- 364 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Talih kuşunun müthiş dönüşümü
TALİH KUŞUNUN MÜTHİŞ DÖNÜŞÜMÜ
Kafka’nın meşhur hikâyesi “Dönüşüm” şu unutulmaz cümleyle başlar: “Gregor Samsa, bir sabah, korkulu bir rüyadan uyanınca yatağının içinde kendini korkunç bir böcek olarak buldu.”
Talih Kuşu’nun dönüşümüne geçmeden önce şunu belirtmeliyim. Arapça kökenli “müthiş” kelimesini genellikle “çok aşırı” anlamında iyi bir nitelik olarak algılarız. “Müthiş akıllı, müthiş zengin” gibi… Oysa bu kelime “dehşet” kelimesinden türetilmiştir ve dolayısıyla “dehşet verici, korkunç” anlamındadır.
Nasıl ki Kafka’nın Samsa’sı bir sabah kendisini korkunç bir böcek olarak bulduysa ben de bu sabah sevgili Talih Kuşu’muzun müthiş bir dönüşüm geçirdiğini fark ettim. Fark ettim diyorum çünkü bu dönüşümün ne zaman gerçekleştiğini kesin olarak bilmiyorum.
“Peki neye dönüştü?” diye sorabilirsiniz. Kişiden kişiye değişir elbette; bakış açısı meselesi… Bazıları “Altın yumurtlayan tavuğa,” bazıları “Akbabaya, yılana, çakala dönüştü,” diyebilir. Kendi fikrimi sonra açıklayacağım.
Millî Piyango’nun logosunu bilirsiniz: Kuş… Biz onu Talih Kuşu olarak biliriz. Talih Kuşu bazı reklamlarda “mp” harflerinden oluşan bir kumru, bazılarında uçan bir güvercin olarak çizilmiştir. Bu çizimlerin ortak özelliği şudur ki hepsinde de sevimli ve güzeldir. Nice insanımız “Bir gün benim de başıma konacak,” ümidi ve hatta inancıyla yıllarca Millî Piyango bileti almış ve gönlünde zengin bir hayata kavuşma umutları beslemiştir.
Talih Kuşu’nun hayranları, hizmetçileri, müdavimleri ve âşıkları genellikle orta hâlli ve fakir insanlardır. Çünkü Nasrettin Hoca’nın “Göle Maya Çalmak” fıkrasındaki “Ya tutarsa?” sözünü çağrıştıracak biçimde kurgulanan ve Metin Akpınar’ın oynadığı reklam filmindeki “Ya çıkarsa?” sloganı kalplerine kazınmıştır onların.
Talih kuşuyla 1980’de, evliliğimin ilk aylarında tanışmıştım. İşim, eşim, kiralık da olsa bir evim ve belirli bir maaşım vardı. Maaşımın üçte biri kiraya, üçte biri düğün borçlarına gidiyor, kalan üçte birle kıt kanaat geçiniyorduk. Yeni evli bir çiftin ve dolayısıyla yeni kurulan bir hanenin ihtiyaçları biter mi; bitmiyordu tabii. Cüzdanımın gücü çatal, kilim, soba gibi alelade ihtiyaçlara ancak yetiyordu. Televizyon almak, ikinci el de olsa bir otomobile sahip olmak; ertelemek zorunda kaldığımız en hayati hayallerimizdi.
1981 yılbaşına girerken Talih Kuşu’yla tanıştım; “Ya çıkarsa?” diyerek eşim ve kendim için birer Millî Piyango bileti aldım. Talih Kuşu başımıza kondu mu? Hayır… Ama bir şey keşfettim. Maaşımın çok küçük bir kısmına heba ederek satın aldığım bu küçük bilet birkaç gün tozpembe hayaller kurmamızı sağlamıştı. Devamı geldi tabii… Her ayın birinde maaşımı alır almaz bir Millî Piyango bileti alıyordum. Böylece ayın dokuzundaki çekilişe kadar son sistem bir televizyon, Murat 124 marka otomobil ve hatta yeni bir daire alma hayalleri kurabiliyordum. Bazen biletime amorti çıkıyor, hayallerim yeni bir başlangıçla ayın on dokuzuna kadar uzuyordu. Ayın yirmisinde acı gerçekle yüzleşince hayal kurmaktan vazgeçiyor, yeni bir bilet almak için maaş günümü bekliyordum. Hayallerin gönlümü coşturması, çıplak gerçeklerin ise küstürmesi üç yıl sürdü. 1984 yılbaşına girerken (onca parayı nereden buldum tam hatırlamıyorum) birkaç seyyar bayiden toplam on iki adet çeyrek bilet aldım. Yılbaşı gecesi gelmişti. Manavdan meyve, kuru yemişçiden çerez, bakkaldan kola alarak evime geldim. Eşime biletleri gösterdim. Çok sinirlendi: “Biz üç komşu aramızda para toplayıp bir tane yarım bilet aldık, sen bir düzine almışsın, onca parayı nasıl sokağa atarsın?” diyerek payladı beni.
