- 279 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Şair Ölürse
Bir şair ölürse bin yürek susar. Bu yüzden her ölen şairle bir dünya kayıpolur. Zamanına tanıklık eden duygularıyla bir dünyayı gezen, içinde fırtınalar koparken koca kentlerde kendilerini yanlız hisseden bütün insanlar şairdirler, duygusal bir dünyaya sahiptirler, bu duygusal dünya içinde gezerler, bitmeyen bir melankolinin sancısıyla sızlar onların yürekleri yirmidört saat boyunca. Aralıksız acı çekmek, anlık sevinçlerle ödüllendirilse de, içteki hüzünlü acı hiç bir zaman bitmez.
Bir şair ölürse, bir dünya susar. Bütün dereler kurur, çayların suyu azalır, ırmaklar gürültülü ve coşkun hallerini kaybederler, denizlerin dalgaları gözyaşlarına dönüşür, bulutlar sürekli yağmurla ağlarlar, çünkü bir evrenin bütün çekilmez o buruk acısı stratosferden atmosfere geri gelir. Ağlar gökyüzü, ağlar bağlar, bahçeler, gülüstan perişan ve pejmürde bir hal alır.
Bir şair ölürse, büyük insanlık yıkılmış demektir. Artık diger insanlar kendi acılarını ve kederlerini anlatacak kadar kudretli dizeler kuramazlar, ona şiirsel duygu yükleyemezler, hüzünlü bir acizliğin biçareliğini yaşarlar. Kelimeler nerede ve nasıl kullanılacağını bilmeyen yığınlar sadece gelip giderler, geçip giderler güzergahlarından. Bütün sanat dallarında olduğu gibi, şair de temsil ettiği toplumun acılarıyla, sevinçleriyle, kültürüyle, uygarlığıyla, acılarıyla kendi zamanını geleceğa aktarır. Bu yüzden bir şair ölürse, bütün toplum ölür. Bir şairi anlamak ve onunla aynı duyguları taşımak ise ayrı bir seviye isteyen özelliğidir kişinin. Bu yüzden şairi ölmüş şiirlerin ortasına dikmek belki de bir şaire yapacağımız en büyük saygıdır. Şairi sadece bu açıdan değilde tarihsel ve estetiksel açıdan değerlendirirken değil, onu eleştirirkende bunu yapmamız gerekir.
Bir şair ölürse, sanat ölür, estetik ölür, sevgi ölür, sevinç ölür, gül solar, acı çoğalır, evren daralır, yapraklar hangi mevsim olursa olsun sararır. Çocuklar daha çok ağlarlarla ve yetişkinler daha derin yaslar tutarlar. Şair, sevginin diğer adı olduğu için, yüreği sevgiyle atan, sevgi için savaşan kelime aşığıdırlar, uğruna yaşadıkları tolumu daha ileriye taşımk için. Bir şair ölürse hayaller ölür, imgeler, semboller, metaforlar, örenlerin yıkıntıları içinde yeniden yeryüzüne çıkmayı bekleyen antik eserler gibi kelimeler de ölür. Dil gelişmez, statik bir hal alarak evaluasyon ve dilin evrime ve evrenselliği de cılızlaşır. Kullandığımız dil kendi toplumuna küser, yabancılaşır, tümceler ahenk yerine karanlık dehlizlerde çürümeye terk edilir. Özlenilen dil kendi estetikliğini yaratamaz, düşlediğimiz güzellikleri var etmek imkansızlaşır, hayaller hazin bir düş kırıklığına uğrayarak imgeler yok olur, kentler silüetlerini kaybederek korkunç karanlıklarda kaybolur ve yarasalardan başka kuş göremeyiz gecelerde. Kuş dili denilen dil, söylevler veren kelimeler eğilimleriyle buluşamaz. Toplumun temsil ettiği sınıfının dilini kullanamyan şairler zaten yaşayamazlar. Sınıfını tanımayan bir dil/ şair toplumsal olayları gözlemleyerek, toplumun içinde bulunduğu akut sorunlara ilgi duymazsa şairliği, dilini ve özünü de kaybeder. Ölmek istemeyen bir şair içinde yaşadığı toplumun sorunlarını gözlemlerinden elde ettiği bulgularla ve delillerle analiz ederek kollektif bilinci uyardığı oranda da sonuzluğun kapısını aralayabilir. Toplumun sınıfsal karekterini, sosyolojik, pedagojik (eğitimsel) psikolojik, siyasal, askeri ve hukuksal yanlarını, buralarad çıkan adaletsizlikleri gün ışığına çıkarmakla da mükelleftir şair. İçinde yaşadığı bir toplumu tüm gerçekleriyle ve zaaflarıyla, ayna gibi yansıtmak bir şairin en büyük özelliği olmalıdır.
Şiir kelimelerin düştüğü yerde/ toprakta filiz verme sanatıdır. Bu sanat, yüreğin ve beyinin duyguların gücüyle hareket etme sanatı olarakta tanımlanabilir. Şiir de duygular sadece yürekten dökülmez, sökülürler. Şiir olmasa belki de kelimeler bu kadar sevinmez, bu kadar renkli elbiseler giyemez ve rüküş bir kıyafetle baloya ya da operaya gitmek zorunda kalırlardı. Şair bu yüzden ustasıdır kelimelerin kalemi eline alıp duygularını konuşturmaya başladığında!
İşte bu yüzden şairler ölmezler! Provaktif bir başlıkla basladığım bu kısa yazı bile şairlerin hiç bir zaman ölmeyeceklerini kanıtlayan delillerle doludur. Şairler belki fiziki olarak bu dünya da göçüp giderler, ama şiirleri asırlar boyu dilimize aşina olarak yaşamaya devam ederler.
H. H. Arslan - 20.11.2020