Sevgiliye Yazı

• 14 Ocak 2021 Perşembe 23:45:12

Sevgilim, sevgilim seni ben çok özledim. Aslında birinci sevgilime bu yazıyı yazdıktan sonra ikinci sevgilime gönderip üçüncü sevgilimi kıskandırdıktan dördüncü sevgilim ile yıldızlara baktıktan sonra beşinci sevgilimle soğukta birbirimize sarılmış halde yürürken yedinci sevgilimin Tanrısına dua edip sekizinci sevgilimden bin altı yüz altmışıncı sevgilimle bir milyar iki yüz milyon küsürüncü sevgiliye ulaştıktan sonra...

Dönüp dönüp sana gelmeler yok mu.. Yani sana nasıl anlatayım hiç bir müslüman sevemedi benim kadar, hiç bir hristiyan aşık olamadı,hiç bir yahudi yanmadı sevgili ateşinde, hiç bir şaman hissetmedi, hiç bir hindu ulaşamadı nirvanaya, hiç bir mevlevi dönmedi benim kadar, hiç bir şair özlü sözler edemedi sana, hiç bir insani insan olmayı başaramadı seni seni seni seviyorum dedikten sonra...

Sevgilim bana aşkı sormuşsun, sen eski topraklar gibi yap, al eline kurşun kalemi beyaz kağıdın üzerine A yaz bakalım önce...yazdın mı, sonra Ş yaz sağ yanına...tamam aşkın sağı solu belli olmaz amma dediğimi yap, ha. oku bakayım AŞ...

işte sevgilim, önce, aş lazım, karnı doyamayan aşk nedir bilmez, aş-mak aynı zamanda aşmaktır işte, bir engeli; o engeller ki dudaklardan dilden boğazdan gırtlağa mideye bağırsaklara elbette dış etkiler de olacak hava dolacak ciğerlere kimi de yaşaracak gözlerin...

sevgilim endoplazmik reddikulum ne işe yarardı unuttum amma hücre zarlarımın seni görünce girdiği tepkimeleri ömer hayyam dirilip gelse ifade edemez,

AŞ yazdıktan sonra sonuna da K’yı koy bakalım...ne oldu, koca ve karının k’sı o ka’da

şimdi silgiyi al ve aşk’ı sil..işte böyledir aşk...yeni nesil sizler de, telefon ve bilgisayarınıza kılavyeyi kullanarak AŞK yazın sonra delete edin..yani aşk budur, yaz sil, yaz sil, yaz sil...

Yazmayı ve silmeyi bırakırsan aşık olamazsın demedi deme..

sevgilim sen öldükten sonra hangi mezarlığı görsem, tükürüyorum... bir rüzgar esse tükürüyorum, lakin rüzgara karşı tükürmüyorum tabii..

bu son çağlarda ve evvel çağlarda masa olmasa idi kim yazacaktı aşkı, hepsi palavra..kalem bulunmasaydı, bilgisayar olmasaydı, aşk’tan kimin haberi olacaktı.. bir de aşk için delirenler yok mu...bolca komedi...

biliyormusun çocuklar gençleşti, gençler olgunlaştı,olgunlar ihtiyarladı, ihtiyarlar daha da ihtiyarladı...sonra ölen ölene...ölüm de bir nevi silgi ve delete tuşu gibi işte.. demem o ki kudurmaya gerek yok... hele sarhoş olmaya hiç gerek yok, hele çay kahve içmek bile boşuna...aşk bir boşunalıktır, boşluktur, doldur doldurabildiğin kadar..senin aşkın benim boşluğumu doldurmaya yetmez... o yüzden boşuna uğraşma...

sevgilim, çok fazla elektirik üretme, şarteller atar, çok fazla uzun süre bakma bana kirpiklerin kaşların yorulur, uyursun mecburen..

zaten ben de sana bu yazıyı rüyamda yazıyorum yani.. yorulmuşum ki anla artık gözlerimi açmaya gücüm kalmamış. mitokondirilerim iflas etmiş..rnalarım yörüngeden çıkmış senden sonra...

aşk harekettir canım, hareket ısı doğurur, ısıdan oluşur ışık da.. o yüzden ayırmazsın birbirinden ısı ve ışığı.. bir kutup ayısı buza bassa orada bir ısı, bir balık kuyruğunu oynatsa ısı, bir kuş kanat çırpsa ısı, bir karınca toprakta çürürken bile ısı vb vb vb oluşur... o yüzdendir iklim sıcaklığının oluşması, daha bunun taşı kayası, tozu dumanı var...aşk böyledir işte. aşksızlar bilmez..

Y...’den