MANDALİNA BU YIL MEYVELERİN KRALI OLMUŞ...
MANDALİNA BU YIL MEYVELERİN KRALI OLMUŞ...
Yasaklar yüzünden kurulan semt pazarlarının günleri değişmiş ve benim bundan haberi yoktu. Dün, Atakent pazarına gidiyorum bahanesiyle çıktım evden ve pazarın ne kadar uzak olduğunu bildiğim halde yine de o pazara gitmeyi kafama koydum bir kere.. Ümraniye de kurulan cumartesi pazarı Çarşamba gününe alınmış, Salı günleri de Atakent pazarı kuruluyor muş artık. Pazar çadırlarını göremeyince acaba yanlış mı geldim, düşüncesiyle, karşı yönden gelen bir kadına sordum burada kurulan Pazar nerde, diye.
O Kadın ‘’pandemi ve de yasaktan dolayı pazarlar artık, Salı ve de Çarşamba günleri kuruluyor’’ deyince bana
Onca yolu boşuna yürümüşüm desenize, ama olsun benim içinde bir spor oldu deyip geri döndüm. Madem Pazar işi yattı, bir markete gireyim dedim ve hani o sürekli reklam yapan, meyveleri dalında toplayıp taze bir şekilde halka ulaştıran o marketin hemen önünden geçerken içeriye daldım. ‘’Reklamın iyisi kötüsü olmaz’’ demişti ya Zeki Müren, birden aklıma o geldi. Hemen önüm de, benden önce markete giren kadın marketin kapısını ayağı ile iterek açtı, ve içeriye girdiğin de onu bir başka kapı daha bekliyordu, o kapıya da bir ayak uzattı ama kapı açılmadı çünkü kapı da aykırısına boydan boya duran uzun kolu aşağıya doğru itmek gerekiyordu ki, kol bele yakındı ve o kola ayak uzatmak kolay olmasa gerek, güldüm, yüzümde maske olduğu için kimse güldüğümü görmedi. Kadını gördüğüm için aynı hataya ben düşmedim, ben de ilk kapıyı ayağımla açtım ama ikinci kapıyı elime açtım. İçeriye girdiğimde ise marketin hiçbir yerinde, ‘’beni al’’ diyen hiçbir ürün yoktu, bütün mallar Pazar yerinde işportacıların ortalarda bir bezin üzerinde döktükleri mallar gibiydi ve içeriye giren herkes mallara bir el atıp karıştırıp,karıştırıp bırakmış gibi duruyorlardı ortalık yerde., zavallı çalışanlar ne yapsınlar, ortalığı toplamak mı, mümkün değildi, marketin de öyle bir dizaynı yoktur zaten.
Gözlerimi hemen meyve ve de sebzelerin olduğu reyonuna çevirdim. Meyve reyonun da birkaç solmuş, yarıya çürümüş sebze ve de meyveler vardı, biz de sebze yenmediği için o reyonla hiç ilgilenmedim. İçeriye doğru ilerlemek için, içeriye girerken hemen önümde duran engelli rampasını indim ve baktım bir kadın marketin girişinde durmuş sürekli bir şey yiyordu., merak ettim, kadının yanından geçip gidebilirdim ama geçip gitmedim, durdum ve kadına baktım, kadın mandalina yiyordu ve beni görmesine rağmen mandalina yemeye devam etti. Kasada ki mandalinaların çürük olduğunu düşünüp başımı biraz uzattım ve kasanın içine baktım,yok, mandalinalar çürük falan değillerdi, kasasının dibinde bir kilodan biraz daha fazla mandalina vardı ve mandalinalara dokundum ki kafaya atılsa kafa yarar, o kadar sertti mandalinanın kabukları.Kadın ben gittiğim de birinciyi bitirmiş ikinci mandalinayı yiyordu ve kadına sordum,tatları nasıl?diye
Kadın beni duymazdan geldi ve cevap vermeden yemeğe devam ederken, kadına yeniden sordum, bu arada kadın üçüncü mandalinayı soyuyordu ve soyduğu mandalinanın yarısını bana uzatarak, ‘’güzel’’ dedi. Bana uzattığı mandalinayı almadım tabi ki de. Kadının yüzünde maskesi yoktu, müşteri miydi? Hiç bir fikrim yok, ama ortada duran mandalina kasasının başına durmuş sürekli mandalina soyup yiyordu; ben kadının üçüncü mandalinayı yerken gördüm, benden özcesi ya da sonrasını bilmiyorum.
Kadına, afiyet olsun dedim ve kadının yanından uzaklaştım,hani alabileceğim bir şey var mı?,yoktu ve marketin öteki kapısından çıktım, çıkış kapısını da ilk başta bulamadım çalışanlardan birine sordum o gösterdi bana marketin çıkış kapısını, o kadar karışık bir marketti.
Biraz ilerleyince bir başka marketin önünde durdum, bu marketler de mantar gibi her yerde bitiyorlar mübarekler(!) O markete girmeden hemen kapısında kasalarda duran meyvelerin başında da bir kadın vardı, biz kadınlar da her yerdeyiz.). Kafamda mandalina almak vardı çünkü meyvelerden en çok sevdiğim meyvedir mandalina. Mandalina da bu yıl kral olmuş, kilosu on TL den aşağı mandalina yok ha, bazı manavlarda 9,95 TL, yani, al alabiliyorsan; bi zevkim vardı o da gitti.
Market’in önün de ve çok dolu olmayan mandalina kasasının başın da yine bir kadın, yine ben. Mandalinaların albenisi yoktu ama ilk markettekilerden çok daha iyiydiler haklarını yememek lazım. Kadın bir süre mandalinaların başında durup bir kiloya yakın mandalina seçmişti ki kadına sordum, mandalinaların dışı iyi görünmüyor ama içleri nasıl acaba?diye.. Kadın bana bakmadan,’’Allah bilir içlerini’’deyince, kadına, şimdi Allaha soramayız mecburen alacağız, mandalina bu yıl çok pahalı, diyene kadar kadın yanımdan ayrılıp markete girmişti bile, sanırım benim o söylemim hoşuna gitmedi pek, yine güldüm ama dediğim gibi maske sayesinde kimse güldüğümü görmüyordu…
Karadeniz’de bir deyim vardır,’’Lazlar seçer yer, seçer yer, döner gerisini de yer’’diye.. Aynen bende öyle yaptım ve aynı kasada ki mandalinaları kaç kere seçtim sayısını bilmiyorum. Yan yana duran iki kasadan, iki kiloya yakın mandalinayı seçip poşete koymayı da başardım ama…
İnsanlar tadına bakma bahanesiyle kasalardan karınlarını doyurmaya çalışıyorken, işsizlik, yoksulluk, almış başını giderken, bizi yönetenler hava olsun diye dış devletlere gıda yardımında bulunuyorlarmış, ne diyeyim ki ben şimdi. Eve geldiğimde hava iyice kararmıştı, kış’ı henüz görmedik ama mevsimlerden kış olunca hava da erkenden kararıyor hepimizin bildiği gibi. Mandalinaların tadı gerçekten de çok güzeldi, tam da benim sevdiğim gibi tatlıydılar, afiyetle yedim…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.