HAYATIMIZ HEP BAŞKALARI NE DER, KORKUSUYLA GEÇTİ,YAZIK.
HER ŞEY ÇOCUK OLMANIN SUÇU.
Hepsi çocuk olmanın suçu, her şeyi çocuk olduğumuz için yanlış anladık. ’’Sen çocuksun sus. Sen çocuksun her şeye karışma. Sen çocuksun ne anlarsın. Çocuklar öyle her şeye ulu orta girmezler. Büyükler konuşurken sözü kesilmez. Çocuklar, büyüklerin yanında konuşmazlar. Çocuk dediğin, çocukluğunu bilmeli, ah bizim zamanımızdaki çocuklar böyle miydi? yok anam yok şimdiki çocuklar çok başka,ne küçük tanıyorlar ne de büyüğünü biliyorlar;kötü bir zamana geldik çok...
Ne kadar tanıdık ne kadar bildik cümleler öyle değil mi. Böyle bir hayatın içerisinde büyümek, böylesi bir hayatın içerisinden çıkıp gelmek…, bir çocuk için ne kadar zordur anlatsam da anlayamazsınız..
Çok şey anlattım çocukluğumla ilgili, çok şey paylaştım, bazıları inandı, bazıları inanmadı; zaten bana kimse de inanmazdı. Kendimi ispat etmek için ne kadar çok çabaladım, ne kadar çok emek verdim,nasıl da hırpaladım kendimi anlatamam ama sanırım sonunda başardım, artık bana inanıyorlar. Belki de inanmıyorlardır çünkü artık kimseye bir şey anlatmıyorum, beni dinlesinler diye üstelemiyor yırtınmıyorum bile ; amaaan olursa olur, olmazsa çok da önemli değil, dediğim anlar demediğim anlardan daha fazla olmaya başladı ve bu da benim için önemli bir aşama demektir. Ben kendi kendimi iyileştirdim, kendi yaralarımı kendim sardım, ha bunda ne kadar başarılı oldum bilmiyorum ama en azından eskiye oranla daha bir sakinim, bunda aldığım yaşın da etkisi var elbette ki ama törpülediğim isteklerimin de faydası çok büyük. Yani, hep kendimden verdim hiçbir şey istemeden ve ben bu yüzden kimseden bir şey istemeyi bilmiyorum, beceremiyorum zaten. Hep o çocukluğumun suçu, hep çocuk oluşumdan kaynaklı bütün bunlar ne deyim başka.
Evdeyim ve hala daha yasaklı günlerimiz devam ediyor bizler için. İş yerimiz kapalı ve açılacak mı? Bilmiyorum, kimse de bir şey bilmiyor zaten. İktidar sözde katkı yapacakmış ya biz esnaflara. Kira yardımı 750 TL, bize de 1000 TL verecekmiş üç ay. Baş vurduk, henüz inceleme safhasındaymışız ve bu yardımı alıp almayacağımız da belli değil, bekliyoruz. Öte yandan dükkânı ne yapacağız?, o konuda da hiçbir fikrim yok. Oğlum, biraz daha bekleyelim kapatırız ve içindeki malzemeleri de satarız’’ ve hemen de arkasından ekliyor,’’ ama benim hiç boş vaktim yok’ ’diyor.
Gündüz Yavuz.
YORUMLAR
Merhaba
Giriş parağrafında değindiğiniz cümleleri sürekli işiten çocuklarda, ilerleyen yaşlarda, gayri ihtiyari şu altı duygu açığa çıkıyor:
1. Değersizlik
2. Yetersizlik
3. Yalnızlık
4. Suçluluk
5. Bastırılmış kıskançlık
6. Bastırılmış kibir
Hayat her zaman olumlu değil elbette. Gerçeklik de hiçbir zaman bütünü ile algılanamıyor. İlla ki bir ucundan tutup, bazen o kadarı ile algılıyoruz yaşananları, bazen de yaşananı algıladığımızdan ibaret sanıyoruz. Eyvallah. Eyvallah da gerçeklik hep olumsuz tarafından mı çarpıtılır? Olumlu tarafı yok mudur bunun hiç? Var elbette. Fakat öyle arabesk bir toplumsal kültür geliştirmişiz ki acıdan zevk almak mutluluktan aldığımız zevki hep bastırıyor nedense. Kısıtladığımız, ayıpladığımız, eleştirdiğimiz kadar onaylayabilir, övebilir, takdir de edebiliriz çocuklarımızı. Ama etmiyoruz. Kabuğumuzu kırmak zor geliyor.
Hayatın ve içinde yaşadığımız toplumun elbette kuralları var. Olmalıdır da. Fakat insan psikolojisinin işleyişi de belli kurallara tabii. Sadece eleştirilen, kısıtlanan, engellenen ve ayıplanan çocuk yukarda değindiğim altı duyguya kapılmaktan kendisini alamıyor ne yazık ki. Kontrol edilemeyen öfke, heyecan, üzüntü gibi duygular ve aşırıya kaçan, sapkın cinsel arzular bu sırf eleştirilmeye, kısıtlanmaya, engellenmeye ve ayıplanmaya bağlı olarak açığa çıkabiliyor. Belli bir dönem bastırılsa bile er geç açığa çıkıyor ve hem bireye, hem de içinde yaşadığı topluma zarar veriyor.
İşte bu noktada denge prensibi giriyor devreye. Çocuğunu aşırıya kaçmadan eleştir, toplumsal normların gerektirdiği ölçüde kısıtla, yeri geldiğinde engelle ama hak ettiği noktada da onayla, takdir et ve öv. Bunu yap ki çocuk bir denge kurabilsin kendi içinde. Maruz kaldığı eleştiri, kısıtlama ve ayıplamayı, senden aldığı onay, takdir ve övgü ile göğüsleyebilsin. Aksi takdirde yukarıdaki altı olumsuz duyguya kapılıp bir ömür iç huzurunu sağlayamayan bir insan olarak yaşayamayacak ve çözümün değil sorunun bir parçası olarak yaşamak zorunda kalacak.
Katkıda bulunmak istedim.
Saygılarımla.