- 356 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
HAYATIMDAN BİR YAPRAK
Yıl 1988-90. Konya’dayım. Evliliğimin dördüncü yılları. İki yıllık Değirmencilik Okulu’nu bitirmek için izin, rapor alarak okumaya çalışıyoruz. İlk dönem eşimle, oğlumu kayınvalidelerin evine bırakmak zorunda kaldım. Yarım dönem, onlarsız geçti. İkinci dönemin başında eşimin gönderdiği mektubda kısaca şöyle yazıyordu:
"İstersen tek gözlü bir ev olsun, yeter ki yanında olalım."
Orada neler olup bittiğini söylemesine gerek yoktu. Komşular, "okul bahane, boşanma şahane" dercesine öküzün altında buzağı arıyorlarmış.
Konya’nın kerpiçten olan duvarlarının kalınlığı 6o cm.i bulan tek gözlü bir ev kiraladım. Oğlum ve eşim yanımdalardı artık. Ev, tek gözlüydü ama sarayları bile kıskandıracak kadar içinde huzur vardı.
Oğlum, " baba, bana küflücüden(2. el) bisiklet al," demişti. Maaş kıt kanaat yetiyor, günlerimiz zorlu geçiyordu. Eşim dantel örüyor, çeyizcilere götürüp satıyordum. Derslerden kalan boş zamanlarda Mevlana’yı ziyarete gelen turistlerle ingilizcemi ilerletmeye çalışıyordum.
Maddi zorluklara rağmen okul bitti. Sıkıntılar zamanla unutuldu. Unutulmayan ailenin birbirine olan sevgisi, aidiyet duygusuydu...
12. 12. 2020
A. SARIKAYA