- 275 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Türkiye Selçuklu Devleti Zamanında İlhan Olayı Uluborlu – Kemer Boğazı Arasında mı Yaşandı?
Dr. İbrahim KARAER
NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz
Bu yazıda, Türkiye Selçuklu Devleti komutanlarından İlhan’ın, “Uluborlu ovası beyi olduğu ve Uluborlu-Eğirdir Gölü civarında Bizans’a karşı mücadele ettiğine” dair iddia ile ilgili görüşlerimizi ortaya koymaya çalışacağız.
İlhan, I. Kılıç Arslan’ın emri ile Marmara sahillerinde fetihlere girişmiş, bu savaşlardan birinde esir düşmüştür. Çaka Beyin ortadan kaldırılmasından sonra Bizans ile yapılan anlaşma gereği İlhan esaretten kurtarılmış; I. Kılıç Arslan doğu seferine çıkmadan önce başkent İznik’in sorumluluğunu İlhan’a vermiştir. İlhan, I. Haçlı Seferi sırasında İznik’i Kılıç Arslan’ın kardeşi Kulan Arslan ile birlikte kahramanca savunmuş, ikinci dalga Haçlı saldırısı esnasında yardım alamadığı için Bizans’a teslim olmak zorunda kalmıştır. İlhan ile ilgili elimizdeki bilgi şimdilik bundan ibarettir.
Anna Kommena, “Alexiad: Malazgirt’in Sonrası” adlı eserinde İlhan olayını iki ayrı yerde anlatır: Süleyman Şah’ın ölümünden sonra, Selçuklu komutanlarından İlhan, Rumların Anadolu’da kalan arazisine taarruz etmekte; Apolonyad ve Kizrik kalelerini zapt ve sahil mıntıkalarını tahrip etmekte idi. (Sözkonusu kitabı çeviren Bilge Umar, Kyzikos’un, Kapıdağı yarımadasının kıstağında, Erdek yöresinde bulunduğunu belirtir.) Anna, Baş Satrap olarak nitelendirdiği ikinci İlhan olayını şöyle anlatmıştır: “Baş Satrap Elkhanes (İlhan) birlikleriyle Apolloniada’yı (Apolyont)/Ulubat Gölü yöresi. Anna, bu adı gölde bir yarım adacık üzerinde bulunan Apolloniad kentini kastederek kullanıyor) ve Kyzikos’u (Erdek yanında) işgal etti ve tüm kıyıyı talan etmeğe koyuldu. Bu haber gelince İmparator, elinin altında tekne diye ne varsa hepsini bir araya getirdi. Çünkü donanma henüz hizmete sokulmamıştı; bunlara helepolislerle (surları yıkma aracı) yiğit askerleri yükledikten sonra, komutayı gerek ailesi gerek gözü pekliği yönünden namlı bir adam olan Alexandros Euphorbenos (Üforbenos)’a verdi ve onları İlhan’a karşı yolladı. O, Apolloniada’ya varır varmaz, orayı kuşattı. Birbirini izleyen 6 gün boyunca, geceleri bile kuşatma saldırılarına ara vermedi; hisarın dış surlarını ele geçirdi. İlhan, dışarıdan yardım gelmesini bekleyerek, iç kaleyi canla başla savunuyordu. Alexandros, güçlü bir Türk ordusunun İlhan’ı kurtarmak için ilerlediğini, kendi durumunun pek tehlikeye düştüğünü ve hiçbir kurtuluş çaresinin kalmadığını görerek, gözünü deniz kıyısına çevirdi ve gemilerine binerek oraya ırmak üzerinden geçmeyi denedi. Ama İlhan onun niyetini sezdi ve ondan önce gölün girişini, keza ırmak üzerindeki köprüyü (göle giren çayın ve gölden çıkıp denize ulaşan devamı durumundaki geniş kanal, aynı zamanda bir su geçidi işlevindeydi) tuttu. Bu yerde eskiden Ermiş Helena tarafından Büyük Konstantin onuruna yaptırılmış bir kilise vardı. Köprünün hala taşıdığı ad, buradan gelir. Sözü edilen giriş yerinde ve köprünün kendisinin üzerinde, her iki yana deneyimli savaşçılar yerleştirdi. Onlara teknelerin geçişini gözetleyin komutunu verdi. Alexandros’un askerlerinin hepsi yukarıda sözü edilen yelkenli kayıklara binmişken İlhan’ın göl girişinde (çıkışında) kurduğu pusuya düştüler. İçinde bulundukları tehlikeyi anlayınca ne yapacaklarını bilemeyerek teknelerini kıyıya ittiler ve orada, sıçrayıp karaya ayakbastılar. Türkler, hemen onların üzerine saldırdı ve büyük bir çatışma çıktı. Pek çok yiğit asker tutsak edildi ve birçok asker ırmağa düştü ve akıntı onları sürükleyip götürdü. Bu haber gelince, yenilgiye katlanamayan İmparator, düşmanlara karşı, karadan Opos komutasında güçlü bir ordu gönderdi. Bu kişi Kyzikos’a vardı ve (hisarı) ilk saldırışta ele geçirdi; sonra birliklerinden, hepsi de kuşatma savaşlarına alışık yaman askerler olan yaklaşık 300 adam ayırıp onları Poimanenon (Eski Manyas Hisarı) üzerine (köyün şimdiki adı Soğuksu’dur. Hisardan parçalar günümüze ulaşmıştır) Bunlar ilk saldırıda orasını da aldılar. (…) arkasından bu yerden (Kyzikos) ayrılıp, Apolloniad’a vardı ve orada, ara vermeksizin, kuşatma savaşına koyuldu. İlhan, bu sırada ona karşı koymağa yeterli gücü olmadığı için şehri kendiliğinden teslim etti ve hem kendisi, hem hısımları artık onun hizmetine geçmek üzere İmparatorla buluşmaya gittiler.”
