Duvarlar
Kelebekler uçuşuyor sol yanımdaki duvarda, hani olur ya, eskiden 1 milyoncular vardı, şimdi de marketlerin ıvır zıvır bölümlerinde satılan duvar süsleri olur, daire şeklinde, plastik, 3 lü 4 lü duvar süsleri, en alttakinde kelebekler uçuşuyor renkleri kırmızımsı mavimsi yeşilimsi, onun hemen sol çaprazında duvar saati ekstra eklemeler yapmışım, sanırım rakamların içi boşmuştu, onları baskı devre kalemiyle siyahla doldurmuşum daha iyi seçilsin diye, saat 01:25 i gösteriyor şimdi, onun hemen sol çaprazında da yine kelebekler, aslında ben onları hep kuş olarak biliyordum demek ki aklımda başka tablo veya süs kalmış, kelebeğin rengi mavi hem daha belirgin ve büyükçe en alttaki süse göre, , yeşil bir ot, filiz gibi, bir yanında da çiçek açmış dal çizmişler...
Ben tablolara milyon dolarlar verenleri anlayamadım hiç.. Bir tarafta insanlar yoksunluk çekerken milyon dolarlar vermek duvar süslerine, tablolarına insanlık değildir bence.. Veya bizlerin milyon dolarları olsa bir kaç resme, tabloya, çiniye basar mıyız ki milyon milyarları, düşünmek lazım.. Ha suyu altın kaplamalı bardaktan içmişsin ha cam veya tahta bardaktan..
Aslında bu süslerin içindekiler böyle değildi, en altta kafeste bir kuş varıdı, en üstte de kafesin kapağı açılmış göğe doğru uçan kuşlar, sanırım hafızamda başka süsler kalmış.. Bu arada saatin arka planında da kelebek resmi ve sanırım kız kulesi ve kız kulesine tutunmuş penbemsi beyazsımsı çiçekler... Yoksa Galata kulesi mi, evet galata kulesi o, kız kulesi değil, İstanbul’u hiç sevmem oysa, kim alıp getirdiyse bunları bilmiyorum, Öyle pek bir süs meraklısı değiliz hatunla aslında.. Belki de hediye veya gidip geldiğimiz arkadaşların evinde beğendik oradan aşırdım zorla laf ile sık boğaz ede ede, zorla değilse bile bir dahaki gelişinize bunlardan bize de getiriyorsunuz demiş de olabilirim.. Yoksa ben mi aldım,
Düşünüyorum da bu süsleri kim aldı? Kim getirdi, hediye miydi?
Duvarların boyası gelmiş yine, 2 yıl oldu boyayalı, sigara dumanı sinmişti sol üst köşeye epey, bir günü mü almıştı boyamak, ustası olmayınca da fırça izi duruyor daha alçıpanların altında boydan boya...Bir de doğalgaz borusu var, onun da duvar tarafına led döşemiştim, karşımdaki duvarın tavana yakın tarafının tam ortasına denk geliyor gibi bir çivi var, onu da itina ile boyamışım uçunda hafif siyahlık görülüyor yine de nasıl bir itina ise, bu arada unutmadan doğalgaz borusunu duvara tutturan ihtimalen 1,5 metrelik aralıklarla dubel ve vidalar var, doğalgaz borusunun duvardan çıkış yerlerindeki plastik muhafazalarda hafif boşluk var oraları boya ile doldurmayı unuttuysam eğer, siyah gözüküyor..
Balkona açılan plastik doğrama kapı ve penceredeki storlar sanırım Samsundan gelmişti, elektironik alışveriş sitelerinden alınıyor ya ekseri bir çok ürün, malzeme artık, lakin mağazaların künyelerinde şehrini bir türlü bulamıyorum kullandığım uygulama da hatta bununla ilgili soru da sormuştum robota, müşteri hizmetlerine ulaşamamıştım veya açmamış da olabilirlerdi, yalınız şimdiye kadar hiç mağdur olmadım, ara sıra görüyorum haberlerde de bilgisayar almış vatandaş, bilgisayar kutusundan üç dört kitap çıkmış, bana hiç denk gelmedi, umarım denk gelmez, kimseye denk gelmesin dolandırıcılar.. Storeların rengi de dolapların rengiyle uyumlu olsun demiştim biraz, yeni daireler bildiğini üzere biraz işçilik ve malzemeden çalıyor, kolon ile kapı ve pencere üstlerine tuğla döşüyorlar genelde, lakin ben Hatırlamıyorum matkap alçıya mı, tuğlaya mı veya betona mı denk gelmişti storeları takarken...Kapılar da adi sanırım maldan çalmışlar, oda kapısında ne işi var buzlu camın değil mi?
