- 410 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DELİ III.
balıkçılar kahvesi..
Küçük bir balıkçılar kahvesiydi, bundan on yıl evvel bunaldığımda kendimi attığım o kuytu yer. Bakırköy’de sahil kenarında tesadüfen keşfetmiştim. O günde canım epeyce sıkkındı. Oraya girdiğim de orda ki küçük dünya beni sanki bağrına basmıştı. Bir tarafı marina olan kıyının bir tarafında bu küçük kahve yer etmişti. Kuşlar, ördekler, kazlar da kıyıda manzaranın bir parçası olmuştu. Biraz çekimser oturmuştum bir masaya. Orada ki tek bayan olmanın verdiği çekimserlikle tabi ki. Hemen sonra orta yaşlarda saçları kulaklarına kadar uzun bir bey yanıma yaklaşıp bir şeyler içip içmediğimi sordu. Oldukça sıcak ve samimi gülümseyişi tüm gerginliğimi gidermişti. Bende aynı gülümseme ile "bir bardak çay" istemiştim. Normalde çayı seven biri değilimdir. Ama o ortam tam çay içmelikti. Ve hayatımda çaydan haz duyduğum nadir zamanlardan biriydi. Çayım gelmişti. Elimde ki telefonda bir şeyler arar gibiydim sanki hayatımı değiştirecek ya da o günü kıştan, bahara çevirecek bir mesaj bekler gibi. Sonra başımın ağrısı "dur" demişti. Çok kafa yormuştum olanlara. Haftalar öncesi gelen o ilk mesajla ayaklarımın yerden kesilmesi ve iki gün evvel gelen son mesajla aniden yere düşmelerim. Sanki havaya uçup etrafımda ki bulutların yoğunluğundan kör olmuştum. Sırasıyla her şeyi tekrar tekrar düşündüm. Beni yanıltan o kişimiydi yoksa kendi aklım mı? O gece bana "sana gerçeği açıklayacağım" dediğinde onun bana gerçek kimliğini açıklayacağını düşünüp son kez mutlu olmuştum. Asıl kimliğini açıklamıştı evet ama sandığım kişi değildi. Ve en yıkıcı darbeyi sona saklayan boksör gibi attığı o son mesaj beni hem fiilen hemde cismen yıkmıştı gerçektende. "Ben zeyneb’in kocasıyım " dedi. Ve bu cümle defalarca defalarca beynimde yankılandı." Nasıl olur?" dedim. O böyle istedi dedi. Bu nasıl bir kötülük bu nasıl bir kişilik. "neden yaptınız?" dedim. Evet tüm hikayeyi anlattı. Ama o hikaye benim hikayem değildi. Anlattığı hikayenin hiç bir yerine kendimi konduramadım, yakıştıramadım. İnanmadım Zeyneb’i aradım. Oda söylediklerini farklı şekilde onayladı. "Kendisi istedi " dedi. "Neyi?" dedim. "seni tanımayı görmeyi " dedi.
"Seni ona gösterdim" dedi. Bir gün bana borç verecekti ve beni pastanede bir saat oyaladı. "Eşim gelcek ondan alıcam" dedi. Eşi gelmedi ve ben kalkacakken parayı uzattı. O gün anlamamıştım meğer o gün beni ona göstermiş. Tam olarak neye üzeleceğime şaşırdım. Onunla konuştuğum onca zamanamı kurduğum yakınlığamı arkadaşımın eşi olmasına mı yoksa düşündüğüm kişi olmamasına mı? Evet hayaller güzel ülkeler gezdirdi ama gerçekler bir tokatla yerimi bildirdi. İşime daha fazla devam edemedim. Bir bunalım halinde istifamı verdim. Evde olduğum aylarda günlerce uyudum, hiç bir şey yapmadım. Akrabalarımın zorlamasıyla doktora gittim ilaçlar kullandım. Geçti sanmıştım bitti sanmıştım. Yeni bir hayata başlamıştım, yeni hobiler edinmiştim. Her şeyi unutmak istemiştim. Sadece yıllarca kendimi oyalamışım. Sanki birini beklersin ve hep kapın çalınıyormuş gibi ses duyarsın ya, hep öyleydim. Şimdi burdayım işte. Sana anlatmadıklarımdan bir deste daha. Ben boşuna bu hale gelmedim. Ha aradı mı seni? Daha sonra o geldi mi? dİyeceksin. Belki aradı birileri oldu ama ben "yanlış numara" diye kapattım. Kim olduklarını merak etmedim. Onlardan biri o muydu bilmem? Ya da onun benden ve tüm yaşadıklarımdan haberi oldumu kimbilir.
Ama bugün burdan çıkabiliyor olsaydım o küçük balıkçılar kahvesine gitmek isterdim. Hala duruyorsa tabi. Umarım sen benim için bir gün oraya gidersin. Hüznümü bırakıp derin bir nefesle güç alıp hayatıma geri döndüğüm yere. Mutlaka gitmeni isterim.
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.