- 659 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ASIL İFLAS EDENLER
Azimli olmak muvaffâkiyet elde etmek için gerekli bir özelliktir. Bu kararlılığın, hırsa dönüşmesine izin verilmemelidir. Kişi rızkını kazanmak için de gayret etmelidir. Bu gayreti Allahû Tealâ’ ya hamdetmede de göstermelidir. Elindekileriyle yetinmeyip fazlasını arzulamak başa gelecek felaketlerin başlangıcıdır. Bütün bunlar ihtirasımıza, nefsimizin hevasına mâni olamamaktan kaynaklanır. Bu doğru değildir. Aksine hakikâtte verdiğimiz mücadelede mâğlup olduğumuzun kanıtıdır. Açgözlülüğün haddimizi aşmasına mâhâl vermesidir. İhtiras ve tamâhkârlık akılla varolan bir istidât değil nefsin açlığından doğan bir za’fiyettir.
Açgözlülük; öfke, kibir, haset, kin, riyâkârlık gibi kötü hasletleri de beraberinde getirir. O hâlde insanlar zâhirde elde ettikleriyle yükseldiklerini zannederler. Oysaki nedâmet fırtınasında yok olacaklarından alçak meziyetlere sahip olacak kadar düşkündürler. Yani tamâhkârlığın kişiye pişmanlık, hayal kırıklığı ve mutsuzluktan başka getirisi yoktur. En başından beri kişi müflistir fakat farkında değildir.
Açgözlülük kalp hastalıklarından biridir. Ruhu çürüttüğü gibi bedeni de yıpratır. Refah içinde yaşamak amacıyla yıllarca biriktirdiği para, mal ve mülk için verdiği çaba kişinin bedenini zayıf düşürür. Ve belki de elde ettiklerinden evvel ölümü tadar. Bu yüzden çok geç olmadan açgözlülük illetinden kurtulmak gerekir. Bu kötü huyun zıddı cömertliktir. Cömertlik yüksek bir fazilettir. İlk önce hâsisliği giderir. Sonrasında kişiyi sevmek, paylaşmak, gıpta etmek, mütevâzi olmak, kanaâtkâr davranmak gibi ihsanlara kavuşturur. Tamâhkâr insanlar doymayı bilmedikleri için doyurmayı da bilmezler. Ama eli açık insanlar kendinden önce başkalarını düşünürler. Müsterih bir hayat için muhteris bir karaktere ihtiyaç yoktur. Çünkü cömert olmanın hem Hak hem de halk katında mükâfatı vardır. Bu yüzden eli açık olanlar el üstünde tutulmaya lâyıktır. Gözü aç olan ise gözden düşmeye mâhkumdur...
Zenginlik, fakirliğe göre daha güzel bir nimettir. Çünkü zengin kişi birden çok fakire bakabilecek imkâna sahiptir. Fakat yoksullar için muhâldir. Kişi zenginliğiyle övünürse kül olur, fakir ise ’’ El fakru fâhri ( fakirlik övüncümdür )’’ dediğinde hakiki kul olur. Böylelikle üstünlük elden gider, iş her zaman kullukta biter. Keşke insanlar asıl zenginiliğin tokgözlülük olduğunu bilselerdi. O vakit hırslarına yenik düşüp daha fazla mal mülk edinmeyi bırakırlardı. Elindeki iki lokma ekmeği bile çok görüp başkasıyla paylaşarak gönülleri hoşnut etmesini bilirdi. Zirâ Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de ’’Zenginlik mal çokluğuyla değildir. Bilâkis zenginlik göz tokluğuyladır.’’ buyuruyor.
Kısacası kanaâtkâr, cömert ve açgözlü insanların nihâi sonu bellidir. Nitekim Hz. Ali ( r.a.) Efendimizin de buyurduğu gibi ’’ Kanaât eden aziz, açgözlülük yapan zelil olur.’’