la da büyük bir aşk yaşar. Mandelstam da sürgün ve işkence yılları sonunda Gulag takım adalarında ölecektir.
Stalin’in Kültür Bakanı korkunç teorisyen Jhdanov Ahmatova’yı ’’fahişe yarısı’’ ilan edip şiirlerini yasaklamış, onu açlığa mahkum etmek içinelinden geleni yapmıştı. Tabii devrim adına.
Anna, ömrünü çemberleyen, sözüne ket vurup onu yok etmeye çalışanlara inat 1966 yılına;77 yaşına kadar yaşar.
Dünya büyük bir coşkuyla tanışır onun şiirleriyle. Ahmatova, o gün hapisane kuyruğunda morarmış dudaklarıyla kulağına fısıldayan kadına verdiği sözü tutar.
Yazımızı onun Son Kadeh adlı şiiriyle bitirelim:
Yıkılmış yuvama kaldırıyorum kadehimi
Kin, öfke dolu hayatıma
Yalnızlığına ikimizin
Ve sana kaldırıyorum.
Yalanına bana bana ihanet eden dudaklarımın
Gözlerindeki ölü soğukluğuna
Hayatın bu kadar acımasız kaba oluşuna
Ve kurtarmamasına bizi Tanrının...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.