Bir de terlik almıştım internetten o da daaaa Muştan gelmişti.. Devir böyle bir şey işte.. Şu ışınlanma da bulunaydı efendim.. Bir tuşa bas Tanrı Dağlarına, bir tuşa bas Akdeniz sahilleri, bir tuşa bas, Kızılderili yerleşimleri, bir tuşa bas Merhaba aborjin kardeşim, nasılsın bir kahve içmeye gelmiştim.. Var mıdır siz de Türk Kahvesi, olmazsa üçü bir arada da olur...
Unutmadan yine doğalgaz borusunun 15 cm gibi üstünde duvarda bir tane buvat var, elektirik tellerinin keşisim yeri yani, trafikte bu buvatları kavşaklara benzetebiliriz, hani derler ya, sarı renkli kablo topraklama, mavi veya kahverengi artı, diğeri de eksi faz... Geçen haftada şartel attı durup dururken, bir plastik kokusu geldi, fırının bağlı olduğu priz, söktüm resmen erimiş, değiştirdim amma yerine taktığım prizin de gerdirme vidasının uçu yalama olmuştu, epey uğraştırdı, vida kutusunda varmış sağlamları, penseyle sökmüştüm vidayı, tornavida tutmamıştı... Öyle işte..
Aslında yazacak çok konu var ama okuyanın damarına basmayayım dedim. İnce detayları son 3-4 yılda daha iyi görmeye başladım, son yıllarda daha net görüyorum yine de, lakin saflık var bende, insanlık..
İnsanın kulakları bazı sesleri duyamaz, ledlerin bağlı olduğu adaptörlerden yine de ince bir cızlama sesi geliyor, bu adaptöpler de led ışıkların uzunluğuna göre, ikinci ledleri çekerken, ikinci el almıştım ikinci adaptörü yine elektronik mağazadan, lakin beklemiştim yaşadığım şehirde bir satıcı çıksın diye, çünkü elektronik devrelerin çalışıp çalışmadığı denenmeli sonuçta.. Yüzde 40 veya 50 daha uyguna gelmişti yanlış hatırlamıyorsam sıfırı 90-120 kaymeydi, ben 50 ye aldığımı hatırlıyorum, acaba bu ses o 50 kaymelik farktan mı, aslında ben duymuyorum o sesi de, duyan olunca ben de artık sanki devamlı o sesi duyuyorum, o cızlama sesi var gibi geliyor odada.. Lakin duymuyorum ama var, sandalyenin üzerine çıkıp kulağınızı dolaplarının üstüne yaklaştırınca daha net duyuluyor o ses.. Galiba sesin de yayılma hızıyla yani mesafeyle alakalı.
Aslında yazacak çok konu var ama okuyanın damarına basmayayım dedim. İnce detayları son 3-4 yılda daha iyi görmeye başladım, son yıllarda daha net görüyorum yine de, lakin saflık var bende, insanlık..
Aslında ideolojiler ve inançlar da duvarlar gibi, dikkatli bakmazsan, dikkatli dinlemezsen eksikliklerini göremezsin. Tam, ideal, süper sanırsın kendi inancını. Detaylara odaklanmamanız için de şeytan detaylarda gizlidir deyivermişler, oysa detaylar o kadar çok gerçeği barındırır ki içinde... Şeytan denen bir mahluk varsa inanın suçsuz günahsız olmalı...
Tavandaki lambanın muhafazası da epey tozlanmış sanırım, biliyor olmalısınız ışık enerjisinin yüzde doksanı ısıya gider, daha teknik bilimlerde uğur böceğinin ışık ürettiği gibi kayıpsız bir ışık üretemedik.. Ve hala barajlardan ve elektirik santrallerinden veya trafolardan kablolarla elektirik sağlanıyor konutlara, oysa elektiriğin kablosuz olması fikri daha lise de okurken aklıma gelmişti. Çünkü Tanrı varsa onunla aramızdaki iletişim, alıcılık ve vericilik kablolarla sağlanmıyor ki..
Bu yazıdan elektirik aldıysanız şartelleri indirin lütfen, karanlığı dinleyin, geceyi... Nasıl elektirikler var çevrenizde, içinizde, zihninizde.. Sonuçta, elektirikli edebiyat yapıyoruz bu tür sitelerde.. İnsanlar elektirik olmadığı zamanlarda nasıl yaşadılar ki.. Evet ülkemizdeki Y kuşağının ekserisi elektiriksiz çocukluk geçirmiş olabilir veya köy ve yaylarlarda geceyi dinlemiş olabilir, ancak sonraki kuşak elektiriksiz yaşamayaz artık. O yüzden elektirik idaresi devletleştirilmeli yeniden. Özele devredilemez. Nasılsa devletleştirilecek yeniden, mecburuz buna çünkü millet ve devlet olarak.. Ve bir gün elektiriği, telefonu, interneti ve suyu ücretsiz kullanacaksınız.. Size bu vaatlerle gelenlere oy verin emi..
Duvar dedik ne anlattık ben de bilemedim.. Maksat kılavyeye basmak olsun işte...
Hep dediğimiz gibi dostlar...
Eksik ve aksi olmayın
ve ve ve en sevdiğinize emanet olunuz..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.