- 371 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
SAİT FAİK ABASIYANIK.
SAİT FAİK ABASIYANIK.
Sait Faik Abasıyanık kimdir, Moupassant ve Çehov tarzı durum öyküsünün Türk Edebiyatı’ndaki en önemli temsilcilerinden biridir. Genellikle toplumun alt kesimlerinden seçtiği kahramanları gerçekçi bir yapıdadır. Öyküleründeki en belirgin temalar doğa, balıklar, deniz ve Rum balıkçılardır. Öykülerinin dışında roman, şiir ve röportajları bulunmaktadır.
18 Kasım 1906‘da Adapazarı‘nda doğan yazarın gerçek ismi Mehmet Sait‘tir. Babası Mehmet Faik Bey, kereste tüccarıydı. İlköğrenimine Adapazarı’nda başlayan Sait Faik, ortaöğrenimine İstanbul Erkek Lisesi ve Bursa Lisesi‘nde devam etti. Edebiyat hayatına bu dönemde şiir ile atılmıştı. İlk öyküsü “İpek Mendil“i 1926 yılında yazmıştı. 1929 yılında ise Kenan Hulusi aracığı ile “Uçurtma” adlı adlı öyküsü Milliyet Gazetesi‘nde yayınlandı.
1928 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde iki sene okuduktan sonra babasının isteği üzerine İsviçre’ye iktisat okumaya gitmiştir. Ancak çok geçmeden Fransa’ya geçti. 1931–1935 yılları arasında Fransa’da kaldı. Kültürel yapısı ilginç gelen Grenoble şehrinde uzun bir süre kalarak entellektüel çevrelere girdi. İçki ve avare yaşam ile tanışması böyle başladı. Burada sürdüğü düzensiz yaşan yüzünden babası onu geri çağırdı ve 1935 yılında yüksek öğrenimini yarıda bırakarak Türkiye’ye döndü.
Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mektebi’nde türkçe öğretmenliği yaptı. Ardından babasının açtığı toptancı tahıl mağazasını işletmekle uğraşsa da başarılı olamadı. II. Dünya Savaşı yıllarında “Haber” adlı gazatede adliye muhabirliği yaptı. Bu dönemden sonra sadece yazı işleriyle uğraşmaya karar vermişti. 1936‘da ilk kitabı “Semaver” yayımlandı.
1939 yılında babasının ölümü üzerine yazmayı bıraktı. Maddi güçlük çeken annesiyle birlikte Burgazada‘daki evinde yaşamaya başladı. Türkiye’de siyasi rejimin yazarlara baskısının ağır olduğu bir dönemde, 1940 yılında “Şahmerdan” adlı kitabı kitabını yayımladı. Bu kitapta bulunan bir öykü nedeniyle Sıkıyönetim Mahkemesi‘nce yargılanmıştı. Baraatine kadar “Medar-ı Muaşeret Motoru” adlı kitabı da toplatıldı. 1946 yılında kendisine siroz teşhisi konulana kadar yazmaya devam etti. Hastalığının kendisinde yarattığı duygusallık olgunluk dönemi yazılarında etkili olmuştu. Fakat bir süre sonra yazmaya yeniden başladı. 1951 yılında yazdığı “Kayıp Aranıyor” adlı kitabı toplatıldı. 1953 yılında Amerika’daki “Mark Twain” derneğine fahri üye seçildi.
11 Mayıs 1954‘te Burgazada’daki evinde sirozdan ölene dek yazmaya devam etti. 1963 yılında annesinin ölümünden sonra Burgazada’daki evi “Sait Faik Müzesi” haline getirildi. Vasiyeti gereğince eserleri Darüşşafaka Derneği’ne bırakıldı. Annesi Makbule Hanım’ın çabalarıyla ölümünden bir yıl sonra verilmeye başlanan hikaye ödülü “Sait Faik Hikaye Armağanı” halen devam etmektedir.