Köpük (Kısa Hikaye)
Çocuk hikayesi olup şiir tadında karalama çalışmasıdır.
...
Kadının elinde gazozu, şezlongda oturur vaziyette, uzanmakla kaykılmak arasında kararsız kalmış.
Yanında üç dört yaşlarında bir çocuk, kendi halinde kumsalda oynuyor.
Kum, güneş, sırtında bir tepe yaklaşık elli metre ötede sahil de küçük bir rıhtım var.
Küçük tekneler ve yatlar buradan ikmal yapıyorlar.
Kumsalın devamında rıhtım. Kumsalın devamında olup hatta sahil kumları rüzgarla rıhtımın üstünü kaplar.
Denizden iki metre kadar yüksekliğe sahip dok-un zemini de beton.
Kadın het fırsatta bu rıhtımda ayaklarını sallayıp oturmaya çalışır ve bu hareketi de çok severdi.
Çoğu zaman bunu da yanında çocuğu varken yapar ve ayaklarına çarpan deniz köpüğü ile de gülmeye doyamazlardı.
Kadın rüzgârın serinliğinde saçlarını dalgalandırıyor ve temiz havanın keyfine varmakla meşgul, sanki oğlan aklından çıkmış gibi davranıyor.
Oğlan üç yaş civarı, sanki yetişkin, sanki büyük adam. Her şeyleri serbest ve özgürce davranıyor.
Özgüveni yüksek.
Kimse yok yaban elde.
Sarı saçları dalga dalga esen yelde.
Köpeği karabaş başka telde,
Anne başka telde.
Bir elinde su kovası, kürek diğer elde, yuvarlanıyor çocuk dört köşe, sevinme sırası bugün annede.
Anne baktı oğluna rıhtıma yakın.
Bazen düşüyor kumsala, bu arada deniz atkın.
Oynuyor kendi halinde yok kimseler.
...
İleriden bir şilep karartısı yaklaşıyor.
Puslu flu ve nemli havadan zor seçiliyor.
Bu saatte şilebin dalgası çok yüksek vurur, çünkü meltemi denizden geliyor sahile.
"Bari çocuğu ıslatmasa" dedi içinden anne.
Saat sabahın onu gibi ve deniz az da olsa dalgalı, sallanıyor.
Nazar boncuğu gibi de hafif sallanıp nazlanıyor.
Anne iki eliyle, şezlongda doğrulup, topladı saçını başını
Öğleyin gidip, oğluyla yese öğününü aşını.
Çocuğun acıkmasını bekliyor ara ara bakarak,
Birden fırladı yerinde korkuyla çığlık atarak.
Koşmaya başladı rıhtıma yalın ayak.
Çocuk yok, gözükmüyor!
Rıhtıma çıkmasın
Kumlar rıhtımda, rüzgâr çok, denize atmasın?
Aklında yüzlerce seçenek,
Hayat çocuğu bırakmasın!!!
Koltuğu açıldı, kanatlar çıktı!
Kanatlandı anne doka aktı
Her adımda kavruldu yaktı
Olmazsa bu çocuk nasıl yaşayacaktı.
...
Çocuk, bir elinde kürek diğerinde kova
Doldurmuş içine dağları, bir de ova
Mutlu, halinden belli gülüyor
Köpüklere gidiyor paytak yürüyor.
Rıhtımın ucuna doğru hareket etti çocuk.
Zeminle düz olan taraftan gelen çocuk, şimdi denizin içinde kalan rıhtımın yüksekliği ile iki metre kadar yukarda sudan.
Rüzgar karadan esiyor denize ve kuvvetli sayılır çocuğa göre.
Adım adım yaklaşıyor sona doğru çocuk.
Rıhtım bitiyor ve yaklaşıyor sona...
Annesi gibi yapacak, oturup uzatacak ayaklarını boşluğa ve köpüklendikçe ayakları kahkaha atacak çocuk.
...
Tam şilebin altında bir avuç sudan oluşan köpük öbeği...
Her bir köpük canlıdır denizde.
Tüm dertleri kaçmak bu denizden ve sakin, sessiz, durgun şekilde
Tuzunu terk ederek tatlı su hayali peşinde.
Kaç bin yıldır tuzlu suyun içinde debeleniyor köpük.
Her fırsatta çarparak bir yerlere tekrar tekrar köpük oluyor
Tuzlu suda kendi gibi sayısız köpük var.
Hepsinin de amacı tuzdan kurtulmak, ya köpük ya buhar olarak.
Şilep rüzgarda bir yukarı bir aşağı inip kalkıyor
Ve bu basınçla altında kalan köpükler karaya doğru hareket ediyor.
