- 255 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ Bölüm- 6
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ
Bölüm- 6
Eski Altan, yeni Murat cep telefonunu çıkartarak, bir numarayı tuşladı. Telefon açılınca,
‘’ Zeki, koçum oralarda havalar nasıl?’’
‘’ Hiç sorma abi, burası polis kaynıyor. Senin evi hallaç pamuğu gibi attılar.’’
‘’ Deme ya üzüldüm. Senden bir şey isteyeceğim. Gece geç vakit benim eve gir yatak odasın da kapının arkasında bir çanta var onu al kahveye getir ocakçı Rasim’e bırak.’’
‘’ Abi kızmazsan sana bir şey soracağım. Senin o cinayetle bir alakan olabilir mi?’’
‘’ Yok be oğlum, ne alakam olabilir?’’
‘’Tamam, abi telefonunu bekleyeceğim.’’
Şimdilik arkadaşımın oteline yerleşmek oldukça zaman kazandıracak. O adamı öldürmek planımda yoktu ama bıraksaydım birçok kişinin canını yakacaktı şerefsiz.
Uykusunun en tatlı yerinde, Büşra, telefonunun çaldığını duyunca, zorlukla uyanarak, cihazı kulağına götürdü.
‘’Alo bu saatte uykumu bölen geri zekâlı kim?’’
‘’ Beni fellik, fellik arıyormuşsunuz Amirim?’’
‘’ Kimsin, adını söyle?’’
‘’ Adım önemli değil Amirim. İki gün önce ölümüne sebep olduğum adam topluma zararlı biriydi. Bilmenizi istedim. İyi uykular dilerim.’’
Bu sırada Büşra’nın telefonla konuştuğunu duyan Sercan, Büşra’yı yatağa çekerek,
‘’ Gece yatağımıza iş getirme hayatım. Zaten geç yattık.’’
Kocasının sitemine hak veren Büşra, yatağın içine kayarak, Sercan’a sarıldı ve kulağına, ‘’ haklısın hayatım. İş iş yerinde kalmalı.’’
GÜN BATIMI CİNAYETLERİ – 2
Huzurlu bir uykudan sonra, sabah dokuza doğru uyandı. Telefonunu eline alınca, bütün gece boyunca, tanımadığı bir numara tarafından defalarca arandığını gördü. Meraklanmıştı, arayan kimdi? Daha önemlisi, neden aranmıştı. Tanımadığı numarayı aramaya karar verdi ama biraz daha bekleyebilirdi. Zira karnı bomboş açlıktan zil çalıyordu. Giyindi otelin lobisine indi.
Arkadaşıyla birkaç dakika çene çaldıktan sonra, otelden çıkarak, kahvaltı yapabileceği iyi bir yer aramaya başladı. Buldu da. Ev yemekleri yapan güzel bir yerdi. İçeri girdi cam kenarında bir masaya oturdu. Kendine iyi bir kahvaltı ısmarladı. Kahvaltılıkları getiren genç kadın konuşkan biriydi, ‘’ Hoş geldiniz, sizi buralarda ilk defa görüyorum. İnşallah menümüzden memnun kalırsınız. Size afiyet olsun.’’ Murat gülümseyerek teşekkür etti. Kahvaltı hoşuna gitti. Damak tadı gerçekten iyi idi. Keyif çayını içerken, bir sigara yaktı. Kendine bakan genç kadının duvardaki yazıyı işaret edince hemen sigarayı söndürdü. Dünü düşünürken, yüzüne bir gülümseme yerleşti. Oturduğu masadan kalktı hesabı öderken, genç kadının kendisine kur yaptığını fark etti. Mekândan çıkarken telefon aklına geldi. Cebinden telefonu çıkarıp kendini defalarca arayan numarayı tuşladı. Telefondan gelen tanımadığı kadının sesini duyunca bir an bocaladı. Çok iyi akıcı sıcacık bir ses konuşuyordu. Sesin akıcılığına kapılıp, bir an sesi kadar kendisi de güzel mi diye, tuhaf bir düşünceye kapıldı. Kadının telefonda söylemeye çalıştığı şeyi anlayınca, birden gerçek dünyaya geri döndü.
