- 408 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Korku
Korku
Tehlike veya tehlike olasılığının, düşüncesinin uyandırdığı duygu.
Tehlike olasılığında, "Korku"; düşüncesinde ise "Kaygı" vardır.
Trafik işaretlerinde, muhtemel tehlikeleri ikaz eden levhalar vardır. Heyelan ve vahşi hayvan çıkabilir levhalarını yöresel olarak; "Daş düşebülü, ayı çıkabülü!" şeklinde yorumlayanlar olabilir.
Korku, tehlikelerden sakınmayı sağlayabilir. Çocukların ormandaki hayali yaratıklardan korkması işe yarar; gerçek yırtıcılardan sakınmalarını sağlar. Karanlık yerlerdeki hayaletlerden korkması da işe yarar; karanlıkta göremediği tehlikeli eşyalardan ve kazalardan sakınmış olur.
Korkunun tehlike ve kaza ihtimallerine karşı işe yaradığı açık. Bir de "Kaygı" durumu var. Sosyal hayatta, muhtemel tehlikelerin düşüncesi. Yani tehlike ihtimalinin düşüncesi.
Korkunun ileri aşaması, "Korkaklık" olarak görünür. Kaygının ileri aşaması ise "Kaygı bozukluğu" olarak bilinir. Her ikisi de bireyin yaşam alanını daraltır veya kontrolü bireyden alır. Korku ve kaygı, tamamen kişiyi ele geçirir.
Toplumsal alanda korku ve kaygı, neden üretilir; ne işe yarar?
Sigortacıların en sık kullandıkları "Korku ve kaygı" unsurlarıdır. Kaza sigortası için korku ve kaygıya ihtiyaç vardır. Korku ve kaygı reklamlarda da işlenebilir. Ayrıntıları bilirsiniz. Ben asıl korku ve kaygı üreterek toplumsal alanda etkin olmak ya da kontrol sağlamak nasıl oluyor, ona bakacağım.
Toplumda üretilmiş hazır kaygılar vardır. Bunlar nesilden nesile aktarılmış olduğundan ayrıca zahmet edip üretmeye gerek yoktur, hazır korku ve kaygılar kolayca kullanılabilir. Bunlar; ölüm korkusu, fakirlik, hastalık, esaret, hırsız, mafya, cin, şeytan, hortlak, hayalet, ateş, zebani gibi toplumda "korku ve kaygı" şeklinde yerleşmiş kullanıma hazır olanlarıdır.
Hazır korku ve kaygıların nasıl işlediğine bakalım.
Mafya, hazır korku ve kaygıyı kullanır; gerekirse kendisi de üretebilir. Haraç almak veya alacak tahsili yapmakta kullanabilir. Cinci, hazır korku ve kaygıları kullanarak gerekirse kendisi üreterek insanlardan maddi manevi menfaat sağlayabilir. "Cin" demekten bile korkan "Üç harfli" diyen birine, içine orta harfi "İ" olan bir şey kaçmış dediğinde korku ve kaygı otomatik işler. Gerisini biliyorsunuz. Bir de süslü çerçevelerde- panolardaki (Kendilerine ait olmayan) söylemlerle insanları, "Ölüm" ve "Ateş" üzerinden korku ve kaygıya sevketmek için gayret edenler var. Güya panoyu üreten her kim ise onun ikazıyla korku ve kaygı duyunca ölümden ve ateşten kurtulunacak gibi imalar edilir. Aslında yerleşik hazır korku tetiklenerek insanların fikirlerini yönetmek ve yöneltmek amaçlanır. Kimi korku ve kaygıya kapılabilir kimi de "Külahıma anlat" diyebilir. Asıl külahçılar hedefteyken, diğerleri daha da fazla hastalık derecesinde korku ve kaygıya itilir. Külahçının zaten korkusu yok. Çünkü sağlık yerinde ve imkan-para var ise genelde bu korku ve kaygılar, perdelenir. Ne zaman sağlık gider, imkanlar daralır; korku ve kaygıları külahçılar da dillendirmeye başlar.
Son tahlilde; herkes kendi korku ve kaygısını dillendirir. Kendinde olmayandan zaten bahsedemez. Korku ve kaygı üreterek diğerlerini etkilemeye çalışmanın arka planında, kendi korku ve kaygılı hali saklıdır. Gençken modifiye kullanaların yaşlanınca, otomatik kullanmaya başlaması gibi. İmkan var iken korku ve kaygısını perdeleyenler, perde kalkınca süslü çerçeve ve panolarda ikaz niyetiyle korku ve kaygı yayma çabasına girebilirler. Korku, optimum olduğunda yani korkaklık veya gereksiz cesaret olmadığında; kaygı da "Kaygı bozukluğu" derecesinde olmadığında sorun olmaz.
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.