- 678 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
ÂH MİNE'L ÂŞK
ÂH MİNE’L ÂŞK
Âh mine’l Aşk… Kalbe düşmüş üç harfli bir imza…
Bu nasıl bir âh ki; asırlar geçse de dinmeyen sonsuz bir sevda, koca bir muamma… Âh mine’l Aşk…
Derler ki; Kerem yandığında “âhh” demiş… Ve o gün bugündür hiç değişmemiş aşk… Hep âh… Sonu eyvah… Çünkü vuslat bulmamış sonunda… Bulsa olmazmış zaten onun adı aşk… Âh, ah!… Âh aşk!… Âh mine’l Aşk…
Aşk, Allah Teâlâ’nın “Bilinmeyi istedim, kainatı yarattım” buyurduğu noktada başlar.
“Aşk, efsane ve efsun değildir. Aşk san’at-ı her dû’n değildir. Her aşk davası eden âşık olmaz; her muhabbetten dem uran sadık olmaz. İlâhî herkes merd-i aşk olmaz ve değme kalbde derd-i aşk bulunmaz. Aşk bir kimyadır, onun madeni can olur; aşk bir gevherdir, onun mekânı kân olur. Aşk bir zevktir, onun da şeydaları var; aşk bir hurû’ştur, onun da deryaları var” demiş Sinan Paşa, Tazarrûnâme’sinde…
Aşk olmadan kalem dahi oynamaz. Hattat’ın yüreğine düşmese aşk, yazabilir mi? Aşk olmadan meşk olmaz.
“Hattat/ Kalbi aharlayıp/ Ne yazdın denince/ Hep aynı satır/ Âh mine’l Aşk/ Âh mine’l (Cengizhan Oraklı).
“Kevser-i âteş-nihâdın adı aşk
Dûzah-ı cennet-nümânın adı aşk
Bir lûgat gördüm cünûn isminde ben
Anda hep cevr ü cefânın adı aşk.”
“Sonuçta İlâhî Hakikat aşkla başlar ve eşitler herkesi… Ne okumanın varak-ı câne yazmasıdır aşk, ne de kalemlerin nüsha-i aşkı yazmasıdır… Dört eliflik med ve bir nefeslik cezimdir aşk… Kişi âşık olduğunda ismin vav hali alır beden ve bir söz olur âşığın hüznü: Âh mine’l Aşk…” (Esan Gül, Özgün Duruş Gazetesi)
“Âh etmemiz aşk’tandır… Biz âşığız Çünkü, âh ederiz… Çünkü âh’ımız aşkımızın muhbiridir… Bizim âh larımızın esbâbı yalnızca aşktır… Çünkü biz âh etmeye geldik”.
(İskender Pala)
“Âh edemeyen âşık, aşkını ağlayarak dillendirir. ‘Âh mine’l Aşk’ levhalarında ‘âh’ ünlemi celî sülüs ile yazılarak buradaki ‘he’nin iki gözü iki Çeşme gösterilir. Bazı levhalarda, soldan sağa doğru bir ok gidip kalbe saplanmıştır. Âh edince ağzından ateş ve duman Çıkan âşıkları resmeden levha örnekleri de vardır. “Biz âleme bir yâr için âh etmeye geldik” diyor Avni.
“Âh mine’l Aşk… Âh!… Tek hece… Bütün lisanlarda aynı olan mânâ… Bir ‘elif’ ardından bir ‘he’… Allah adının ilk ve son harfi… Elif ve he ile yanmış aşk… Zora tahammülü güzel bulanlara değil; güzele tahammülü zor bulanlara yazgılıdır âh… Güneşi izleyen bulut, gizleyebilir mi hiç varlığını güneşin; acıyı saklayan tebessüm, ya saklayabilir mi hiç vücudunu acının? Dokunulunca en ince teline içindeki sızının, bülbül durabilir mi şeydalanmadan tâ mahşer olunca?.. Her nereye bakarsa gördüğü âh’tır aşkın; âh elinden niyaz için mescide girse dahi… Minaresi elif, kubbesi he’dir Çünkü camilerin… Ve hâlâ elif’in bağrı şerha şerha kan ve hâlâ iki gözü iki Çeşme he’nin…
(İskender Pala)
Erbab-ı aşka pîşe heman her gün âh imiş
Her bir nefes ki âh ile geçmez, günah imiş…
Âh mine’l Aşk… Latin harfleriyle yazıldığında bile büyülüyor insanı. Hattatların kalemine mutlaka uğramış bir cümle…
Osmanlı devrinde bir genç evlilik Çağına yaklaştığında ve de âşık olduğunda bunu ailesine hissettirmek için hemen bir ‘Âh mine’l Aşk’ tabelası yazdırır, evin salonuna asarmış.
Eskiden, mezartaşlarına yazılmasını isterlermiş insanlar bu sözün. Ölümü aşktandır desinler diye… Ölüm, aşk yüzündendir, aşk ölümdür diye…
Ölümü aşktandır desinler diye… Ölüm, aşk yüzündendir, aşk ölümdür diye…
Hüzünlü bir hikâyeyi anlatır ‘Âh mine’l Aşk’… Hat sanatında ağlayan iki göz ve bir ‘elif’ Çizilerek ifade edilen ‘Âh mine’l Aşk’, ‘aşkın elinden’ anlamına gelen bir tamlamadır. ‘Âh mine’l Aşk’ın ilk harfi ‘elif’ bir hançeri, ikinci harfi ‘he’ ise ağlayan iki gözü simgeler. Hem kahreden aşk, hem de kahreden gözyaşının ifadesidir. ‘Aşktan âh Çekme’ anlamına gelen ‘Âh mine’l Aşk’, sevip de kavuşamayanların hikâyesini anlatır.
“Sûr mu, mâtem mi bilinmez yakîn,
Nây u kudûm ile gelir âh âh…
Nûr –ı mücessem midir, ateş midir?
Yakışını söylesem, âh âh…
Âh mine’l ışkı ve hâlâtihî,
Ahraka kalbî bi harârâtihî…
Klasik Türk Sanatları Vakfından alıntıdır.
YORUMLAR
Güzeldi
Hemde çok güzel
Kalbinizi kaleme dönüştüren güzelliğinize sağlık