Neyse efendim, uzatmayalım: Uzun ve eğlenceli bir gece bizi bekliyordu; televizyonda harika bir program vardı; büyük ihtimalle programı M. Ali Erbil sunacak, şarkılar skeçler gırla gidecekti. Hatta gece yarısına doğru dansöz bile çıkacaktı ekrana. Uzun süren yılbaşı gecesinde biletlerimi son rakamına göre tasnif ederken şunu fark ettim: Son rakamı 2 ve 8 olan biletim yoktu. İçimden: “Şeytan bu ya, amorti kazanan numaralar 2 ile 8 olur.”
Öyle de oldu. Satın aldığım 12 bilete amorti dahi çıkmamıştı. Fakat eşimin ve iki komşusunun ortaklaşa aldığı yarım biletin son dört rakamına ikramiye çıkmıştı. Öyle denk gelmişti ki eşimin kazandığı para benim kaybettiğim para kadardı. Bu gerçeği öğrenince babamın bir sözünü hatırladım: “Kumarcının kumarcıya senede bir kuruş hakkı geçmezmiş.”
O gün şunu anlamıştım ki benim için alın terinden başka kazanç kapısı yoktu: “Aman olmasın!” diye düşünerek Talih Kuşu’nu kovdum evimden, bir daha da yaklaştırmadım.
Millî Piyangodan sıtkım sıyrılmıştı ama 84’ten 2021’e kadar geçirdiği değişim ve dönüşümleri takip etmiştim. Millî Piyango, sonucun anında öğrenildiği Kazı Kazan diye bir bilet türünü piyasaya sürünce piyango özelliğini kaybetmeye başlamıştı. İnternetin gelişip yaygınlaşmasıyla Şans Topu, Sayısal Loto, Süper Loto gibi değişik şans oyunlarıyla portföyünü zenginleştirdi.
Derken 2019’da Millî Piyango, Demirören Sısal ortaklığına on yıllığına kiralandı. İdari teşkilatıyla, bayileriyle Merkez Bankası gibi para basan, tabiri caizse altın yumurtlayan bir tavuk olan Millî Piyango’nun özel bir şirkete devredilme sebebini bir türlü anlayamadım. Masrafı çok, geliri az bir kuruluş değildi ki özelleştiresiniz.
2020’nin son ayında basın yayın organlarında “At yarışları da Sısal’a devrediliyor, Şans oyunlarından alınan yüzde on sekizlik KDV sıfırlandı,” gibi haberler çıktı. İnanamadım tabii. Google emmiye sordum durum nedir diye.
Hay sormaz olaydım! O günden beri Facebook’taki sayfamda Millî Piyangonun reklamlarını görüyorum. Son gelen reklam aynen şöyle: “Çılgın sayısal loto… Şimdi şansını dene!”
Haklısınız kardeşim! Çıldırmama az kaldı! Kaptınız Talih Kuşu’nu, sonra da onu mücevher yumurtlayan tavuğa dönüştürdünüz; geçin bakalım dalganızı. Bugünlerin bir de yarınları var.
Şimdi diyeceksiniz ki: “Bu mu yani? Talih Kuşu’nun mücevher yumurtlayan tavuğa dönüştüğünü mü yazacaktın?”
Hayır, bitmedi yazacaklarım; sabredin biraz.
Neyse efendim, sosyal medyadaki piyango reklamını tıklayarak online siteye girip Kazı Kazan butonunu tıkladım.