Açık denizde kalan diğer tarafta bulunan köpükler de pişman beride olmadıklarına.
O kadar kuvvetle çarpıyor ki şilep, sanki altında denizi bitirip dibe vuracak kendini.
...
Tam da bu fırsat dedi köpük!
Geminin en yukarı çıktığı anda altında bekledi.
Sabırsızlandı, ne kadar yükseğe çıkıyor bu şilebin ucu.
Sanki aya değecek... İnmeyecek.
Hiç inmeyecek gibi geldi köpüğe şilebin havada asılı kalması.
Yaklaşık beş saniye havada kalan şilebin ağır gövdesi muazzam bir ağırlık ve çekim kuvvetiyle çarptı denize.
Çarpmanın şiddetiyle fırladı tüm deniz rıhtımın bulunduğu sahile.
İlk fırlayan bizim köpük, ne kadar şükretti şilebe.
Tekrar dönmeyecek artık tuzlu denize.
Karaya çıkarsa ilk işi kendini kumlara bırakıp sıcak güneşi hissedecek ve orda buharlaşacaktı.
Buydu istediği denizden. Kaç bin yıl oldu kendini fırlatıp kumlara serecek kadar kuvvetli itme gücünü ilk defa buldu.
Bu fırsatı kaçırsa belki binlerce yıl sonra başka bir gemi çarpmasıyla karaya fırlatılacak.
Ama o gemiyle hangi yıl karşılaşılacak. Kaç yüz ya da bin yıl sonra denk gelecek...
Bu düşüncelerle fırldı, geminin de çarpmasıyla hızla sahile akın başladı. Şilebin diğer yamacındakiler de aynı duyguyla baklerken birden açık denize hücum ettiler. Çünkü yanlış yerdeydiler.
Köpük heyecan ve mutlulukla rıhtımın kenarından sahile çıkacakken o da ne?
Bir çocuk! paytak yürüyüşü ve ardından gelen rüzgarın da etkisiyle betonun kenarında ve iki metrelik uçurumdan düşmek üzere, daha da yaklaşıyor...
Kendine inanamıyor köpük!
Çocuğun ardından koşan bir kadın ve cehennemden kaçar gibi koşuyor.
Ben bile denizden kurtulmaya böyle koşmuyorum. Koşmuyor sanki uçuyor...
""
İşte o an karar verdim denizlerde kalmaya.
Ya bu çocuğun dışarı çıkması için çarpıp rıhtımda kalmasını sağlayacak ya da sonsuza kadar sahilden buhar olacak ve kurtulacaktım tuzlu sudan...
Karar verdim ve yavaşca, kendimden emin olarak rıhtıma doğru yaklaşmaya başladım. Tüm köpükler bana bakıyordu bu harekette, hepsi de ne kadar kaçmak istediğimi biliyordu ama şimdi betona yöneldim çarpıp geri dönmek üzere...
Şaşırdılar..
Bir anda tüm deniz benimle aynı hareketi yaptı ve hep birden rıhtıma döndük. Hedefde sarı saçlı çocuk vardı... Tahmini beş saniye sonra buluşacaktım çocukla ancak hızlı getiriyor rüzgar onu daha çabuk olmak için diğer köpüklerle göz göze geldik ve ilk çarpan ben oldum çocuğa.
Sarı çocuğun yumuşak tenine çarpmamla birlikte hem geri gitti hem de oturdu olduğu yere, annesi de gelmiş oldu bu ara.
Çocuğun hayatı kurtulmuştu ama kendimizi feda ettik. Daha ne zaman böyle bir gemi ve yakın bir sahili denk getirip hayallerimize kavuşacağız Allah bilir.
...
Hayallerinizden ve sevmekten vazgeçmeyin
YORUMLAR
Mümkün mü vazgeçmek, hele ki hayallerimiz ve sevgiyi de şiar edinmişken bir ömür?
Gelin görün ki; son bir yıldır başımız bela olan bir virüs çok insanı alıp çekti aramızdan fakat hayallerimize illa ki sahip çıkıyor ve sevmekten de geri durmuyoruz.
İnşallah yeni bir şans daha verir evren bizlere elbet tüm insanlığa.
Hayaller...
Ruhun gıdası hatta bedensel açlığı bile yok sayabilirken.
Ve yazmanın o büyüsü.
SÜrükleyici bir anlatım okuyucuyu avucuna alan.
Daim olsun kaleminiz.
Doğru yerdesiniz dost yazarım.
Edebiyatla kalın ve saygıyla ve dostlukla
DU_RU
Sayenizde doğru yerde olduğuma karar vermiştim
Çok teşekkür ediyorum. Varolun