‘’ Anlayamadım hanımefendi neden bahsediyorsunuz?’’
‘’ Anlamam azlıktan gelmeyin beyefendi. İki gün önce ne yaptığınızı gördüm.’’
‘’ Numaramı nereden buldunuz?’’
‘’ O şerefsizi cezalandırdınız. Çokta iyi yaptınız. Ne olur lütfen bana da yardım edin. Yoksa bu hayatı yaşamaktansa ölürüm daha iyi. Numaranızı Zeki den aldım.’’
‘’ Hanımefendi bu konuyu yüz yüze konuşursak çok daha iyi olacak. Telefonla konuşarak elimden bir şey gelmez.’’
‘’ Ben de onu söylüyorum, buluşalım.’’
‘’ Nerede buluşmak istersiniz?’’
‘’ Bakırköy meydanda ben sizi bulurum. Bugün öğleden sonra saat ikide olur mu?’’
‘’ İkide meydanda olacağım. Şimdi telefonumu kapatıyorum. İkide meydanda olun.’’
Telefonu kapattıktan sonra düşünmeye başladı. Başını nasıl bir belaya sokuyordu? Ama cevabını bulamadı ve işi oluruna bırakmaya karar verdi.
Saat ikiye beş kala, Bakırköy meydanına geldi ve etrafına bakınmaya başladı. Gelen geçeni tek, tek süzüyor, telefondaki güzel sesin sahibini araştırıyordu. Arkasından biri omuzuna dokununca, birden geriye döndü. Bir anda hayal ettiğinden çok daha güzel bir kadınla göz göze geldi. Yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirerek, ‘’ Demek o güzel sesin sahibi sizdiniz?’’
‘’ Evet, benim ama buraya birbirimize iltifat etmek için gelmedik.’’
‘’ Buyurun bir kafeye girip konuşalım.’’
‘’ Hayır, sahile doğru yürüyelim.’’
Sahile inip, yolun karşısına geçtikten sonra, Zeytinburnu istikametine doğru yürüdüler. Kalabalıktan iyice uzaklaşınca, kadın kayalıkların üzerine indi. Adamda kadının peşine takıldı. Deniz şimdi ayaklarının altındaydı. Kadın adama dönerek konuşmaya başladı. Adam kadını dinledikçe şaşkınlığı artıyordu.
‘’ Seni buraya getirdim. Telefonda da söylediğim gibi, senin adamı öldürdüğünü gördüm. Yani seni demir parmaklıkların ardına gönderecek tek tanık benim. Burada canımı alıp şuracığa bırakırsan kimsenin ruhu bile duymaz. Sende benden kurtulmuş olursun.’’
Adamın kafası iyice karışmıştı. Meydana gelirken, böyle bir durumla karşılaşacağı aklının kenarından bile geçmemişti. Kadın yeniden konuşmaya başlayınca, dalmış olduğu düşüncelerden sıyrılıp dikkatini genç kadına verdi.
‘’ Ya da anlatacaklarımı dinleyip benim derdime çare olacaksın.’’
‘’ Şuraya oturalım devam et. Seni dinliyorum. Anlatacakların bu kadar önemli olmasaydı, bu riski göze alamazdın. Ama önce tanışalım Benim adım Osman.’’
‘’ Gerçek adın mı?’’
‘’ Evet.’’
‘’ Benim adımda Remziye. Mardinli Remziye.’’
‘’ Tanıştığımıza memnun oldum Mardinli Remziye. Sigara içmeye izin var mı?’’
‘’ Bana da bir tane verirsen içebilirsin.’’
İkisi birden sessizce sigaralarını içmeye başladılar. Osman, elini kadının elinin üzerine koyarak,
‘’ Sigaranın dumanını içine çekişinden derdinin çok derinlerde olduğunu anladım Remziye. Anlat bana her derdin bir de çaresi vardır.’’
