- 505 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DERİN ACILAR DİLSİZ Mİ DOKTOR?
Mart başıydı...Derya’nın psikiyatr randevusu vardı.Gitmemek için bahane arıyordu..Ona göre parayla dert anlatmak saçmaydı.Hem zaten anlatınca ne olacaktı?Onun, geçmişinin kurcalanmasına değil ilelebet silinmesine ihtiyacı vardı.Babasının: "Dikkatli kullan"diye uzattığı aracın anahtarını aldı...Anne ve babasının iki yıldır ne kadar da çok acı göğüslediğini düşündü onların çaresiz yüz ifadelerini izlerken.."Tamam" dedi mahçubiyetle..Bir yandan araca binerken diğer yandan anne ve babasının apartman kapısından girdiklerinden emin olmak istedi.Takati yoktu.Arkasına yaslandı ve gözlerini kapadı.Bir törende görev almış ögrenci edasıyla ve sırasıyla aklından geçmeyi bekleyen eskileri düşündü.Ne çok acıyı kalbine hapsetmek içinde tutmak zorunda kalmıştı?Ne kadar çok enayi yerine koyulmuştu?O sahneye gelinde aniden gözünden yaşların istemsiz olarak süzüldüğünü farketti.Iki yıl önce aynı zamanlarda terketmişti evini.Ve babaevine aynı zamanla kaçarak gelmişti.Soğuk bir iklimde ayağında kapı önü terliği ve bir basma etek,başında bir Tokat yazması ve saç örgüsü siyah hırkasıyla..Eşi herzamanki alaycı ifadesiyle "defol git"diye suratına kapıyı kapatırken gözleri içeride kalan çocuklarını aramıştı..Öfkeyle kornaya yumruk attı.Etrafta kimse yoktu.."Oh be!!"dedi bir de milletle mi uğraşacaktı???Ailesine idi o ani kızgınlığı...12 sene maruz kaldığı eziyet hiçe sayılmış,baba evine geldiğinde boynundaki 5 parmak izi hemen unutulmuş,sevgi ihtiyacı görmezden gelinmişti.Durup durup "Başka adamla niye konuştun?" diye onu yargılarlarken.."Ve senin tek düşüncen artık çocukların" diye kafasında sürekli papağan gibi tekrarlarlarken...Bir kadın gibi yaşamadan geçip giden kocaman yıllar...Ahhh! Onların için bunun bir önemi yoktu.Konuşmak ayıptı,günahtı...Susulmalı ve kader deyip kabullenilmeliydi...Yavaşca hareket etti.Yol boyunca bir yandan hakim olamadığı göz yaşlarını siliyor,diğer yandan içindeki bir araca çarpmak dünyadan ilelebet silinmek isteğini bastırmaya çalışıyordu.10 dakikalık yol ona bir asır gelmişti...İndi.Hastanenin bahçe kapısına yöneldiğinde çimenlikte gezmekte olan ve kendisine boş gözlerle bakan orta yaşlı iki erkek gördü..Önce ona sonra nefretle birbirlerine baktılar.Derya "kimbilir sizi kimler anlamadı?" diye söylendi kısık sesle.İçeri girmek istemiyordu.Sadece 10-15 dakika bu yataklı hasta kişileri izleyip sonra da bir boş araziye gitmek ve kafası düzelene kadar belki 3-5 gün belki 10,orada kalmak istiyordu..Ailesine bunu anlatamazdı,zaten imkânsızdı.Yalan da söyleyemezdi.İlaçlarını soracaklardı.Mecburen hastane kapısını araladı.10 adım kadar ötedeki sekreter direkt sol çaprazdaki doktorun odasını işaret etti."Randevulusunuz!" dedi.Doktor odasının kapısına geldiğinde,kolu indirmemek için bir iki dakika bekledi.Derin derin nefes alırken korku,kaygı,öfke huzur tüm duygularını bir arada yaşıyordu.Aniden kendisinin de anlam veremediği bir şekilde koridoru kaplayan bir sesle bağırdı: "Benim burada ne işim var?" Hıçkıra hıçkıra ağlarken yan odadan sese koşup gelen kelli felli kısa boylu tıknaz erkek doktorun kollarından kurtulup kaçmaya çalıştı.Kendi doktoru Özlem Hanım da "Tamam tamam hepsi geçecek!!"diye kenardan teskin etmeye çalışıyordu.Sürekli tekrarlanan acılar nasıl geçecekti ki?Odaya getirildiğinde ve hasta koltuğuna bırakıldığında bir ayağı kapıya yakın kaçma gayretinde,şehadet parmağı yarım havada,medet umarcasına doktora bir şey sorma gayretindeydi...İçler acısı haline Özlem hanımın da gözleri dolmuştu...Sor dedi şevkatle yere çökmüş gözlerine bakarken..."DERİN ACILAR DiLSiZ Mi SAHİDEN?NE OLUR DİLSİZ DEYiN...BEN GÖRDÜM.." Öfkeyle doktoru itercesine KALKTI."YAPMAYIN ALLAH AŞKINA!DERİN ACILARIN DİLİ VARMIŞ...BİZE GELİNCE SUSMUŞ.."
....
DEVAM EDECEKKKKKK....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.