Haşikio Dal Budak 2
İnsanların doğduğu yerlerin insanın üzerindeki etkisini sorgularken, kuzeyinde deniz, denizin yaşadığımız topraklara yayılmaması için önündeki yüksek dağlar, kayalar, ormanlar.. Dağlardan, ormanlardan aşağı bakınca karşıki kel tepelerle baktığı yer arasında kalan düzlük, yer yer açık alanlar ve insanların yerleşim yerlerini küçüklü büyüklü su yataklarının kenarlarında kurması mecburiyetti belki de. Deniz, önünde dağ,dadan aşağı inince ova,ovadan güneye bakınca ağazsız tepeler, tepelerden daha güneye bakınca düzlükler, tek tük ağaçlar, sonu gelmeyecek gibi çizilmiş yollar…
Ormanın arasından alçaktan yüksek rakımlara çıktıkça yeşil dalların üzerinden ilerler gibisinizdir, en zirveye çıkınca ağaçların üzerinden ovaya kurulmuş şehri görünce bulutların karşıki dağların üzerindeki yansımaları, gölgeleri ve bakınca gözleri kamaştıran güneşin türküsü, hep sonsuzluğu tanımlamayı, sonsuzluğa kavuşmak için yanmak, yandıkça parlamak gerektiğini anlatırdı.
Zamanlar boyunca insanın ilk edindiği bilgiler ile sonraki bilgilerin aynı olmasını sağlayan şeyin ne olduğu gizemi değil midir insanı toz zerresine karşı çaresiz bırakan.
Mısır Piramitleri dünyanın belki de en çok görülen veya üzerine düşünülen yapıtlarıydı. Ve siz o piramitlerdeki bir toz zerresi kadar bile yer kaplamıyordunuz dünyada, hem beden hem zihin hem de yaşam süresi olarak.. Bilinen çağlar içinde Çin Seddi gibi yapılar taşın ve matematiğin birleşimiydi. Resimler renklendikçe zihinler renklendi, görüşler ve görüntüler çoğaldıkça da insanlar yeniden tanımaya başladı birbirini.
Kültürel ve güç gösterisi olan tartışmalara, savaşlara hiç gerek olmadığı iyiden iyiye anlaşıldı. Sonra karpostallara işlendi en büyük ve zamana meydan okuyan yapılar, sonra televizyonlarda belirdi, en sonunda internet ve kablosuz iletişim ile bir çam ekranda tüm dünya önünüze seriliverdi. Uçakla seyahat eder gibi izliyordunuz, aslında insan bedenine göre çok yüksek olan yapıların, dağların ne kadar küçük kaldığı bulutların arasından yolculuk ederken görüyordunuz. Yüksekten bakınca her şey çok küçüktü işte. İnternet de bu küçük dünyayı daha da basit ve değersiz kılmaya yaradı belki de zihinlerde…Çin Seddindeki veya Mısır Piramitlerindeki bir toz bile değildiniz. Tüm küçüklüğüne rağmen insan, Tanrıya özeniyordu mecburen. Ve aklını kaybetmişcesine Tanrıya evler yapabileceğini bile düşündü zaman içinde.
Ve sonra Tanrı yok dediler, ne güzel dediler, hayır yok olamaz var dediler ne güzel dediler, olabilir de olamaz da dediler, çirkin dediler bu sefer. Olabilirlik ile olabilemezlik arasında insanı şey ettiler sonuçta. Kendilerini sadece bir kitaba indirgeyerek düşünenlerin düştüğü durum içler açısıydı, genelde dinozor deniyordu onlara, tırtıl gibi kendi gibi düşünmeyenlerin ellerini, kulak ve burunlarını, bacaklarını dişliyorlardı, en çok da yaşam haklarını. Dindardı işte onlar.
Anlamamakta direniyorlardı, kırk asırlık bilgi ve tecrübe ile yeni insanlık çağının kapısı açılmıştı. Dinler bir vakit icra ettikleri medeniyetin tersi istikametinde kalmış gibiydiler günümüzde. Görmeyen görmüyor, duymayan duymuyordu yine de. Ne de olsa onlar ayrımcıların ta kendileriydiler günümüzde. Oysa onlara kalsa Tanrı onlara her türlü zulmü Tanrı adına perdeleme, güzel gösterme izni vermişti. Eğip bükme de üzerlerine yoktu. Uygar dünyanın düşünceleri onları bağlamazdı. Binlerce yıldan kalan fikirleri allem gullem edip uydurmaya çalışsalar da çağımıza uymadığını göremiyor, düşünemiyorlardı.
