- 471 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zaten Biliyor
Zaten Biliyor
Öğrenmemenin- öğrenememenin, maddi ve manevi sebepleri vardır. Bilgiyi almaya engel olacak maddi duyu organ kısıtlaması olabileceği gibi anlamaya mani olacak manevi duvarlar da olabilir.
Bedensel duyuların kısıtlı olmasını anlatmaya gerek yok. Bilgiye ulaşım yollarının sınırlanmasını da bilirsiniz. Bilgiye ve öğrenmeye mani olan, kişinin kendini "Biliyor sanması" durumunu anlatmaya çalışacağım.
"Zaten biliyor" ise neden ve neyi öğrenecek? İnsan bildiğini öğrenemez. Bildim sanısı, öğrenmenin tüm engellerinden daha etkilidir.
Popüler ortamda herkes kendince bildiğiyle, var olmaya çalışır. Çok veya az, önemli değil. Çok olan, dağıtır; az olan da toplar. Zaten bilenler için toplama yolu tıkalıdır. Dağıtım ise kapasite kadardır. Bilginin ve öğrenmenin "Bildim" ile sınırlı olduğu açık. Zaten bilen için bilgi toplama ihtiyacı da yoktur!
Nasrettin Hoca fıkrası vardı, hatırladığım kadarıyla. Ahali, nasihat için toplanmış. Nasihat etmek için keyfi olmayan Hoca, ahaliye. "Ne anlatacağımı biliyor musunuz?" diye sorar. "Bilmiyoruz" cevabını alınca; "Bilmiyorsanız, anlatmama gerek yok!" der ve gider. Başka seferde yine sorar, "Biliyoruz" cevabını alınca; "Madem biliyorsunuz, anlatmaya gerek yok!" der ve gider. Bir başka seferde, ahalinin yarısı "Biliyoruz" diğer yarısı da "Bilmiyoruz" cevabını verince. "Bilenler, bilmeyenlere anlatsın" der ve yine gider.
Son tahlilde; aslında herkes, her şeyi biliyor. Bilmeyenler, öğreniyor (mu?); zaten bilenlerin, bilmeye de öğrenmeye de ihtiyacı tırnak içinde "Yok"! Bilgiçlik yapmaları, zaten bildikleri için. Ne de olsa; "Bilenler, bilmeyenlere anlatacak!" Ha ben mi "Öğrenenlerdenim" ama "Zaten bilenlerden" değilim. Hani soruyor ya; "Ne anlatacağımı biliyor musunuz?" Demek ki soran, öğrenmek için soruyor. Bilse sormaz! Sorsa bilir!
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.