Remziye, sigarasından derin bir nefes çekip dumanını nefesi tükeninceye kadar içinde tuttu. Sonra da bırakıp, konuşmaya başladı.
‘’ Benim hikâyem yıllar önce başladı, bu günleri gelip dayandı. Annem ve babam birbirlerini severek evlenmişler. Annem evlendiği sırada on beş yaşındaymış. Evliliklerinin ikinci yılında ben doğmuşum. On beş yaşıma kadar her şey tozpembe idi. Annemin evlendiği yaş. Beni karşısına aldı, evlenmemin vakti geldiğini söyledi. Benim için seçtiği koca adayı benden on yaş büyüktü. Annemi karşıma almaya cesaret edemedim. Hoca nikâhı ile evlendik. İlk zamanlarda kocama ısınamamıştım. Ama farkında olmadan sevmeye başladım. Bana çok değer veriyordu. Reşit olunca bana resmi nikâh yaptı.’’
Remziye, hikâyesini uyur gibi anlatıyordu. Ben ise bu hikâyenin nereye varacağını kestiremiyordum. Birer sigara daha içtik. Kaldığı yerden anlatmaya başladı.
‘’ Nerede kalmıştık? Tamam hatırladım. Evliliğimizin üçüncü yılında, Sena’ya hamile kaldım. Doğduğunda çok sağlıklı bir bebekti. Babası üstüne titriyordu. Adeta ben ikinci plana itilmiştim ama mutluydum. Ta ki o meşum geceye kadar.’’
‘’ O gece ne oldu Remziye?’’
‘’ Kızım Sena on üç yaşına gelmiş, çok güzel bir kız çocuğu olmuştu. Kocamın arkadaşına o gece misafirliğe gitmiştik. Hafta sonuydu ve ertesi günü okullar tatildi. Issız bir sokaktan geçerken yolumuzu üç serseri kesti. Kocam bizi korumak için öne atılınca, serseriler tarafında bıçaklandı. Hemen ambulans çağırdım ama kocamı kurtarmaya yetmedi sabaha karşı hayatını kaybetti. Kızımla baş başa kalmıştık. Aradan iki sene geçti. Benimle aynı iş yerinde çalışan Muammer diye biriyle tanıştım. Konuşmaya başladık, bir zaman sonra bana evlenme teklif etti. Kızımın da bir babaya, ihtiyacı vardı? Teklifini kabul ettim. Evlendik.’’
Burada Remziye’nin sözünü keserek,
‘’ Buraya kadar her şey normal.’’
‘’ Sonuna kadar dinle sözümü kesme, İlk üç sene çok iyiydi. Sena’da on altı yaşına geldi çok güzel kız oldu. Ben kızımı çocuk yaşta evlendirmemek için yemin etmiştim. Evde düzenimiz bozulmaya başladı. Sık, sık Muammerle kavga ediyorduk. Bir gece beni yataktan kovdu. Meğerse şerefsiz eve benden erken gelip kızımı taciz etmeye başlamış. Birkaç günlüğüne Sena’yı bir akrabamın yanına gönderdim. Yalvarırım bana yardım et. Yoksa kızım bu şerefsizin elinde ziyan olacak.’’
‘’ Kocan olacak namussuz kahveye çıkar mı?’’
‘’ Bizim iş yerinin yanı başında bir kahve var oraya takılır, oradan meyhaneye geçer, içip, içip zil zurna sarhoş eve gelir.’’
‘’ Bana o kahvenin adresini ver, yanında resmi varsa resmini de ver. Bir daha beni arayıp sorma. Anlaştık mı? Kocan bir daha seni rahatsız edemeyecek. Şimdi kalk git ve gönlünü ferah tut.’’
‘’ Beni ondan kurtaracaksın değil mi?’’
‘’ Söz, ama beni görmedin tanımıyorsun.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.