- 383 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN?
SÖZ OLA..
Söz; şekline göre bazen yüreklere serin bir meltem gibi ferahlık verirken bazen de sert poyraz gibi yüreği üşütür. Sözlerdir ki kalpleri kazanır, sözlerdir ki kalpleri kırar. Benim sözleriminse kalpleri kıran söz olmasından Allah’a sığınırken yüreklere meltem gibi ferahlık vermesi için kalplerin ve gönüllerin sahibi olan Rabbime dua ederim. Söz demişken sözlerin en güzeli Allah’ın selamı üzerinize olsun.
Söz edeceğiz, söz dinleyeceğiz ve bir birimizi anlamaya çalışarak bir birimize yardım edeceğiz. Ve benim de niyetim yazacağım bu üç beş satırla sizlerle hasbıhal ederken bazı kaygı ve hatırlatmaları sizinle paylaşmaktır.
UZAK MIYIZ, YAKIN MIYIZ?
Bizleri ve koskoca alemleri yoktan var eden Yüce Allah; her türlü nimetlerini bizlere ikram ederken bizden de kendisine kulluk yapmamızı istemekte ve dahi beklemektedir. Allah’ın istediği gibi yaşamamız ve yaşamaya çabalamamız Allah’a yaklaşmak olduğu gibi istemediği gibi yaşadığımızda da yaşantımızın şekline oranla Allah’tan uzaklaşmış oluruz.
Kur’an’da pek çok ayette Allah’a yaklaşmanın dünya ve ahiret huzuruna sebep olduğundan bahsedilirken, Allah’tan uzaklaşıldığında da yine dünya ve ahiret azabına muhatap olunacağından bahsedilir. Hatta günahta ısrar eden ve aşırı giden bazı toplulukların türlü türlü şekillerde helak edildiğini bizlere Kur’an haber verir. Hiç bir birey başı boş yaratılıp kendi haline bırakılmadığı gibi her bir bireyin de her bir yaptığının hesabı kendisine sorulacak, mükafat ya da cezasını görecektir. "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür." (Zilzâl Suresi 7-8.Ayet meali )
Ayrıca hakikat tektir, hangi görüşün insanı olursanız olun mazeretleriniz sadece sizi aldatır ve Allah sizin doğru sandıklarınıza göre değil; kendi emir ve yasaklarına göre, kendi doğrularına göre hesaba çekecektir, bu gerçek, gördüğümüz güneşten daha gerçektir.
BU GİDİŞ NEREYE?
Durum böyleyken sanki bazen fazla rahat ve günah işleme de fazla mı cüretkarız? "Bu gidiş nereye ve hangi gücümüze güvenerek pervasız hareket ediyoruz" demek hiç aklımıza geliyor mu? Gelmese dahi Kur’an’da Allah bize soruyor ve diyor ki; “(Hâl böyle iken) nereye gidiyorsunuz?” (Tekvir suresi-26)
Yine Kur’an ve hadislerden öğrendiğimize göre; Allah bizleri, bazen yaptığımız yanlışlardan dolayı bazen de yaptığımız bir yanlış olmasa da imtihan için bizlere bazı musibetler, zorluklar, sıkıntılar verir. Bunlar karşısında bizim, yanlışlarımızı gözden geçirerek daha iyi bir insan, salih bir mümin haline gelmeye çalışmamızı, yaşadıklarımıza sabredip dua ve teslimiyetle Allah’a daha da bir yaklaşmaya özenmemizi ister ki; kazananlardan olalım.
Ortalık koronavirüs mikrobundan kasıp kavruluyor, nice kıyamadığımız bedenleri bir bir toprağın kara bağrına veriyoruz.
Canlarla mallarla bedel ödüyoruz. Allah’a karşı günahlarımız, haramlarımız, isyanlarımız çoğalmış olabilir ama bütün bunlara rağmen; "Allah bu musibetleri bizim günahkarlığımızdan dolayı vermiştir" diyemediğim gibi vermemiştir de diyemem. Bu benim bir kul olarak bileceğim bir şey değil; yalnız ve yalnız Allah’ın taktirinde ve katında bir bilgidir; ancak hiçbir hadiseyi de sebepsiz göremeyiz. En basitinden arabamızın bir lastiği patlasa bile "neden patlamış" diye inceler ve sebebini düşünürüz. Öyleyse bu yaşadıklarımız düşünülmeyecek kadar basit mi? Ama yine de bize düşen Allah adına konuşmak değil halimiz, yaşantımız üzerine düşünmektir. Ya başımıza gelenler Kur’an ifadesiyle; "kendi ellerimizle yaptıklarımızın bir sonucu" olarak başımıza gelmişse ve bizler hayatımızdaki yanlış ve günahlara ısrarla devam edersek ve bu sıkıntılar daha da bir artarsa... Allah korusun... İşte bu yüzden düşünelim, durup durup bir daha düşünelim; "ben, düşüncelerimle, yaşantılarımla Allah’a ne kadar yakın ve uzağım" diye kendimize özeleştiri yapalım. Başkalarından duyduğumuz doğru söz veya çağrılar bizi kızdırıyorsa hatta onlara kızıp hatalarımızda ısrar ederek ve artırarak devam ediyorsak şunu bilelim ki; yaşantı, başkalarının yaşantısı değil bizim yaşantımızdır ve bu yaşantının bedeli bize fatura edilecektir .
Bireysel ya da toplumsal olarak başımıza gelenleri bizim kendi yanlışlarımızın bir bedeli olduğu zannına kapılıyorsak; doğru olan yanlışlarımızı doğruya çevirmektir ve bu yaptığımız bizim kurtuluşumuzdur. Yok eğer yanlışlarımız olmadığı halde Rabbim bize bir imtihan için yaşatıyorsa; sabır ve dua ile doğrularımızı yüceltmemiz yine kurtuluşumuzdur. Yani her halükarda Allah’a yönelmek kurtuluşumuzdur.
AYNADA GÖRÜLENLER
Öyleyse başta kendi nefsim olmak üzere hayatımızı aynanın karşısına çıkarıp bir bakalım; ne görüyoruz? Gördüklerimize, hayatımıza bir özeleştiri yapalım: Giyim kuşam şeklimizden, yememize içmemize kadar, kazancımızın helal haramlığından harcadığımız yere varana kadar ve sokaktaki yürüyüşümüzden, konuşmalarımızdan, komşuluk ilişkilerimize varana kadar bakalım ve eleştirelim, eleştirelim ki yanlışlarımız varsa bulup doğrularla değiştirelim ve yarına bırakmayalım. Hem yarın var mıdır, yarın varsa bile biz yarında olacak mıyız? Bu yüzden kendimizi Allah’a yaklaştıracak işlere davranmalıyız. Yaşadığımız bu ızdıraplardan kendimize bir ders çıkaralım ki karlı çıkalım. Bunu şimdi yapmazsak ne zaman yapacağız? Ölüm sonrasında amel olmaz ki, mezarda yatarken tövbe olmaz ki! Bu yüzden illa şimdi illa şimdi!
Peki; şimdi değilse ne zaman?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.