- 605 Okunma
- 5 Yorum
- 4 Beğeni
N İ L G Ü N - 10 -
Böylece kitaplarını bir çantaya doldurup kütüphaneye gitti. Oradaki görevli bayana bu kitapları hediye edeceğini söylediğinde bayan : ’’ Olmaz alamam ’’ deyince Nilgün ona zar zor anlatıp bu kitapları o köşeye dizmek istediğini söyleyince bayan Nilgün’ün ısrarı karşısında ’’ Egal, ne yapmak istiyorsan yap ’’ demişti.
Nilgün hemen kütüphanenin ikinci katına çıkıp elindeki kitapları buraya dizdi. Şimdi işte bu köşe biraz canlanmış çoğalmıştı. Sonra kitaplardan birinin ön sahifesine uzunca bir yazı yazdı. Kitap okuma aşkı ile kitap okumanın önemi ile ilgili bir yazı. Sonra onları bırakıp evine döndü. Nil gün hep merak etti acaba o kitaplar okunmuşmuydu...
Aradan yine bir iki gün geçmişti ki Nilgün’ün babası artık bu defa kararlı olarak hazırlığını yaptı, gidecekti.
Nilgün üzgün bazen göz yaşları döküyor mektuplar yazıyor babası ile göndermek için. Arkadaşlarına, annesine, kardeşlerine mektuplar yazarak babasına verdi. Çaresizdi Nilgün bazı istekleri olmuyor elinden bir şey gelmiyordu.
Bir sabah babası ile evin önünden geçen tren yoluna indiler. Türkiye trenini beklemeye başladılar. Nilgün ağlıyor babası onu teselli etmeye uğraşıyor. ’’Yine geleceğim kızım üzülme, bir gidip evdekilerin ihtiyaçlarını karşılayayım iş yerimi kontrol edeyim gelirim.’’ O zaman Nilgün biraz teselli oluyordu : ’’Söz mü babacığım gelecekmisin’’ ’’ Tabii kızım inşallah gelirim’’
Tren gelmiş Nilgün bir türlü babasının ellerini bırakmıyor ağlıyor ağlıyordu. Babası da ağlıyordu. Böylece ayrıldılar. Nilgün evine döndü günlerce göz yaşı döktü. Çaresiz her acıya her ayrılığa dayanmak zorundaydı.
Evet insanlara ne sonsuz bir dayanma gücü vermişti Allah. Nasıl bir zorluklar içinde olursa olsun içinde bir ümidi oluyordu yaşamak dayanmak için. Bir yerde bu Nilgün ’ün Vatan hasreti bir gün Vatanına oradaki sevdiklerine kavuşmak isteği onu ayakta tutuyor ve dayanıyordu.
Bir de yakında doğacak bebeği için her şeye katlanmak zorundaydı. İşte yeni bir uğraş onunla avunup mutlu olacak, sıkıntılarını ona unutturacak bebeği.
Aylar geçti, biraz mutlu, bazen de göz yaşları ile ama hep dayanmak için içindeki umutlarla yaşadı Nilgün. Bir pazar sabahı yine heyecen ve koşturmalarla hastahaneye gitti. Öğle üzeri on ikiyi beş geçiyordu bebeği doğdu. Bir hafta hastahanede rahat geçirdi günleri... sonra eve döndüler.
İlk zamanlar Nilgün biraz zorlandı ise de bebeğin bakımında, sonra her şeyine alıştı. Artık Nilgün boş günlerdeki üzüntülerini unutmuş , bebek bakımının bütün gününü alması ona boş bir saat bile bırakmıyordu.
Aradan bir kaç ay geçmiş Nilgün, oturdukları bu evden bebeğin bazı durumları için çıkmak zorunda kalmışlardı. Nilgün’e kalsa çıkmaz burada idare ederdi, ama burada böyle mecburi idi.
Sonra şehirden biraz uzak bir eve taşındılar... burası daha da büyük bir evdi. Nilgün hangi penceresinden baksa bir başka güzellikle karşılaşıyordu. Ama geceleri öyle olmadı, ormanlarla kaplı evin çevresinde karanlık ve korkulu manzaralar görüyordu Nilgün. Çoğu zaman bebekle zaman geçtiği için bu pencerelere artık takılmıyordu .
Aygün Deniz 17.12.2020
YORUMLAR
İlgiyle ve beğeniyle okudum hayat hikayesini
Siz yazın biz okuyalım usta kalem
Sevgiyle...
Aygün Deniz
Tebrik ederim saygı değer Aygün hanım kaleminiz yüreğiniz susmasın 👏 👏 güzel seri