- 326 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ERKAN OĞUR.
ERKAN OĞUR.
Mustafa ve Gülten Oğur 1954 yılında, Elazığ’dan Ankara’ya bir ziyarette bulunmak amacıyla giderler. Bu ziyaret esnasında Gülten Oğur sancılanır ve ardından Erkan Oğur dünyaya gözlerini açar. Daha sonrasında aile memleketlerine geri döner ve Erkan Oğur çocukluk dönemini Elazığ’da geçirmeye başlar. Erkan Oğur’un müziğe olan tutkusu çok küçük yaşlarda ortaya çıkmaya başlamıştı. Normal bir çocuğa kıyasla küçük Erkan, duyduğu bütün sesleri zihnine yerleştiriyor ve gördüğü nesnelere anlam vermeyi başarıyordu. Erkan’ın bu özel durumu, babası Mustafa Bey’in ilgisi çekmişti. Mustafa Bey, Kore Savaşı’nda görev almış, alanında başarılı bir askeri doktordu. Oğlunun yeteneklerini keşfettiği gibi, aklına Erkan Oğur’un bir bilim adamı olabileceği düşüncesi gelmişti ve Mustafa Bey’in bu düşüncesi Erkan Oğur’un eğitim hayatını şekillendirecekti.
Erkan Oğur henüz 3 yaşındayken, bir akrabası tarafından kendisine bağlama hediye edilir. Bağlamanın özel bir ismi bile vardır: “Balta”. Sanatçının müzikle ilk defa tanıştığı dönem bağlaması Balta’yı eline aldığı dönemdir. Üstün zekası sayesinde okuma yazmayı çok çabuk bir şekilde çözen Oğur; ailesinin de girişimleriyle, ilkokula 5 yaşındayken başladı. İlkokuldaki arkadaşlarına göre algısı daha kuvvetliydi. Erkan Oğur’un bu özelliğini babası nasıl fark ettiyse, öğretmeni de fark etmeyi başardı. Ülkü öğretmen Erkan Oğur’a önce bağlama, daha sonrasında keman dersleri verdi. Erkan Oğur’un bütün enstrümanları kavrayabilmesi, Ülkü öğretmeni çok heyecanlandırıyordu. Öğretmeninin destekleriyle Erkan Oğur, müziğe olan yeteneğini iyice geliştirdi ve böylece küçük yaşlarda müzik altyapısını oluşturmayı başardı.
İlkokulu Elazığ’da bitirdikten sonra lise eğitimini alabilmek için İstanbul’a gitti. İstanbul’un en önemli liselerinden biri olarak bilinen ünlü Kabataş Erkek Lisesi’ne yazıldı, ancak işler beklenildiği gibi gitmedi. İstanbul’da yalnızlık çeken Erkan Oğur, okulu bırakma kararı alarak ailesinin yanına dönmek istedi. Ailesi o dönemlerde Elazığ’dan Ankara’ya taşınmıştı. Ailesinin yanına geri dönen Oğur, Ankara’da lise hayatına devam etti ve mezun oldu. Sırada hayatının en önemli dönemi vardı; liseden mezun olduğu Ankara, Erkan Oğur için üniversite yaşamına ev sahipliği yapacaktı. Ankara Üniversite Fen Fakültesi’ne yerleşen Erkan Oğur, bu üniversitenin fizik bölümünü kazanmıştı. Aynı babasının istediği gibi, bir bilim adamı olma yolunda ilerliyordu. Üçüncü sınıfa geldiğinde karşısına bir fırsat çıktı; hak kazandığı bursu alarak, Almanya’da bulunan Münih Üniversitesi’ne gidebilirdi. Bu fırsatı değerlendirerek Almanya’ya gitti ve burada master eğitimine başladı. Erkan Oğur, Almanya dönemini yeni bir sayfa olarak görüyordu. Okuduğu fizik bölümünü severek okuyordu, ancak müziği çok daha fazla seviyordu. Verdiği cesur bir kararla, fizik mühendisi değil bir müzisyen olmayı seçecekti. Bu seçiminin ne kadar doğru bir hareket olduğunu ise yaşamının geri kalanında anlayacaktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.