Ramazan Topraklı, Anna Kommena’dan naklettiği İlhan olayının geçtiği coğrafyayı, Apolloniad (Uluborlu), Kyzikos (Afşar-Kızık), Poimanenon (Kayaağzı Kalesi) olarak yorumlamış ve olayın Uluborlu - Kemer Boğazı arasındaki Hoyran Gölünden Eğirdir Gölüne doğru akan nehrin üzerindeki köprüde cereyan ettiğini iddia etmiştir. Topraklı’ya göre bu olayın yaşandığı tarih, Haziran 1086 Süleyman Şah’ın ölümünden sonra, Nisan 1091 Peçenek kıyımından öncedir. Topraklı’nın yorumunda; Uluborlu’nun İlhan tarafından 1087’de fethedildiği belirtildiğine göre; 1074’te bir anlaşma ile Türklerin eline geçen Uluborlu’nun 1087’den önce Türklerin elinden çıkmış olmalıdır. Ancak, tarihi kaynaklarda Uluborlu’nun bu tarihlerde Türklerin elinden çıktığına dair herhangi bir kayıt yoktur. Uluborlu, 1120 yılına kadar Türk hakimiyetinde kalmıştır.
Osman Turan’ın, İlhan olayı hakkında verdiği bilgi, olayın nerede geçtiği konusunda daha açıklayıcıdır. Turan, İlhan ile ilgili iki olay nakletmiştir. Birinci olayda, Kılıç Arslan, Bizanslıların Marmara sahillerini işgale başlamaları üzerine Beylerbeyi mevkiinde bulunan ve İlhan (Muhammed) adındaki bir kumandan idaresinde Bizanslılara karşı bir ordu göndermiştir. İlhan Muhammed, Ulubat Gölü ve Kapudağı havalisini fethetmiş; İmparator Alexis, ona karşı denizden bir kuvvet göndermiş ise de, İlhan gölün girişinde Bizanslılara şiddetle hücum ederek çok kimseyi öldürmüş ve esir almıştır. Fakat İmparatorun karadan gönderdiği ordu, İlhan’ı mağlup etmiş ve İlhan teslim olmuş ve İstanbul’a götürülmüştür. Çaka Beyin öldürülmesinden sonra Bizans ile anlaşma yapan Kılıç Arslan, bu anlaşma hükümlerine göre Bizans’a esir düşen İlhan (Muhammed)’ı esaretten kurtarmış; doğu seferine çıkarken İznik’in yönetimini ona bırakmıştır. Osman Turan’ın, İlhan ile ilgili anlattığı ikinci olay, Birinci Haçlı Seferi sırasında yaşanmıştır. Haçlılar, Türklerin başkenti İznik’e ilk defa saldırdıklarında (1096), “İlhan ve Sultan’ın kardeşi Davut Kulan Arslan, “Türkmenleri toplayarak, bu intizamsız kalabalığı İzmit’e varmadan tamamıyla kılıçtan geçirmişlerdir. İlhan, haçlıların ilk hücumunda başarılı olmuş, daha sonra yardım alamadığı için, İznik kuşatmasında Bizans’a teslim olmak zorunda kalmıştır.
İlhan ile ilgili her iki olayın, İznik şehri ve Marmara sahilinde geçtiği; bunların Uluborlu ve Eğirdir gölü ile bir ilgisinin olmadığı çok açık bir şekilde görülmektedir. Kaldı ki, Uluborlu bu tarihlerde Türklerin elinde olduğuna göre, şehrin fethi söz konusu olamaz. Kzykos’un Afşar, Poimanenon’un Kayaağzındaki kale olduğunu destekleyen elimizde başka bilgi mevcut değil. Olayda Hoyran ve Eğirdir göllerinin iki ayrı göl olduğu ve bu iki gölün arasındaki ırmaktan söz edilmemiştir. Anna Kommena, Irmak üzerindeki köprüden, Helena Köprüsü olarak söz etmiş, adını yanındaki kiliseden aldığını belirtmiştir. Bu bilgi de, Yenice Köyü Köprüsü hakkında bildiklerimizden çok farklıdır. O halde İlhan olayının geçtiği coğrafi bölgede Ulubat Gölü, gölde yarım adacık üzerinde bulunan Apolloniad şehri ve bu göle giren / bu gölden çıkan bir kanalın (su geçidi) mevcudiyeti; Eski Manyas Hisarı olarak adlandırılan Poimanenon’un şimdi Soğuksu köyünde bulunduğu ve hisardan bazı parçaların günümüze ulaştığı; kitabın çevireni tarafından not düşülmüştür. Bütün bu anlatılanlar, olayın Marmara sahilinde geçtiğini; yer ve zaman itibariyle tarihi gerçeklerle örtüştüğünü ortaya koymaktadır. Türkiye Selçuklu Devleti başkenti İznik’in yakınında yaşanan bir olayı, Uluborlu ve Kemer Boğazı civarında yaşanmış olduğu iddiasını doğrulayacak yeterli kanıt mevcut değildir.
Dr. İbrahim KARAER
15 Eylül 2020 / Ankara
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.