Aman Allah’ım! Neler görüyorum, sanal da olsa ne tür bir yere gelmiştim ben? Las Wegas’taki Casıno Royal miydi burası? “Süper Zarla Kazan, Altın’a Hücum, Para Kuleleri, Loto Gümüş, Viking Hazineleri” gibi otuzdan fazla rengârenk şans oyunu vardı bu sitede. Şans oyunu demek yanlış bence; resmen kumarhane…
Baktım, her oyun penceresinde “Oyna, Dene” diye iki buton var. Dene butonu bir anda çocukluğumu hatırlattı bana. Çocukken köyde mile (misket, cilli, bilye diyenler de var) oynardık; bazen yepyeni milelerimizi kaptırmaktan korkarak “Lopakçına oynayalım, mahsusçuna oynayalım,” derdik. Kendi kendime “Dene kelimesi lopakçına oyna anlamına geliyor sanırım,” diye düşünerek Süper Zarla Kazan oyununu denedim.
Aaa, bir zarı üst üste yedi defa tıkladım, 10 lira yatırıp 985 lira kazandım! Tabii ki lopakçına… Sonra ne mi oldu? Oyna butonunu tıkladım mı? Kredi kartı numaramı verip zar attım mı? Elbette ki hayır! O kadar akılsız bir idiot değilim elbet.
Talih Kuşu’nun müthiş dönüşümü ile neyi kastettiğimi şimdi anladınız değil mi? Maalesef ki o sevimli kuş Las Vegas kumarhanesine dönüşmüş.
En çok neye hayret ediyorum biliyor musunuz? Her sene yılbaşı yaklaşırken “Yılbaşı kutlamak Hıristiyanlara mahsustur, piyango bileti haramdır, mekruhtur vs.” tartışmaları yapılırdı. Bu sene de yapıldı elbette fakat hiç kimse Talih Kuşu’nun kumarhane dönüşümünden bahsetmedi.
Be hey namazdan abdestten, Allah’tan Kur’an’dan, haramdan günahtan bahsedenler! Nerdesiniz? Görmüyor musunuz bu rezaleti?
El-cevap: “Muhterem kardeşim; devletimizin piyangoyu devredip KDV’yi sıfırlaması çok hayırlı olmuştur. Artık vatandaşın kursağından haram lokma geçmeyecektir.”
Be hey yandaş yalaka medyanın kiralık kalemşörleri! Nerdesiniz? Bu gerçekler hiç mi acıtmıyor içinizi?
El-cevap: “Birader, özelleştirme vs. hep devletin âli menfaatleri için yapılmıştır. Piyangonun Las Vegas’a dönüşmesi çok isabetlidir. Sebebi şudur: Biliyorsun ki internet ortamında bahis siteleri var, bunların çoğu kapatıldı. Ayrıca korona salgını nedeniyle tüm kahvehaneler ve kumarhaneler de kapalı. Ne yapsın kumarcılar? Onları da düşünmek lazım, öyle değil mi? Kumarcı dediğin cebinde para tutmaz, eline para geçince mutlaka kumar oynayıp o parayı kaybetmesi gerekir. İşte Talih Kuşu’muz bu ihtiyaca cevap veriyor.”
Be hey amirler, yetkililer, müfettişler, hâkimler, savcılar! Bu nasıl tezgâh? Yok mu bu kumpaslara dur diyecek?
El-cevap: “Ben bilmem, ağam bilir!”
Son söz: Yerlilik ve millîlik lafla olmaz. Önce bilgi ve şuur geekirr, sonra da icraat.
Kalın sağlıcakla.
YORUMLAR
Baktım yazıya yorum yazılmamış.Teferruatlı, ilginç , bir o kadar da doğru yazılanlar.Adamın birisi dedi ki;Kumardan, organ mafyasından,ot mot satandan vergi al..dediler ki meşrulaştırmak mı istiyorsun kanunen yasak olanbu faaliyetleri... ? Şimdi sormak lazım bu faaliyetleri meşrulaştırmak mı istiyorlar acaba?Amaç bu mu?..Yoksa yukarıdan caiz diye bir emir mi geldi de biz duymadık..Saygıyla..