Tanrı adına zalimlik yapanların ta kendileriydiler. Türlü türlü idiler, çeşit çeşit, alacalı beleceli, sanki bir boyaya daldırılan fırça gibiydiler boyadan çıktıktan sonra her yere saldırıyorlardı, saçıyorlardı kovadaki boyayı. Oysa düşünmezler mi hiç, akletmezler mi o boya ne kötü boya, birazcık düşünseler, zihin kalıplarını kırsalardı belki insanı tanıyabilirlerdi.. Zalimlikleri sınır tanımayan dindarlar, diğer zalimlerin zalimliklerini kat be kat aşarak hem de kurumsallaşarak sanki miras almışlardı çağların zulmünü..
Bireysel olarak yaşamlarını zorla kalabalık insanlık nüfusuna dayatmasalardı ne olurdu ki, yok illahi dayatacaklardı, sorsanız da, zorlama yok derlerdi. Oysa zorlarlardı mecburen, çünkü inandıkları dinler öyle yapılmasını istiyordu.
Günümüzde dinsizlerin durumu da aslında ilk dindarlara benziyordu bilinen tarihte, o dinsizler ki, aslanlara atılan bir isevi olabileceği gibi, kızgın çöllere yatırılıp üstüne koca taşlar bağlanarak zulüm edilen bir berberi, siyahi veya köle edilmiş bir yahudi hükmündeydi 2000 li yıllarda. Doğuda kast sistemiyle çevrilen çarklar batıya geldikçe dinsel kurumlar ile çevriliyordu. İşleri güçleri ganimet, asmak kesmek olan bu grupların günümüzdeki üyeleri şunlardır ki..Bolca düşünmek lazım gelir..
.
.
.
Y’den...
YORUMLAR
Yinsani
black_sky
O bakımdan bırak imza yazının altına pişman olmadan...
Yinsani
Yinsani
unutmadan buraya üye olursan nesildaşım santraç oynarız, nasıl yazılıyordu ya
santranç mı
satranç mı
santraç mı:))
Üye adım: Dunyevi
bu yorumu okuyan diğer dostlar da ekleyebilir arkadaş olarak... şey ettiririz işte santraç:))
sabahtır bir ingilizi yendim, israilliyi -2-0 dan 3 -2 yenmeyi başardım. kanadalı ile berabere kaldık... hintlide beynim yorulmuştu yeniliverdim,:)) koreli yle ne yaptıydık unuttum.. 10 dakikada bitiyor müsabakalar:))
Erlik Aldacı
black_sky
Erlik Aldacı
black_sky
Erlik Aldacı
black_sky
Santarc konusunda çokça iyi olduğunuzu tahmin etmekte zorlanmadım aslında içten içe dedim nesildaşım yenilerek biraz daha öğrenir diye;)) hayatta tecrübe iyi bir şey..
Yinsani
Erlik Aldacı
Yinsani
ana sayfaya dön sonra
tıkla üye ol işte:)) oynayalım bakem:))
black_sky
Devamı gelecek gibi..Kendini bilmez bir güruh var elbette..Neye zorladıklarını kendileri dahi bilmiyorlar.Bahsettikleri kuralları yerle bir eden de kendileri...Kendileri çiğnedikleri kuralları başkalarına önerirlerse tabii ki öfke doğacaktır.Bencillikle yapılan dayatmalar insanı öfkelendirmede..Kılıfını da hazırlamışlar.''Hocanın dediğini tut yaptığını yapma..Madem hoca ikili oynayacak çiftetelliyi de yasaklamasın bari.Çünkü onların bilinçsizlikleri toplumu bu duruma getiriyor.Ne diyelim...Bekleyip devamını göreceğiz zaman dilimi yeterse..Saygıyla..
Yinsani
teşekkür ederim.