- 442 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Nasihat
Usulca eğilip ayaklarından öpüyordu, karasu taş köprünün..!
Salkım saçak dal vermiş söğütler
Suya eğilip selam duruyordu bu yüzlerce yıldır devam eden aşk öyküsüne..
- köprü yüzyıllardır niye dur sundu su öpmese yalamasa ayaklarını ?
Haykırmasa ona aşkını köpük, köpük
Sakalları uzamış, bıyıkları içtiği kaçak tütünden sararmış,beli iki büklüm olmuş ,yaşlılıktan ve dahi kederden...
Kasketinden süzülen ter ıslatmış o öpülesi pir-u PaK alnını...
Her zamanki gibi kurmuş bağdacını şalvarındaki yamaya aldırmadan. Sakin bir edayla çıkardı cebinden tabakasını..!
Sırtını dayadığı leçelikten esen sıcak rüzgar gölgeleri bile kavuruyordu.yaşlı ve titreyerek duran ellerinin parmakları arasında
Bembeyaz bir kefen gibi sarıldı ak kağıt tütünün bedenine,
Bir an duraksadı ihtiyar,aklından neler geçiyordu " kim bilir ? Derin bir iç çekti, gözleri buğulandı.
Ve sonra akkağıtlara sarılan tütün, verdi kendini elli yıllık dostunun dudağına...
Anılarını canlandırmıştı su ile köprünün aşkı...
Meryem’i bu köprüden geçirip gelin getirmişti, getirmişti getirmesine ya" bu kadim köprünün ayaklarından akan sular gibi temiz ve güzel meryem’de akıp gitmişti ebediyete.
Koskoca ağaydı bir zamanlar, namı dilden dile dolaşırdı "kör ahmet deyince" peh,peh,peh....
Belinde Belçika tabancası, parmağında atatürk portreli yüzük
Altında dönemin en fiyakalı arabası,lüks içindeki saltanatı...
Sönmeye yaklaşmış cigarasına derin bir nefes vurdu, doldurdu ciğerlerini dumanla, sanki geçmişe kahreder gibi sövercesine savurdu yarısı ciğerlerinde kalan dumanı...
Şimdi öylemi ? Kaybetmiş tüm servetini, malını ve dahi sağlığını. Hiçbiri üzmemiş onu meryemi kaybettiği kadar...
Birazdan ona seslenen oğluna doğru çevirdi başını,
- babaaa
-babaa yinemi sigara içiyosun ?
-yapma be babam doktor yasakladı onu sana
- kalk hadi eve gidelim , ne oturursun köprünün başında , hastalığın daha kötü azacak
Kaldırdı titreyen elini çağırdı oğlunu.
- gel oğul gel, gelde diyeceğim vardır sana
Oğlu söylenerek inerken köprünün ayağına,ne diyecek bu adam diye merakta etmiyor değildi
- otur oğul otur
- oturda dinle diyeceklerimi
- bak oğul 4 çeşit arkadaş vardır
1 - birincisi yemek gibidir hergün ona ihtiyaç duyarsın...
2-ikincisi ilaç gibidir kötü hissettiğinde ona ihtiyaç duyarsın
3-üçüncüsü ise hastalık gibidir, sen istemesende o gelir seni bulur
4-dördüncüsü ise tıpkı hava ,oksijen gibidir onu göremezssin ama her daim yanındadır
-Bunu böyle bil oğul, bu sana her daim ışık olsun sana mal mülk para bırakamadım ama bu öğüdü bıraktım oğul...
- kalk baba kalk eve gidelim ben anladım anlayacağımı
- seni hep üçüncü saydığın arkadaşların bulmuş bunu demeye getirirsin
- biz seni mal mülk yahut paraya değişmedik değişmeyeceğiz de
-Rabbim başımızdan eksik etmesin seni...
Gülümsedi ihtiyar,tebessümünün altında ise senide benim başımdan eksik etmesin Rabbim der gibiydi.
Arif sami iğde ( tarafımca yaşanmıştır )
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.